Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4883 Esas 2022/3487 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4883
Karar No: 2022/3487
Karar Tarihi: 17.05.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4883 Esas 2022/3487 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/4883 E.  ,  2022/3487 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 06/11/2009 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 11/11/2020 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 01/03/2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... ve karşı taraftan davalılardan ... vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, müvekkillerine ait 267 ada 137 parselde kayıtlı arsa üzerinde ... Noterliği'nde, dava dışı müteahhit ... ile düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıklarını, sözleşmenin 29. maddesinin "mahal" başlığını taşıdığını ve taraflara ait olacak bağımsız bölümlerin belirlendiğini, buna göre bağımsız bölümlerin taksimat listesinde arsa sahiplerine ait bağımsız bölümler kısmının 3. blok ile ilgili bölümünün son kısmında 2 ve 3 nolu dükkanlar denildiğini, 3 nolu dükkanın dava konusu olan dükkan olduğunu, 1 nolu dükkanın ise müteahhide verildiğini ancak davalı ...'un müteahhitten dava konusu yeri satın aldığını iddia ederek haksızca diğer davalıya kiraya verdiğini belirterek davalıların müdahalesinin men-ini, taşınmazın müvekkillerine teslimini ve 110.000,00 TL ecrimisile hükmedilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, davacıların inşaat projesi ve adres numaralandırması ile ilgili hatadan yararlanmak istediklerini, dava konusu yerin müteahhit tarafından vekil edenine satılan yer olduğunu, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, gerçekte tüm sorunun inşaat projesi taslağında yapılan bir hatadan kaynaklandığını, ilk inşaat projesi çizilirken 3. blokta numaralandırma işleminin yanlış yapıldığını ve 1 nolu olması gereken dava konusu taşınmaza 3 no verildiğini, bunun sebebinin 3. blokta numaralandırma işleminin sehven tersten başlanması olduğunu, 4 bloktan oluşan sitedeki diğer üç blokta numaralar soldan sağa 1,2,3 şeklinde giderken, 3. blokta sağdan sola gittiğini, bu gibi hataların ülkemizde çok sık yaşandığını ve yasal olarak hiç bir bağlayıcılığı olmadığını, ayrıca kat karşılığı inşaat sözleşmesinde arsa sahiplerine %55, müteahhide %45 oranında daire/dükkan düşeceğinin kararlaştırıldığını ve bu oranlama doğrultusunda da dava konusu taşınmazın müteahhide düştüğünün açık olduğunu, müvekkilinin taşınmazı aldığında çok büyük eksikleri olduğunu ve bu eksiklerin vekil edenince büyük masraf edilerek tamamlandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Davalı Garanti Bankası A.Ş. vekili, diğer davalı ... ile yapılan kira sözleşmesi uyarınca müvekkili şirketin taşınmazı kullandığını ve vekil edeninin haksız şagil olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece ilk olarak davanın ispatlanamaması sebebiyle reddine karar verilmesi üzerine, davacılar vekilince karar temyiz edilmiş ve Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin, 05.03.2014 tarihli ve 2014/1010 Esas 2014/4896 Karar sayılı ilamı ile " .... çekişmeli taşınmazın davacılar ile davalı ... adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, henüz kat irtifakı ve kat mülkiyeti kurulmadığı açıktır. Ne var ki, kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre 2 ve 3 no'lu dükkanların davacılara ait olacağı kuşkusuzdur.
    Bu durumda, davalıların kullandığı bölümün 1 numaralı dükkan mı, 3 numaralı dükkan mı olduğunun açıklığa kavuşturulması zorunludur.
    Hâl böyle olunca, önceki bilirkişilerin dışında oluşturulacak, konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılarak, binaya ait orijinal proje de uygulanmak suretiyle davalıların kullandığı dükkanın kaç numaralı dükkan olduğunun duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, çelişkili ve bilimsel verilere uygun olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı olduğu biçimde karar verilmiş olması doğru değildir" şeklindeki gerekçe ile karar bozulmuştur. Davalı vekilinin karar düzeltme talebi, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 19.03.2015 tarihli ve 2014/16955 Esas, 2015/3835 Karar sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
    Mahkemece, ikincin kararda, "...orijinal projenin mahallinde uygulandığı, dava konusu yapılan yerde uygulamada saat yönünün tersi yönünde genel kabul görmüş bağımsız bölüm numaralandırması yapıldığı, bu nedenle orijinal projeye uygun olduğu, dolayısıyla açılan davanın ispat edilememesi nedeniyle davanın reddine" karar verilmiş ve hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiş ve Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 09.10.2018 tarih, 2018/2135 Esas ve 2018/17038 Karar sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir.
    Davacılar vekilince bu kararın düzeltilmesi talep edilmiştir.
    Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin, 23.09.2019 tarihli ve 2019/148 Esas 2019/7936 Karar sayılı ilamı ile “...Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden karar verilmiştir. Şöyle ki, bozma sonrası aldırılan raporun 3. sayfasında, ilgili belediyesince orijinal denen projeye göre dava konusu yerin 3 nolu dükkan olduğu belirtilmiş ve devamında bozma öncesi alınan raporla aynı tespitlerde bulunularak dava konusu yerin 1 nolu dükkan olması gerektiği belirtilmiştir. Bu belirlemeden sonra tekrar, dosyaya sunulan orijinal projeye göre davalı kiralayanın ve kiracısı davalı bankanın bulunduğu yerin 3 nolu dükkan olarak göründüğü ifade edilmiştir. Bozma ilamında, bozma öncesi rapor "çelişkili ve bilimsel verilere uygun olmayan" bir rapor olarak değerlendirilmiş olduğu halde, bozma sonrası aldırılan rapor da bu raporla aynı doğrultuda hazırlanmış ve Mahkemece hükme esas alınmıştır.
    Mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda önceki bilirkişi heyetlerinin dışında oluşturulacak, konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılarak, binaya ait orijinal proje de uygulanmak suretiyle, olması gereken duruma göre değil, orijinal projeye göre davalıların kullandığı yerin kaç numaralı daire olduğu duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bozma ilamı gerekleri yerine getirilmeden, yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken sehven onandığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile onama ilamının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyma kararı verilerek devam edilen yargılama neticesinde; "...davalının hakka dayanarak taşınmazı kullandığı, davacının davasını ispat edemediği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
    Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden; çekişme konusu 267 ada 137 parsel sayılı taşınmazda davacılar ..., ..., ... ve ... paydaş iken dava dışı yüklenici ... ile 22.5.2002 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılarak bir kısım payın yükleniciye temlik edildiği, davacılar ile yüklenici arasındaki sözleşmeye göre 3. Bloktaki 2 ve 3 no'lu dükkanların arsa sahiplerine, aynı Bloktaki 1 no'lu dükkanın ise yükleniciye ait olacağının kararlaştırıldığı, daha sonra davalı ...'in 8.4.2005 tarihinde yükleniciden 96/2400 oranda pay satın aldığı ve yükleniciden satın aldığı paya karşılık gelen 1 no'lu dükkanın davaya konu edilen yer olduğu gerekçesiyle kullanmaya başlayarak 1.11.2008 tarihli akitle de diğer davalı Garanti Bankasına kiraladığı, taşınmazın anılan Banka tarafından ...'un kiracısı sıfatıyla kullanıldığı ve yargılama aşamasında tahliye edildiği anlaşılmaktadır.
    Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin, 05.03.2014 tarihli ve 2014/1010 Esas 2014/4896 Karar sayılı bozma ilamından belirtilen şekli ile, “Belediyeden hangi projeye değer verileceğinin sorulması üzerine gönderilen 6.1.2014 tarihli cevabi yazıda; 267 ada 137 parsel sayılı taşınmazın imar işlem dosyasında yapılan tetkikte, mimari projede düzeltme için müracaat yapılmadığı ve bu anlamda paydaşların muvafakatının bulunmadığı, 8.2.2011 tarihli yazı ekinde gönderilen orjinal projede yapılan düzeltmelerin usûlüne uygun olmayıp onaylanmadığı, kim tarafından yapıldığının tespit edilemediği, tadilat projesi kapsamında değerlendirilemediğinin tespit edildiği, tüm projelerde usûlüne aykırı düzeltme yapılmış olduğundan ozalitin orjinal kısımlarının esas alınması, sonradan yapılan düzeltmelerin değerlendirmeye alınmaması gerektiği bildirilmiştir.”
    Davacılar, dava konusu dükkanın sözleşmeye göre kendilerine bırakılan 3 no'lu dükkan olduğunu, müteahhitten pay satın alan davalı ... tarafından işgal edildiğini ve diğer davalıya kiraya verildiğini iddia ederek eldeki davayı açmışlar, davalı ... ise, dava konusu yerin yükleniciden satın aldığı 1 no'lu dükkan olduğunu savunmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden karar verilmiştir. Şöyle ki, bozma sonrası aldırılan raporda onaylı proje kapaklarında yer alan imza ve onay tarihleri, kat karşılığı inşaat sözleşmesinde belirtilen paylaşım oranı gibi kriterler baz alınarak dava konusu yerin 1 nolu dükkan olması gerektiği belirtilmiştir. İlk iki bozma ilamında, (bozma öncesi) raporlar hüküm kurmaya elverişli kabul edilmemiş olmasına rağmen, bozma sonrası aldırılan rapor da benzer doğrultuda hazırlanmış ve Mahkemece hükme esas alınmıştır.
    Mahkemece, öncelikle orijinal proje aslının ... Yapı Denetim Limited şirketinden temin edilmesi, daha sonra bozma ilamı doğrultusunda önceki bilirkişi heyetlerinin dışında oluşturulacak, konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılması, aynı şekilde bilirkişi heyetine belediye nezdinde (dava konusu ile sınırlı olmak kaydı ile,) inceleme izni verilerek proje aslı üzerinde denetim imkanı sağlanması, inceleme sonucu ilgili orijinal projenin (var ise) eksik ve üstün yönlerinin (dosya kapsamı da baz alınarak) tespit edilmesi, yine proje müellifi ...’ın işlem tanığı olarak (iddia ve savunma çerçevesinde) dinlenilmesi, daha sonra binaya ait orijinal proje uygulanmak suretiyle, orijinal projeye göre davalıların kullandığı yerin kaç numaralı daire olduğu duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bozma ilamı gerekleri yerine getirilmeden, yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, Yargıtay duruşma vekalet ücreti 3.815,00 TL’nin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.05.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

    KARŞI OY

    Davacılar, dava konusu dükkanın sözleşmeye göre kendilerine bırakılan 3 no'lu dükkan olduğunu, müteahhitten pay satın alan davalı ... tarafından işgal edildiğini ve diğer davalıya kiraya verildiğini iddia ederek eldeki davayı açmışlar.
    Davalı ... ise, dava konusu yerin yükleniciden satın aldığı 1 no'lu dükkan olduğunu savunmuştur.
    Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkin olup tapu iptal tescile ilişkin istek bulunmamaktadır.
    Mahkemece, alınan biirkişi raporları ve dinlenen tanık anlatımları mucibince, 3 (üç) kez davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilince kararlar temyiz edilmiş, ilk iki karar hakkında sırasıyla Yargıtay 1. Hukuk Daire’si ve Yargıtay 8. Hukuk Daire’since bozma kararları verilmiştir.
    Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden; çekişme konusu 267 ada 137 parsel sayılı taşınmaz tapuda arsa vasfında olup, taraflar ve dava dışı kişiler adına paylı şekilde tapuya kayıtlı bulunduğu, paylarına az veya çok gelecek şekilde bir kısım bağımsız bölümlerin taraflarca kullanıldığı da uyuşmazlık konusu değildir.
    Dava konusu taşınmazda kat mülkiyeti kurulmamış olup, üzerinde bina (daireler) ve iş yerleri olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca arsa vasfında bulunan taşınmaz üzerinde tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi veya fiili kullanma biçiminin oluşmadığı görülmektedir.
    Paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az veya kendi yerini kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim, ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak veya (somut olaya özgü olarak) kat mülkiyeti kurulmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Bu durumda, herkesin katıldığı bir fiili kullanım(taksim) olmadığı, kat mülkiyeti kurulmadığına göre, bu davada mülkiyet uyuşmazlığına veya kat mülkiyetine ilişkin işleme esas olacağından verilecek karar, hak ihlaline sebep olacaktır. Eldeki davada mülkiyet uyuşmazlığı çözme olanağı da olmadığına göre genel hükümler muvacehesinde yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin yerinde verdiği kararın onanması düşüncesinde olduğumdan çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

    Hemen Ara