İnşaat Yapım Sözleşmesi - İtirazın İptali Davası - Temerrüt Faizi - Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2007/293 Esas 2007/7966 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/293
Karar No: 2007/7966
Karar Tarihi: 11.12.2007

İnşaat Yapım Sözleşmesi - İtirazın İptali Davası - Temerrüt Faizi - Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2007/293 Esas 2007/7966 Karar Sayılı İlamı

 

 

15. Hukuk Dairesi 2007/293 E., 2007/7966 K.

15. Hukuk Dairesi 2007/293 E., 2007/7966 K.

  • İNŞAAT YAPIM SÖZLEŞMESİ
  • İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
  • TEMERRÜT FAİZİ

 

  • 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 355 ]
  • 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 365 ]
  • 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 410 ]

"İçtihat Metni"

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

- K A R A R -

Dava, İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, icra takibine borçlu davalının vâki itirazının iptâli istemine ilişkindir.

Urla İcra Müdürlüğü’nün 2002/761 takip sayılı dosyası kapsamından; davacı şirketin, takip borçlusu davalı hakkında adi takip yoluyla başlatmış olduğu icra takibinde, 12.571.540.000 TL. bakiye fatura bedeli ve 4.387.460.000 TL. 18.06.2002 ilâ 20.12.2002 tarihleri arasındaki sürede gerçekleşen işlemiş temerrüt faizinin toplamı olan 16.959.000.000 TL. alacağın ödetilmesini, 13.06.2002 tarih ve 24644 numaralı faturayı takibe dayanak olarak istediği ve takip borçlusunun süresindeki itirazı sonucu takibin durduğu anlaşıldığı gibi; itirazın iptâli davasının da yasal süresi içinde açıldığı saptanmış bulunmaktadır.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.126.100.000 TL. üzerinden davalının itirazının iptâline ve fazla isteminin reddine karar verilmiş ve verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Yanlar arasında yapılan ve Borçlar Kanunu’nun 355. maddesinde tanımlandığı üzere niteliğince bir eser sözleşmesi olan “

“İnşaat Yapım Sözleşmesi”

” başlıklı ve 22.08.2001 tarihli sözleşmenin kapsamının doğruluğu taraflarca da kabul edilmektedir. Sözleşme konusu iş bedeli, (26.000.000.000 TL. + KDV) tutarında ve götürü olarak kararlaştırılmıştır. Davacı yüklenici, sözleşme konusu tüm işleri yaptığını ve teslim ettiğini ileri sürdüğü gibi sözleşme dışı işler yaptığını da iddia etmektedir. Borçlar Kanunu’nun 365. maddesi gereğince, iş bedeli, götürü olarak kararlaştırılmış ise, yüklenici, işi-eseri kararlaştırılan bedelle yapmak zorundadır; eser önceden tahmin edilenden daha çok çalışmayı ve masrafları gerektirmiş olsa bile yüklenici iş bedelinin artırılmasını isteyemez. Yüklenicinin sözleşme konusu işlerden ötürü hakettiği iş bedeli tutarı sözleşme hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme dışı işlere sözleşme hükümleri uygulanamaz. Mahkemece hükme dayanak alınan 16.12.2004 günlü bilirkişi kurulu raporu, yasal yönteme uygun olarak düzenlenmemiştir.

Diğer yandan, sözleşme dışı işin bedeli; Borçlar Kanunu’nun 410 ve izleyen maddeleri hükümleri gereğince, işin yapıldığı zamandaki serbest piyasa rayiçlerine göre yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu mahkemece belirlenmesi gerekmektedir. Hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda sözleşme dışı iş bedelinin açıklanan yasal yönteme uygun olarak belirlenmediği anlaşılmaktadır. Çünkü, bedelin hangi tarihteki rayiçlere göre saptandığı açıklanmadığı gibi (KDV)’nin belirlenen bedele dahil olup olmadığı hususunda da raporda bir açıklama bulunmamaktadır.

Mahkemece yapılacak iş; yerinde keşif yapılmak suretiyle uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak yüklenicinin işten el çektiği tarihteki yapılan işin varsa nefaset farkları da düşülerek tüm işe oranının saptanması; bu oranın götürü bedele uygulanması, çıkan bu miktardan iş sahibinin ödediği miktar da düşülerek sözleşme konusu işten ötürü yüklenicinin hakettiği iş bedelinin saptanması ve ayrıca sözleşme dışı işin yapıldığı tarihteki serbest piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre mahkemece bir karar verilmesinden ibaret olmalıdır.

Ayrıca, işlemiş temerrüt faizi de, dava ve takip konusu olduğu halde, temerrüt faizinin istenip istenemeyeceğinin kararda gösterilmemesi de bozma nedenidir.

Açıklanan sebeplerle karar bozulmalıdır.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 11.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 

 

 

Hemen Ara