Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/19474 Esas 2022/6233 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/19474
Karar No: 2022/6233
Karar Tarihi: 16.06.2022

Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/19474 Esas 2022/6233 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Eskişehir 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nin cinsel taciz suçundan mahkum edilen bir sanığın yasaklanmış hakların geri verilmesi talebini reddetmesi kararı Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından incelenmiş ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün istemleri doğrultusunda dosya üzerinde yapılan incelemede, mahkeme kararında Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesi gereğince yasaklanmış hakların geri verilmesi için belirtilen koşulların bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda, Yargıtay kararında Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesi incelenerek, mahkûmiyetin doğal neticesi olarak yasaklanan hakların geri verilmesi talebinin, belirtilen koşullarının bulunması halinde yapılması gerektiği belirtilmiştir. Kararda, ayrıca kanun yararına bozma talebinin reddedilmesine karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102/1, 62/1, 52/2 maddeleri
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 307/4. maddesi
- 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu'nun 14,
9. Ceza Dairesi         2021/19474 E.  ,  2022/6233 K.

    "İçtihat Metni"

    Cinsel taciz suçundan sanık ...'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102/1, 62/1, 52/2 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 307/4. maddeleri uyarınca 2.700,00 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına dair Eskişehir 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.05.2014 tarihli ve 2014/130 Esas, 2014/279 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanık tarafından 16/12/2019 havale tarihli memnu hakların iadesi talebinin reddine ilişkin Eskişehir 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.12.2019 tarihli ve 2014/130 esas, 2014/279 sayılı ek kararını kapsayan dosya incelendi.
    Yasaklanmış (memnu) hakların geri verilmesi kurumunun amacının yitirilen hak ve ehliyetlerin, koşullarının gerçekleşmesi halinde iyi halli hükümlüye yargı yolu ile geri verilmesini sağlamak olduğu, bu yasaklılık ister Türk Ceza Kanunu'ndan, isterse özel bir kanundan kaynaklansın, "kamu hizmetlerinden yasaklanma", "memuriyetten mahrumiyet", "seçme ve seçilme hakkından yoksun kılınma", "yasal kısıtlılık altında bulundurulma" gibi gerek bir mahkumiyetin doğal sonucu gerekse ceza şeklinde hükmedilen her nevî ehliyetsizliklerin yasak hakların geri verilmesi yoluyla bertaraf edilmesine hukukumuzda bir engel bulunmadığı,
    5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu'na 06.12.2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile eklenen 13/A maddesinin 1. fıkrasında yer alan; "5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
    a) Mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
    b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir." şeklindeki düzenleme gereğince hükümlülük kararında açıkça hükmedilmese bile mahkûmiyetin doğal neticesi olarak yasaklanan hakların yukarıda bahsedilen maddenin birinci fıkrasındaki koşulların bulunduğuna mahkemece kanaat getirilmesi halinde iadesine karar verilebileceği cihetle;
    Somut olayda adı geçen hükümlünün cinsel taciz suçundan almış olduğu mahkûmiyetine ilişkin kaydın 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu'nun 14 ve geçici 2. maddeleri gereğince arşive alınmış olduğu ve aynı Kanun'un 6290 sayılı Kanun ile değişik 12. maddesi gereğince arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren yasaklanmış hakların geri verildiği tarihe göre arşivden silinme süresi hesaplanacağı, ancak mahkemesince Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesindeki koşulların sanık hakkında verilen hüküm yönünden şartları taşımadığından bahisle memnu hakların iadesi talebinin reddedilmiş ise de, mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği, keza 5352 sayılı Kanun’un 12/1. maddesinde yer alan;
    "Arşiv bilgileri;
    a) İlgilinin ölümü üzerine,
    b) Anayasanın 76 ncı maddesi ile Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarda bir hak yoksunluğuna neden olan mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren;
    1. Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşuluyla onbeş yıl geçmesiyle,
    2. Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşulu aranmaksızın otuz yıl geçmesiyle,
    c) Diğer mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren beş yıl geçmesiyle tamamen silinir." şeklindeki düzenleme uyarınca yasaklanmış hakların iadesine karar verilmesinin arşiv kaydının silinmesi açısından sanık lehine bulunduğu, kaldı ki Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 20/11/2013 tarihli ve 2013/11492 esas, 2013/17318 karar sayılı ilâmı ve benzer ilâmlarda belirtildiği üzere, hükümlülük kararında açıkça belirtilmese dahi mahkûmiyetin doğal neticesi olarak yasaklanan hakların geri verilmesi talebinde bulunulabileceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 29.12.2020 günlü, 94660652-105-26-17253-2020-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrakla birlikte tevdi kılınmakla dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:
    Kanun yararına bozma, İstinaf ve Yargıtay denetiminden geçmeden kesinleşen kararların istisnai olarak denetlenmesini sağlayan olağanüstü bir kanun yolu olup, olağanüstü ve istisnai olma özelliğinden dolayı kanun yararına bozma yoluyla bir kararın bozulabilmesi için, mahkemelerin asıl ceza davasını çözmeye devam etmesinin artık imkansız hale gelmiş olması veya hukuka aykırılığın giderilebilmesi için kanun yararına bozmadan başka imkan kalmaması gerekir.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 26/10/1932 tarihli ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında açıklandığı üzere kanun yararına bozma konusu olabilecek kanuna aykırılık halleri, uygulamadaki esaslı yanlışlıklar ile esasa etkili usul hataları olup, her hukuka aykırılığın kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı nazara alınıp, hükümlünün her zaman yasaklanmış (memnu) hakların geri verilmesi yönünde Adli Sicil ve İstatislik Genel Müdürlüğünden talepte bulunabileceği de gözetilerek kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden, koşulları itibariyle oluşmayan kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİNE, 16.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara