Esas No: 2021/21695
Karar No: 2022/6232
Karar Tarihi: 16.06.2022
Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/21695 Esas 2022/6232 Karar Sayılı İlamı
9. Ceza Dairesi 2021/21695 E. , 2022/6232 K."İçtihat Metni"
Sarkıntılık yapmak suretiyle cinsel saldırı ve cinsel taciz suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda sanığın akıl hastası olduğu ve ceza ehliyetinin bulunmadığından bahisle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 32/1 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/3-a maddeleri gereğince ceza verilmesine yer olmadığına dair Develi Asliye Ceza Mahkemesinin 27.10.2017 tarihli ve 2016/516 Esas, 2017/389 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre;
1-Develi Asliye Ceza Mahkemesince hükme dayanak yapılan Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesince tanzim edilen 11.10.2017 tarihli sağlık kurulu raporunun, adı geçen sanığın başkaca bir dosyası kapsamında 03.10.2017 tarihinde işlediği kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu sebebiyle düzenlenerek bu suç yönünden değerlendirme yapıldığı ve sanığın incelemeye konu 05.09.2016 tarihli sarkıntılık yapmak suretiyle cinsel saldırı ve cinsel taciz eylemlerinden dolayı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 32. maddesi gereğince akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı hususunda dosya kapsamında bir rapor bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinde başka bir mahkemece başka suç nedeniyle alınan rapor nazara alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun tanıklıktan çekinme başlıklı 45. maddesinde yer alan "...Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu... Tanıklıktan çekinebilecek olan kimselere, dinlenmeden önce tanıklıktan çekinebilecekleri bildirilir. Bu kimseler, dinlenirken de her zaman tanıklıktan çekinebilirler." ve anılan Kanun'un tanıklıktan çekinebilecek kimsenin çekinmemesi başlıklı 51. maddesinde yer alan "45 inci madde gereğince tanıklıktan çekinebileceklere yemin verip vermemek hâkim veya mahkemenin takdirine bağlıdır. Ancak, tanık yemin etmekten çekinebilir. Bu hususun kendisine bildirilmesi gereklidir." şeklindeki düzenlemeler karşısında, beyanı hükme esas alınan ve sanığın annesi olan tanık ...'nün, 03/10/2017 tarihli oturumda beyanı alınırken, tanıklıktan ve yeminden çekinme hakkının hatırlatılması gerektiğinin gözetilmemesinde,
3-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150. maddesinin 2. fıkrasındaki “Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca, 5237 sayılı Kanun’un 32/1. maddesi kapsamında akıl hastalığı bulunan sanığa zorunlu müdafii tayininin gerektiği gözetilmeden, savunma hakkının kısıtlanması suretiyle yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesinde,
Kabule göre de;
4-Mahkemesince sanığın akıl hastası olduğunun kabul edilmesi karşısında, 5237 sayılı Kanun'un 32/1. maddesinde yer alan "Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur." ve aynı Kanun'un 57. maddesinde yer alan "Fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar" şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında, sanık hakkında verilen ceza verilmesine yer
olmadığına dair karar ile birlikte güvenlik tedbirine de hükmolunması gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 18.05.2021 günlü, 94660652-105-38-6196-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrakla birlikte tevdi kılınmakla dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:
Kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriğindeki 1 numaralı talep yerinde görüldüğünden, Develi Asliye Ceza Mahkemesinin 27.10.2017 gün ve 2016/516 Esas, 2017/389 sayılı Kararının 5271 sayılı CMK’nın 309/4-c. maddesi gereğince aleyhe sonuç doğurmamak üzere BOZULMASINA, 2, 3 ve 4 numaralı talepler konusunda karar verilmesine yer olmadığına, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.