Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/3213 Esas 2020/940 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/3213
Karar No: 2020/940
Karar Tarihi: 26.02.2020

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/3213 Esas 2020/940 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı bakanlık tarafından ilamsız icra takibi başlatılan davacının hakkında yapılan kesinleşmiş haciz işlemleri ve sonrasında gerçekleşen iptaller nedeniyle, davacının kısmi olarak maddi ve manevi tazminat talebiyle açtığı davada verilen karar Yargıtay'a taşınmıştır. Yargıtay Kararı, ihbar olunan sıfatı dışında başkaca bir sıfatı bulunmayan ihbar olunanın hükmü temyiz etme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle ihbar olunanın temyiz dilekçesinin reddine ve mahkemece kısmen kabul edilen manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Mahkemenin, kamusal bir kurum olan bakanlığın sorumluluğu dışındaki icra memuru hatasından kaynaklanan zarar için manevi tazminata hükmetmesi doğru değildir. Kararda belirtilen kanun maddeleri: İcra İflas Kanunu, Türk Medeni Kanunu 24 ve Türk Borçlar Kanunu 58.
4. Hukuk Dairesi         2017/3213 E.  ,  2020/940 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    İHBAR OLUNAN : ...

    Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 07/08/2015 gününde verilen dilekçe ile İcra İflas Kanunu 5. maddesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/06/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve ihbar olunan ...
    tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    1) İhbar olunan ...’in temyiz isteminin incelenmesinde;
    Hükmü temyiz etme hakkı, davada taraf olan kişilere aittir. Kural olarak, kendisine dava ihbar olunanın, davaya katılmadıkça kanun yollarına başvurma hakkı yoktur. Ancak mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak taraf sıfatını almayan davanın ihbar olunduğu kişi hakkında hüküm kurulmuşsa, ihbar olunan hükmün kendisiyle ilgili bölümünü temyiz edebilir. Açıklanan nedenlerle; ...’in ihbar olunan sıfatı dışında başkaca bir sıfatı bulunmayıp, aleyhine hüküm de oluşturulmadığı ve bu nedenle hükmü temyiz etmekte hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla, temyiz hakkı bulunmayan ihbar olunanın temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
    2) Davalı ... Bakanlığının temyiz istemi yönünden;
    a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı ... Bakanlığının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    b) Davalı ... Bakanlığının diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Dava, İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 5. maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ile ihbar olunan ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı; Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2015/1486 Esas sayılı dosyasında, hakkında haksız olarak ilamsız icra takibi başlatıldığını, yasal süresi içerisinde itiraz ettiği halde takibin icra müdürlüğü tarafından kesinleştirilmesi ile araçları ve banka hesaplarına haciz konulduğunu, hacizlerin kaldırılması için masraf yaptığını ve hacizler nedeniyle itibarının zedelendiğini belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
    Davalı ... vekili; davaya konu icra dosyasındaki haciz işlemlerinin, sistemden kaynaklanan maddi hataya dayandığını, haciz işlemi nedeniyle oluştuğu iddia edilen maddi zararın belgelendirilemediğini, keza istenilen manevi tazminat miktarının da fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece; İİK 5. maddesi uyarınca icra işlemlerinden kaynaklı tazminatta, sorumluluğun davalı bakanlığa ait olduğu, davacının maddi zararını belgelendirdiği ve araçları ile banka mevduatı üzerine konulan haciz nedeniyle manevi zarara uğradığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (Türk Medeni Kanunu 24), isme saldırı (Türk Medeni Kanunu 26), nişan bozulması (Türk Medeni Kanunu 121), evlenmenin feshi (Türk Medeni Kanunu 158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (Türk Borçlar Kanunu 56) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (Türk Borçlar Kanunu 58). Bunlardan Türk Medeni Kanunu 24. maddesi ile Türk Borçlar Kanunu 58. maddesi daha kapsamlıdır. Türk Medeni Kanunu 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir olgunun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; Türk Medeni Kanunu 26, 174, 287); bunların dışında Türk Borçlar Kanunu 58. maddesi uygulanır.
    Türk Medeni Kanunu 24. ve Türk Borçlar Kanunu 58. maddelerinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Tekniğin gelişimi ve yaşam koşullarına göre belirlenmiş varlıklar, açıklanan olgularla çevrelendirildiğinde, davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalması durumunda manevi tazminat isteği reddedilmelidir.
    Somut olayda; dava dışı alacaklı tarafından başlatılan ilâmsız icra talebinde, ödeme emrine vaki itiraz nedeniyle takibin durmasına karar verilmesi gerekirken, alacaklının talebi doğrultusunda işlemlere devam edilerek; davacıya ait bir kısım araçlara kayden haciz işlemi uygulandığı, keza varsa mevduat hesaplarına haciz işlemi uygulanmak üzere bir kısım bankaya müzekkere yazıldığı, davacının, icra müdürlüğüne müracaatı üzerine, daha önce başka yer icra müdürlüğünden göndermiş olduğu itiraz dilekçesi esas alınarak takibin durmasına ve yapılan işlemlerin iptaline karar verildiği, bu suretle olayın meydana gelmesinde icra müdürlüğünün bir ihmalinin bulunduğu sabit ise de, haciz işlemlerinin kayden oluşu, muhafazanın yapılmamış olması, davacıya ait haczi kabil mevduat hesabının bulunmadığından işlemin sonuçsuz kalması ve itiraz üzere hatalı işlemlerin derhal geri alınması dikkate alındığında manevi zararın oluştuğundan söz edilemez. Açıklanan nedenlerle mahkemece manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2/b) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA, davalı ... Bakanlığının diğer temyiz itirazlarının (2/a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle reddine, ihbar olunan ...’in temyiz dilekçesinin (1) numaralı bentte gösterilen nedenle reddine 26/02/2020gününde oy çokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI

    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINI düşündüğümden sayın çoğunluğa katılmıyorum
























    Hemen Ara