Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4251 Esas 2022/3636 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4251
Karar No: 2022/3636
Karar Tarihi: 23.05.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4251 Esas 2022/3636 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı idare, davalının iddia edilen taşınmazı işgal ettiğini ve elatmanın önlenmesi ile ecrimisil talep etti. Mahkeme, elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne karar verdi fakat ecrimisil talebinin kısmen kabulüne karar verdi. Davacı vekili, kararı temyiz etti ve Yargıtay, hükümdeki eksiklikler nedeniyle hükmün bozulmasına karar verdi. Mahkeme yeniden inceleme yapıp elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne, ecrimisil talebinin kısmen kabulüne karar verdi. Ancak davacının lehine oluşan müktesep hak doğrultusunda ecrimisil talebinin tamamının kabulüne karar verilmesi gerektiği vurgulandı ve bu şekilde hüküm tesis edildi. Davacının sair temyiz itirazları reddedildi ve hüküm sonucu düzeltilerek onandı. Kararda yer alan kanun maddeleri 6183 sayılı Yasaya göre faiz oranları ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi olarak belirtildi.
7. Hukuk Dairesi         2021/4251 E.  ,  2022/3636 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.12.2009 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R
    Dava; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, Kayseri ili, Melikgazi ilçesi, 113 ada 31 parsel sayılı 7531,10 metrekare yüzölçümlü bağ-tarla vasıflı taşınmazın tamamının davacı idarenin mülkiyetinde olduğunu, dava konusu taşınmazın 4982,14 metrekarelik kısmının davalının üzüm bağı haline getirerek işgal ettiğini iddia ederek elatmanın önlenmesi, tahliye ve 1.677,00 TL ecrimisilin 6183 sayılı Yasaya göre uygulanan faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, davalının dava konusu taşınmaza elatmasının olmadığını, zamanaşımı itirazında bulunduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 20.01.2015 tarihli ve 2015/265 Esas, 2015/766 Karar sayılı ilamı ile "... davada ileri sürülen isteklerden elatmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda elatmanın önlenmesi talebi yönünden davanın kabulüne, ecrimisil talebi yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2- Davacı vekilinin diğer temyiz itirazına gelince;
    Hemen belirtmek gerekir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
    Mahkemenin, Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.) Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
    Somut olaya gelince; davanın kısmen kabulü ile “...1.096,29.-TL'nin 06.12.2009 tarihinden itibaren 6183 sayılı Yasanın 51. maddesinde belirlenen faiz oranları ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine” ilişkin ilk hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, davalı tarafından temyiz edilmemiştir. Birinci kararın davalı tarafından temyiz edilmemesi, davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyma kararı verildikten sonra, davacı lehine oluşan müktesep hak gereğince, karar verilmesi gerekirken, davacının aleyhine olacak şekilde “....Ecrimisil isteminin kısmen kabulü ile 30/09/2004-30/09/2005 dönemi için 105,38.-TL, 30/09/2005-30/09/2006 dönemi için 105,38.-TL, 30/09/2006-30/09/2007 dönemi için 207,85.-TL, 30/09/2007-30/09/2008 dönemi için 108,12.-TL, 30/09/2008-30/09/2009 dönemi için 284,93.-TL'ye dönem sonlarından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir.
    Ne var ki, anılan husus kararın bozulmasını gerektirmiş ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bent uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm sonucunun 2. bendinin hükümden çıkarılarak yerine "1.096,29.-TL'nin 06.12.2009 tarihinden itibaren 6183 sayılı Yasanın 51. maddesinde belirlenen faiz oranları ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine," cümlesinin yazılmasına, hükmün DÜZELTİLMİŞ ve DEĞİŞTİRİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 23.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara