Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/7896 Esas 2022/3521 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7896
Karar No: 2022/3521
Karar Tarihi: 18.05.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/7896 Esas 2022/3521 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/7896 E.  ,  2022/3521 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.05.2012 gününde verilen dilekçe ile ecrimisil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.05.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve karşı temyiz eden davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    KARAR
    Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin dava konusu 2349 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının hiçbir akdi ve kanuni sebebe dayanmaksızın 2349 parselin krokide D ile gösterilen 1142,60 m2'lik kısmına giriş-çıkış yapmak suretiyle müdahale ettiğini belirterek, 01.05.2007-30.04.2012 tarihleri arası toplam 36.024,00 TL işgal tazminatının işgalin başlangıcından itibaren kademeli faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin 525 ada 7 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davacıya ait taşınmaza komşu olduklarını, davacı taşınmazına müdahalede bulunmadıklarını, dava konusu taşınmazın müvekkili tarafından 2004 yılından itibaren başkalarının işgal etmemesi ve koruma amacıyla ağaçlandırıldığını, müvekkilinin dava konusu taşınmazın yeni yapılan yola sadece giriş-çıkış kapısı kadar olan kısmını kullandığını, müvekkilinden talep edilen işgal tazminatının hem m2 hem de bedel olarak fahiş olduğunu bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece ilk kararda, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, bu kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2019/5659 Esas, 2019/9357 Karar sayılı ve 22.10.2019 tarihli ilamında, "Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 22.05.2012 ile 31.12.2007 tarihleri arasında belirlenen ecrimisil için; 2012 tarihinde tespit edilen kira bedeline ÜFE artış oranlarının geriye yönelik uygulanması sonucu ecrimisil hesaplandığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; yukarıda yazılı ilkeler gözetilerek, ilk dönem olan 2007 yılı için belirlenen/belirlenecek ecrimisile sonraki dönemler için ÜFE artış oranlarının yansıtılması sonucu tespit edilen ecrimisilin temyiz nedeniyle usulü müktesap hak gözetilerek karar altına alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, davanın kısmen kabulü ile 17.471,70 TL ecrimisil bedelinin kademeli faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili ve karşı temyiz eden davacı vekili temyiz etmiştir.
    Islah müessesi, 6100 sayılı HMK'nın 176 ila 182. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Islah, taraflardan birisinin yapmış olduğu bir usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir (HMK 176/1). Dava, davacı tarafından HMK'nın 180. maddesi uyarınca tamamen ıslah edilebileceği gibi, taraflarca HMK'nın 181. maddesi uyarınca kısmen de ıslah edilebilir. Davanın tamamen ıslah yoluna dava dilekçesinden itibaren bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması için başvurulur. Davadaki talep kısmının değiştirilmesi de davanın tamamen ıslahı mahiyetindedir. Kısmi ıslahta ise, taraf belli bir usul işlemini ıslah etmektedir. Davadaki talep kısmının artırılması ise davanın kısmen ıslahı mahiyetindedir. Gerek davanın tümden ıslahı gerekse kısmi olarak ıslahı tahkikatın sona ermesine kadar (HMK 177/1) ve bir defa yapılabilir (HMK 176/2). Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176. maddesine göre taraflardan her birinin, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği hükme bağlanmakla kural olarak Türk Hukukunda ıslaha izin verilmiştir. Ancak, dava dilekçesinde talep edilmemiş bir alacak kaleminin ıslah yoluyla artırılıp davaya konu edilmesi mümkün değildir. Kural olarak davanın tamamen ıslahı, 1086 Sayılı HUMK'nın 88. maddesi, 6100 Sayılı HMK'nın 180. maddesi hükümlerince mümkündür. Davanın tamamen ıslah edilmesi halinde dava dilekçesinden itibaren bütün usul işlemleri yapılmamış sayılır ve davalı temerrüdü de ıslah tarihinde gerçekleşir.
    Somut olaya gelince, mahkeme gerekçesinde, daha önce alınan bilirkişi raporuna göre ıslah söz konusu olduğundan davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmediğini açıklamıştır. Dosyanın incelenmesinde, taraflarca yargılama esnasında usulüne uygun ıslah yoluna başvurulmadığı, dosya içerisine konulan 11.12.2014 tarihli ıslah harcına ilişkin sayman mutemedi alındısının bu dosya numarasından farklı bir dosyaya ait olduğu görülmüştür.
    Davacı tarafça dava değeri 36.924,00 TL olarak gösterilmiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 17.471,70 TL'nin davalıdan alınmasına karar verilmiş, geri kalan 19.452,30 TL'lik kısım üzerinden davanın reddine karar verilmiştir.
    HMK'nın 326. maddesi "(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. (2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. (3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir." şeklinde düzenlenmiştir.
    Mahkemece, kabul edilen kısım üzerinden davacı lehine, reddedilen kısım üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Mahkemece, hüküm altına alınan 17.471,70 TL üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, müdeabihin reddedilen 19.452.30 TL'lik kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine dair karar verilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçeyle vekalet ücretinin hüküm altına alınmamış olması doğru görülmemiş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiş ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin ve karşı temyiz eden davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm sonucunun 2. bendindeki "Daha önce alınan rapor kısmında dava ıslah edilmiş olmakla, davalı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına," ibarelerinin hüküm sonucundan çıkartılarak yerine "Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın reddedilen kısmı üzerinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," ibaresinin eklenmesine, hüküm sonucuna ayrı bir bent olarak "6- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," ibaresinin eklenmesine, hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara