Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2013/1288 Esas 2013/6773 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/1288
Karar No: 2013/6773
Karar Tarihi: 16.12.2013

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2013/1288 Esas 2013/6773 Karar Sayılı İlamı

15. Hukuk Dairesi         2013/1288 E.  ,  2013/6773 K.

    "İçtihat Metni"

    ....

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki asıl ve birleşen davalar davacısı (....) vekili ile asıl davanın davalıları..... ve ... ile birleşen davanın davalısı ... vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... ile ..., ... ile birleşen davanın davalısı ... vekili Avukat ... geldi. Diğer davalı vekili gelmedi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
    - K A R A R -

    Asıl dava, 02.02.2006 tarihli söşleşmenin feshine, 1.000,00 TL iş bedeline mahsuben yapılan fazla ödemenin iadesine ve bonolardan ötürü davacının, davalılar..... ile ..."na borçlu olmadığının tespitine;.... karar ile birleştirilen davada 22.000,00 TL tutarlı bonodan ötürü davacı ..."in borçlu olmadığının tespitine;.....Mahkemesi"nin 2007/342 Esas sayılı dava ise davacı ..."in 4 adet bonodan ötürü davalılardan ..."na borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istenmiş; asıl davada davacı ile ....arasında yapılan 02.02.2006 tarihli sözleşmenin geçersizliğine ve her biri 22.000,00 TL bedelli 16 adet bonodan dolayı davacının davalı

    ./...

    ..."na borçlu olmadığının tespitine; bu bonolardan ötürü ...... hakkındaki menfi tespit davasının reddine ve ayrıca 152.000,00 USD tutarlı bonodan ötürü davacının davalı şirket ile davalı ... hakkındaki menfi tespit davasının reddine, 1.000,00 TL alacağın davalı şirket ile ..."ndan müştereken tahsili ile davacı ..."e verilmesine; .... Mahkemesi"nin 2008/524 Esas sayılı kararı ile birleştirilen davanın kabulüne 05.09.2006 tanzim tarihli ve 22.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davacının davalı.... borçlu olmadığının tespitine; ...2 esas sayılı kararı ile birleştirilen davanın kabulüne ve her biri 22.000,00 TL tutarlı dört adet bonodan ötürü davacı ..."in davalı ..."na borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş ve verilen karar davalılardan ... vekili ve ayrıca davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekili ile davalılardan ... vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Davacı vekili, davalılardan ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince,
    Davacı ... ile davalılardan.....arasında, 02.02.2006 tarihli ve “sözleşme” başlıklı adî yazılı sözleşme yapılmıştır. Bu sözleşme, somut olayda uygulanması gereken 818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun 355. maddesinde tanımı yapılan bir eser sözleşmesidir. Davacı iş sahibi; davalı ise yüklenicidir. Davalı yüklenici şirket,...., 60 pafta, 393 ada ve 3-4 parsel nolu olarak tapuya tescilli ve....ait arsa üzerine, (yarım bodrumlu, zemin + 1 normal) kattan ibaret 3 katlı, 21 derslik ilköğretim okulunun yapımını sözleşmedeki koşullarla ve 1.350.000,00 TL “götürü bedelle” yüklenmiştir. Görüldüğü üzere; götürü bedelli olarak kararlaştırılan iş bedeli ile anahtar teslimi şeklinde işin yapılması sözleşmede düzenlenmiş ise de; iki tarafın yani iş sahibi ile yüklenici tarafın inşaatın 5 katlı olarak yapılması konusunda sözleşme değişikliğine ilişkin iradelerinin birleşmiş olduğu çekişmesizdir.
    Diğer yandan, davalı şirket ile şirket temsilcisi ... vekilince sunulan 29.06.2007 tarihli dilekçede davalı şirkete ödenen 1.214.000,00 TL bedelin, 200.000,00 TL"sinin “zemin takviyesi” için yapılmış olduğu bildirilmiştir. Davalı vekilinin belirtilen bu savunması, iş bedelinin ödenmesine ilişkin davacı iddiasını da doğrulamaktadır. Davacının iş bedeline mahsuben her biri 22.000,00 TL tutarlı 25 adet bonolar ile 152.000,00 USD tutarlı 1 adet bononun davalı şirket temsilcisi ..."na iş bedelinin ödenmesi amacıyla verildiği de davada iddia edilmektedir. Ancak, mahkemece bedeli uyuşmazlık konusu olan bonolar istenerek dosya kapsamında incelenmemiştir.
    Davacı taraf, davalı şirketle sözleşme yapan ve sözü edilen bonoları keşide eden davacı ..."ın sözleşme tarihi olan 02.02.2006 tarihi ve bonoların keşide tarihleri olan 05.09.2006 tarihlerinde “fiil ehliyetinin” bulunmadığının ..... 30.05.20012 tarihli ve 2024 Karar sayılı raporu ile tespit olunduğunu ileri sürerek davacının ehliyetsizliği sebebiyle sözleşmelerin ve bonoların geçersiz olduğunu ileri sürmüş ise de; iddia edildiği gibi sadece bonoların keşide tarihi ve sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle davacının, “fiil ehliyetine” haiz olmadığı anlaşılmıştır.
    ....

    Türk Medeni Kanunu"nun 15. maddesi hükmü gereğince, davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme gücü bulunmayan bir kimsenin, kendi iradesiyle hak kurabilme, borç altına girebilme ehliyetinden sözedilemez. Nitekim, Türk Medeni Kanunu"nun “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” içerikli 9. maddesi hükmüyle kişinin, hak elde edebilmesi, borç altına girebilmesi fiil ehliyetine bağlanmış; 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin olmayı kabul ederek “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlem ehliyeti olarak da tanımlanarak aynı Yasa"nın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da buna benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir” denmek suretiyle açıklanmıştır. Ehliyetsizlik iddiası, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece doğrudan gözetilmesi gerekir. Kural olarak ayırt etme gücüne sahip olmayan kişinin tasarrufları hukuken hüküm ifade etmez. Nitekim, TMK"nın 15. maddesi hükmünün karşılığı olan 743 Sayılı Mülga Medeni Kanunu"nun 15. maddesi hükmünün uygulanmasından da bu temel kural, 28.07.1941 gün ve 4/21 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde de yer almıştır. Kural olarak ayırt etme gücü bulunmayanın fiilleri hukuki sonuç doğurmaz ve bu nitelikteki tasarrufları mutlak olarak geçersiz ise de; bu kuralın istisnası ise Türk Medeni Kanunu"nun 2. maddesidir. 09.03.1955 tarih, 1954/22 Esas ve 1955/2 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında uygulandığı gibi, TMK"nın 15. maddesi hükmünün, mutlak olarak ayırt etme gücü olmayanın yaptığı her işlemin veya her hareketinin diğer taraf aleyhine ileri sürülmesi, hal ve koşullara göre “objektif iyiniyet” kurallarına aykırı bir sonuç doğurabilir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan kimse, bu güce sahip olsaydı yine aynı şekilde hareket edecek yani normal zekalı bir insan gibi aynı biçimde işlemde bulunacak idiyse kişinin ayırt etme gücünden yoksun olduğunu bildirerek işlemin geçersizliğini ileri sürememelidir. Aksi halde, ayırt etme gücünden yoksunluk, hukuki işlemlerde gerekli güveni bozma sonucunu doğuracak bir karışıklık ve kararsızlık yaratıcısı niteliğini alır ki bunun doğruluğunun kabulü olanaksızdır. Çünkü, her türlü subjektif hakkın kullanılmasının, objektif iyiniyet kurallarına yani dürüstlük kurallarına göre denetiminin uygun olup olmadığı Medeni Yasa"nın 2. maddesi hükmü uyarınca denetlenebilir. Özetle açıklanan bu hukuksal durum çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde ise; TMK"nın 15. maddesi uygulamasının istisnası kapsamında aynı Kanun"un 2. maddesi gereğince, davacının tam ehliyetsiz olduğunun kabulü halinde dahi, sözleşmenin geçersizliğinden söz edilemez. Çünkü, davacı iş sahibi yüklenici şirketin hakettiği iş bedelini mahsuben yaptığı fazla ödemenin iadesini ve bedelsiz kalan bonolardan ötürü de borçlu olmadığının tespitini istemektedir.
    Yüklenici şirket ile davacı iş sahibi arasında imzalanan sözleşmede iş bedeli “götürü olarak” kararlaştırılmış ise de; az yukarıda açıklandığı üzere; sözleşme konusu inşaat, 3 kat yerine 5 katlı olarak yapılması gerektiğinin iş sahibi ve yüklenici tarafından kabul edilmiş olması sonucu, yüklenicinin hakettiği iş bedelinin belirlenmesinde götürü bedel uygulanamaz. Yüklenicinin hakettiği iş bedelinin miktarına yönelik olarak da yüklenici ve iş sahibi arasında uyuşmazlık bulunduğundan; öncelikle, 818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun 366. maddesi hükmü gereğince, işin yapıldığı zamandaki yani 2006 yılı mahalli piyasa rayiçlerine göre uzman bilirkişi kurulu oluşturularak, yerinde keşif ve inceleme yapılmak suretiyle yüklenicinin, hakettiği iş bedelinin mahkemece belirlenmesi gerekir.
    ....

    Uyuşmazlık konusu bonoların da iş bedeline mahsuben verilmiş olduğu gözetilerek; öncelikle, inşaat 5 katlı kaba halinde yüklenici tarafından terk edildiğinden ve 02.02.2006 tarihli sözleşme eylemli olarak yanlarca geriye etkili sonuç doğurur şekilde fesih olunduğundan sözleşmenin geçersizliğine karar verilmeden az yukarıda açıklanan yasal yöntemle 2006 yılında yapılan kaba inşaat halindeki 5 katlı yapının yapım bedeli saptandıktan sonra davacı tarafından ödendiği kanıtlanan 1.214.000,00 TL"nin mahsubu yapılarak iş sahibinin fazla tutarda ödemesinin bulunması durumunda da dava konusu olan bonoların bedelsiz kalıp kalmadıklarının incelenmesi zorunludur.
    Öte yandan davacı ..."ın keşide ettiği 152.000,00 USD tutarlı bononun davalılardan ..."na teslim olunduğuna ilişkin 05.09.2006 tarihli belge kapsamının doğruluğu mahkemece araştırılmadan bu bonaya ilişkin menfi tespit davasının reddine karar verilmesi de kabul şekli bakımından doğru olmamıştır. Yine bonoların iş bedeline mahsuben davacı tarafından keşide olunup davalı şirket temsilcisine verilmiş bulunmasına göre mahkemece yüklenici şirket hakkındaki menfi tespit davasının yukarıda belirtilen araştırma yapılmadan reddine karar verilmesi de doğru değildir.
    Eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilemez. Açıklanan sebeplerle kararın taraflar yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda 1. bentte belirtilen nedenlerle davacı vekili ile davalı şirket ve Mehmet ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; 2. bentte açıklanan sebeplerle diğer temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan taraflar yararına BOZULMASINA, 990,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalılar ...... ile ... ve ..."na verilmesine; 990,00 TL duruşma vekâlet ücretinin de bu davalılardan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davalar davacısı ile asıl davanın davalıları . .... ve ... ile birleşen davanın davalısı ..."na geri verilmesine, 16.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    ....

    Hemen Ara