Esas No: 2019/490
Karar No: 2021/4167
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/490 Esas 2021/4167 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 14/01/2017 tarihinde verilen dilekçeyle tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın kabulüne dair verilen 21/06/2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 21/06/2021 oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif) (Muhalif)
KARŞI OY
Dava, davacıların murisi Sami Köseoğlunun .... Mah. Eski 512 m2 yüzölçümlü 35 pafta, 255 ada, 42 parsel sayılı taşınmazda eski planda yolda kalması nedeniyle 15.07.1997 tasdik tarihli encümen kararıyla imar uygulamasında bedele dönüştürüldüğü ve şuyulandırma bedeli ödemesinin yapılmadığı ve dava konusu edilen yerde yapılan 22.09.2011 tarihli imar planı tadilatında dava konusu olan yerin konut alanına alındığı, sonrasında da 20.02.2014 tarih 447 sayılı Encümen Kararı ile 122.28 m2 lik yer yoldan ihdas edilerek 987 ada 37 parsel numarası ile davalı ... adına tapuya kayıt ve tescil edildiği gerekçesiyle açılan tapu iptal tescil davasıdır.
Derece mahkemeleri davayı kabul etmiştir.
Bilindiği üzere, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesinde; "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü öngörülmüştür.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun "İmar mevzuatı uygulanan veya özel parselasyon yapılan yerler" kenar başlıklı 35. maddesi “…İmar mevzuatı gereğince düzenlemeye tabi tutulan parsellerden düzenleme ortaklık payı karşılığı olarak bir defaya mahsus alınan yol, yeşil saha ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan yerlerle, özel parselasyon sonunda malikinin muvafakati ile kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış bulunan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez…” şeklinde düzenlenmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 13 üncü maddesi ise ", Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle, ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz" hükümlerine yer verilmiştir.
İlk derece ve İstinaf mahkemesi, davalı idare tarafından yapılan imar değişikliği ile konut alanına dönüştürülen yer üzerinde eski malik davacıların hak sahibi olacağına gerekçe olarak öncesinde bedele dönüştürüldüğü ve bedelinin de ödenmediği gerekçesine dayanmıştır.
Öncelikle davacılar tarafından belediye tarafından yapılan imar uygulaması aleyhine açılan bir idari yargı davası bulunmamaktadır. İmar uygulaması ayaktadır. Buna rağmen adeta imar uygulamasını tadil edecek şekilde eldeki davada karar verilmesi mümkün değildir.
Diğer yandan, davacıların dönüştürülen bedeli almadıkları iddiası olsa olsa kamulaştırma davasının konusu olabilir, bu iddia eldeki davanın kabulü için gerekçe olamaz.
Hukuk güvenliği ilkesi sadece kişilere değil kurumlara da himaye sağlar.
İdare tarafından usulen tesis edilen ve tarafların hakkına razı olduğu işlemler tüketildikten yıllar sonra idarenin takdir hakkını kısıtlamak için yasal bir dayanak olmadığı halde ve yeni uyuşmazlıkları çıkaracak şekilde yeni yorumlar kabul edilemez.
Devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirilemez.
Davacıların taleplerinin, gerek İmar Kanununun 13. maddesi ve gerek Kamulaştırma Kanununun 35. maddesine göre dinlenemeyeceği açıktır. Ortada imar uygulaması ile bedele dönüştürülen bir yer hakkında yasada açıkça istenemeyeceği hükmüne karşın davanın kabulü mümkün değildir.
Avrupha İnsan Hakların Mahkemesinin kararları ve yine bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesinin bir kısım benzer kararlarından hak ihlali kararı verildiği akla gelse dahi adı geçen kararlarda mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin vurgu "bedelsiz terk" yapıldığı yerler için geçerlidir. Eldeki dosyamızda ise, bir bedelsiz terk değil aksine şuyulandırma suretiyle bedele dönüştürülen bir pay vardır ve adı geçen uygulamalar ile bir benzerliği bulunmamaktadır.
Kamulaştırma Kanununun 35. maddesi uyarınca, özel parselasyon sonucu malikinin muvafakatı ile kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış olan yerler hakkında eski malikler tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz. Bu yerlerin imar planlarının değiştirilmiş olması, eski maliklerine mülkiyet iddiasında bulunma hakkını vermez açık kanun hükmü karşısında davanın reddi gerekçesiyle bozma düşüncesinde olduğumuzdan değerli çoğunluğun onama kararına katılamıyoruz.