Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/7730 Esas 2022/3460 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7730
Karar No: 2022/3460
Karar Tarihi: 16.05.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/7730 Esas 2022/3460 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/7730 E.  ,  2022/3460 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 04/06/2013 tarihinde verilen dilekçeyle tapu kütüğünde maliki kim olduğu anlaşılamayan hukuki sebebine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davası talep edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22/06/2021günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    KARAR
    I. DAVA
    Davacı vekili, dava konusu 141 ada 49 ve 50 parsel sayılı taşınmazların kim oldukları bilinmeyen ve anlaşılmayan ..., ... ve ... adlarına kayıtlı olduğunu, TMK'nın 713. maddesinde yer alan koşulların vekil edeni lehine oluştuğunu açıklayarak, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    II. CEVAP
    Davalı Hazine vekili, davacı lehine kazanma koşullarının oluşmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin 10/03/2016 tarihli ve 2013/780 Esas, 2016/271 sayılı Kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.
    IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
    A. Bozma Kararı
    1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
    2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 07.03.2017 tarihli ve 2017/9283 Esas, 2017/3121 sayılı Kararıyla; mahkemece; dava konusu taşınmazda tapuda nizalı payların kayıt malikleri olan ...: ... oğlu, ...: kızı, ...: kızı'na husumet yöneltilmesi, bu kapsamda gerekli araştırma yapılarak, taraf teşkili sağlanarak davanın yürütülmesi; malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması halinin, taşınmazın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozmuştur.
    B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı, mahkemece yaptırılan ilanlarda da davacının istemine itirazda bulunan olmadığı, keşifte dinlenen tanık beyanlarından davacının dava konusu yere eklemeli zilyetlik yoluyla yirmi yılı aşkın süredir malik sıfatıyla zilyet olduğunun belirlendiği ve TMK' nın 713'üncü maddesinde belirtilen şartların gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    VI. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    B. Temyiz Sebepleri
    Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma ilamı kapsamında yeterli inceleme yapılmadığını, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlik koşullarının gerçekleşmediğini ileri sürmüştür.
    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, davanın kabulü kararının eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    2. İlgili Hukuk
    1. 22.11.2001 tarihli 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Olağanüstü zamanaşımı” kenar başlıklı 713'üncü maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
    “ Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ”
    2. TMK'nın 713/2'nci maddesinde belirtilen “maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan” hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteği yönünden;
    Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK'nın 713/2'nci maddesindeki düzenlemelerdir.
    Kanunun açık hükmü dikkate alındığında tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olmasıdır. (Yargıtay HGK'nın 10.04.1991 tarihli ve 1991/8-51 Esas, 194 Karar ve 15.04.2011 tarihli ve 2011/8-111 Esas, 2011/180 Karar sayılı ilamları). Genel olarak, gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekir. Ayrıca tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, silinmesi ve yeniden yazılmaması, soyut ve nam-ı mevhum adına (mevcut olmayan hayali kişi) yazılması, hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmamış olması, malik adının müphem, yetersiz ve soyut gösterilmiş olması gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığı kabul edilir. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan malik, tanınmayan, hatırlanmayan, adresi tespit edilemeyen, kendilerine tebligat yapılamayan, mirasçıları belirlenemeyen, uzun yıllar önce ölmüş ya da taşınmış bir şahıs değildir. Özetle; kayıt malikinin mirasçılarının belirlenememesi, kimliğine ait bilgilerin elde edilememesi, adresinin saptanamaması gibi hususlar o kişinin tapu kütüğünden maliki bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmez. Bununla kanun koyucu tarafından tapu kütüğünün incelenmesinden anlaşılamayan, kim olduğu belirlenemeyen hayali kişiler amaçlanmıştır.
    3. Değerlendirme
    Dayanak tapu kayıt belgesi incelendiğinde ... Hanımı, ..., ... , ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...’ın amcaları ...’ye rızai ferağları açıklanmış, kaydın malik kısmında ... Mahallesinden ... oğlu ... olduğu belirtilmiş, tedavül eden kayıtlarda da yollama yapılmak suretiyle ... ve ... adına kayıt oluşturulmuştur. Bu haliyle tapu kütüğündeki bilgi ve belgelerden maliklerin kimler olduğunun anlaşılabileceği, TMK'nın 713/2'nci maddesinde yer alan koşulların gerçekleşmediği gözetilmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
    VI. SONUÇ
    Açıklanan sebeple, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan temyiz karar harcının ilgiliye iadesine, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 16/05/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

    (Muhalif)

    Davacı tarafından açılan TMK 713. maddesine dayalı tapu iptali ve davacı adına tescile ilişkin davada, ilk derece mahkemesince bozmaya uyularak verilen ikinci kabul kararı sonrası, davalı vekilince yapılan temyiz başvurusu üzerine, dosyanın Dairemizce incelenmesi sonucu, sayın çoğunluğun bozmaya ilişkin görüşüne karşılık muhalefet görüşüm aşağıdaki şekildedir:
    1. Mahkemece, ilk kararın bozulmasına dair Yargıtay Yüksek 8. Hukuk Dairesinin 07/03/2017 tarihli araştırma bozması gereğince araştırmalar yapılmıştır.
    2. Gerek verilen mehil sonucu açılan mirasçılık belgesi verilmesine dair açılan davanın ret ile sonuçlanması, gerekse mahallinde yapılan araştırmalar ile getirtilen tapu kayıtları ve yine alınan bilirkişi raporu itibariyle, tapu kaydında isimleri geçen kişilerin tanınmadığına dair tespitler itibariyle TMK 713. maddesindeki şartların davacı lehine gerçekleştiği açıktır.
    3. Başkaca yapılacak araştırma kalmadığına göre, mahkemece varılan kabul sonucunun, olaya uygun gelmesi karşısında, neticeten kararın onanması gerekirken, bozulmasına karar verilmesi görüşüne katılmadığımı karşı oy olarak açıklıyorum.

    Hemen Ara