Esas No: 2021/3989
Karar No: 2022/3630
Karar Tarihi: 23.05.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/3989 Esas 2022/3630 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/3989 E. , 2022/3630 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Samandağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.02.2015 ve 15.04.2016 tarihlerinde verilen dilekçelerle asıl ve birleştirilen davalarda elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair verilen 24.05.2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalılar vekili tarafından talep edilmiştir. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Asıl ve birleştirilen davalar, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Davacılar vekili; Samandağ ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 24 parselin davacılara ait olduğunu, bu taşınmaz üzerinde bulunan iş yerinin davacının rızası alınmadan bilgisi dışında davalılar tarafından kullanıldığını, kullanım hakkı olarak davacılara hiçbir ödemede de bulunulmadığını beyan ederek davalıların, davacıların taşınmazına müdahalelerinin önlenmesine, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile müdahale tarihinden itibaren 5.000 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili birleştirilen 2016/287 Esas sayılı dava dilekçesinde; davacıların ... Mahallesinde kain 6 ada, 24 parselin hissedarı olduğunu, diğer ortaklar ile yaptıkları fiili taksim sonucu kendilerine ait olan evde müvekkilinin rızası olmadan 2000 yılından 2015 yılına kadar 15 yıllık süre boyunca davalının ikamet ettiğini, müvekkillerinin uyarıları neticesinde 1 yıl önce daireyi boşaltmasına karşın anahtarı iade etmediğini ve kullandığı döneme ilişkin hiç bir ücret ödemediğini belirterek el atmanın önlenmesine ve ecrimisile yönelik karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; asıl ve birleştirilen davaların reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiş; bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 2018/813 Esas, 2018/921 Karar sayılı kararı ile; "...Somut olaya gelince; davaya konu taşınmazın 50,67'şer m²'ye karşılık hisselerinin davacılara ait olduğu, kalan hisselerin ise ..., ..., ..., ..., ... ve ... adına tapuya kayıtlı olduğu, asıl dava dosyasında ... (...) ... ve ...'nin davalı sıfatını, birleşen dava dosyasında ise ...'nin davalı sıfatını taşıdıkları, bu iki davalı dışında tapuda hissedar olarak geçen diğer kişilerin her iki dosyada taraf olmadıkları anlaşılmaktadır. Davalılar cevap dilekçelerinde birçok hissedarın kendi paylarına düşecek miktarlar dahilinde yerel uygulamalara uygun şekilde dava konusu parsele inşaat yaparak aile konutu inşa ettiklerini, davacıların da taşınmaz içerisinde ev kurmak suretiyle paylarını kullandıklarını ileri sürmüş, mahkemece de gerekçeli kararda paydaşlar arasında fiili kullanım biçiminin oluştuğu, bunun uzun bir süreye dayalı olduğu, davacıların kullanabileceği bir bölümün olduğu, ortağın payına karşılık kullandığı bir kısım varsa açacağı el atmanın önlenmesi davasının dinlenemeyeceğinin gerekçe olarak belirtildiği görülmektedir.
Dosyada mevcut rapor içeriklerinde, karar gerekçesinde davacıların kullanabileceği bir bölümün olduğu belirtilmiş ise de hangi bölümün davacılar tarafından kullanıldığı veya kullanabileceği, pay sahiplerinin hangisinin nereleri kullandıkları net olarak belirtilmemiştir. Bu nedenle dosyadaki mevcut raporlar, karar vermeye el verişli değildir. Mahkemece tüm paydaşları bağlayacak şekilde bir taksim sözleşmesi veya özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, boş olduğu ileri sürülen evin davacıların kullanımına hazır olup olmadığı, anahtarın kimde olduğu, anahtarın davacılara verilip verilmediği, parselde davacıların kullandığı bir bölüm bulunup bulunmadığı ve ne şekilde davacının kullanımına engel olunduğu hususları saptanmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, T.M.K'nın müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir...’’ gerekçesiyle yerel mahkeme kararı kaldırılmıştır.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; iş bu dosya ve birleşen 2016/287 Esas sayılı dosya yönünden davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile 6 ada 24 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 12/12/2018 tarihli rapora ekli krokide A2 (BERBER) ve A5 olarak gösterilen pembe renk ile boyalı kasap ve berber dükkanlarının üstü olarak kullanılan yapıdan davalılar ... ve ...'nin vaki müdahalesinin men’ine, davacıların ecrimisil talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İstinaf yoluna davalılar vekili başvurmuştur.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan hususlardaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Taraflar arasındaki dava, paydaşlar arası elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Mirasçılar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK’nın müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Somut olayda; davaya konu taşınmazın 50,67'şer m²'ye karşılık hisselerinin davacılara ait olduğu, kalan hisselerin ise ..., ..., ..., ..., ... ve ... adına tapuya kayıtlı olduğu, asıl dava dosyasında ... (...) ... ve ...'nin davalı sıfatını, birleşen dava dosyasında ise ...'nin davalı sıfatını taşıdıkları, bu iki davalı dışında tapuda hissedar olarak geçen diğer kişilerin her iki dosyada taraf olmadıkları anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucunda; tüm paydaşları bağlayacak şekilde fiili kullanma biçiminin oluştuğu, bu kullanım biçimine göre berber dükkanı ile boş meskenin davacılara isabet ettiği ve davacılar tarafından uzun süre meskenin kullanıldığı, daha sonra davalılar tarafından bu kullanım hakkının engellendiği, kullanım hakkında engel olacak şekilde, davacılar tarafından istenmesine rağmen, dükkan ve evin anahtarlarının davacılara teslim edilmediği, parsel içerisinde tüm kayıt maliklerinin kullanımında olan yerlerin net olarak tespit edildiği, dava konusu edilen kısımlar dışında davacıların kullanabileceği boş olan yer olmadığı, sadece davacıların kullanım alanlarının boş olduğu ve bu kısmın da davalıların engellemesi nedeniyle kullanılamadığı tespit edilmiştir.
Öte yandan yerel mahkemece davanın paydaşlar arası elatmanın önlenmesine ilişkin olduğu gözetilmeden, paya vaki elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken mutlak elatmaya karar verilmiş olması isabetsizdir. Ancak ne var ki; bu husus hükmün bozulmasını gerektirmekte ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 370/2. maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 28.01.2020 tarihli, 2019/1465 Esas ve 2020/117 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, HMK'nın 370/2. maddesi gereğince yerel mahkeme hüküm sonucunun 1 numaralı bendinin 5. paragrafında yer alan ‘‘davalılar ... ve ...'nin’’ ibaresinden sonra gelmek üzere ‘‘davacıların payları oranında’’ kelimelerinin eklenmesine, Samandağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesi hükmünün DÜZELTİLMİŞ ve DEĞİŞTİRİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 23/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.