Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4182 Esas 2022/3662 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4182
Karar No: 2022/3662
Karar Tarihi: 24.05.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4182 Esas 2022/3662 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/4182 E.  ,  2022/3662 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13/05/2013 gününde verilen dilekçe ile ecrimisil istenmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 03/09/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin dava konusu 143, 146, 148, 151, 154, 292, 391, 529, 871 ve 901 parsel sayılı taşınmazlarda 16/64; 43 parsel sayılı taşınmazda ise 48/288 hisseye sahip olduğunu, davalıların diğer kayıt maliki ...’ın mirasçıları olduğunu, müvekkilinin annesi ...’un ...’ı yıllar önce intifadan men ettiğini ve Bandırma 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/215 Esas, 1997/452 sayılı Kararı ile ecrimisile karar verildiğini, müvekkilinin taşınmazlardaki hisselerini 2006 yılında edindiğini, ...’ın taşınmazları işgale devam ettiğini, 2007 yılında ölümüyle davalı mirasçılarının işgali sürdürdüğünü, müvekkilinin intifa haklarını davalılardan talep ettiklerini ancak olumsuz cevap aldıklarını, dava konusu 529, 871 ve 901 parsel sayılı taşınmazları tahıl, diğer taşınmazları ise çeltik ekimi suretiyle kullandıklarını belirterek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 107’inci maddesinde düzenlendiği üzere şimdilik ve asgari miktarda belirsiz alacak davası olarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 18.000,00 TL ecrimisilin her yıl veya dönemin tahakkuk tarihlerinden başlayarak kademeli biçimde faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekili, davanın öncelikle intifadan men koşulunun yerine getirilmemesi nedeniyle reddinin gerektiğini; dava konusu taşınmazların bir kısmının boş olduğunu veya başka kişiler tarafından kullanıldığını, davacının müvekkili ...’ın kullandığı yer ile ilgili olarak hissesine düşen 5 yıllık icar bedeli olarak toplam 15.000,00 TL talep ettiğini, müvekkilinin bu miktarı davacıya ödediğini, müvekkilinin 391 parsel sayılı taşınmazı hiç kullanmadığını, 529 parsel sayılı taşınmazın boş olduğunu, 871 ve 901 parsel sayılı taşınmazlarda davacının hissesinin kullanılmadığını, müvekkili ...’ın ise taşınmazlarının hiçbirini kullanmadığını, davacının ecrimisil talebinde bulunduğu dönemlerde ise müvekkillerinin taşınmazları kullanmadıklarını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen ilk kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, davacı asile teklif edilen yemin metninin denetlenmediği, teklif edilen yemin metni içeriğinin davalının savunması dışında ve davacının kendisinden kaynaklanmayan vakıaları içerdiği; mahkemece, öncelikle yemin teklif eden davalı tarafa kesin süre verilerek, icar sözleşmesi ve ödeme savunması doğrultusunda yemin metni hazırlanmasının istenmesi, hazırlanacak yemin metni denetlenerek davacı tarafın itirazları da dikkate alınıp davacının bilgisi dahilinde olabilecek hususların dikkate alınarak yemin metninin düzenlenmesi, karşı tarafın yemini kendisine teklif edilen yemin metni çerçevesinde eda etmesinin sağlanması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2018/2854 Esas, 2019/749 Karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne 01/01/2009 - 31/12/2009 arası döneme ilişkin 2.440,27 TL; 01/01/2010 - 31/12/2010 arası döneme ilişkin 2.963,29 TL; 01/01/2011- 31/12/2011 arası döneme ilişkin 2.991,62 TL; 01/01/2012 - 31/12/2012 arası döneme ilişkin 3.050,64 TL; 01/01/2013 -13/05/2013 arası döneme ilişkin 3.578,63 TL ecrimisilin her dönem sonu itibariyle işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
    Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
    25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
    Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
    Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
    Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; mahkemece, 14.01.2014 tarihli duruşmada dinlenen davalı tanıkları davalı ...’ın dava konusu taşınmazları kullanmadığını, davalı ...’ın ise dava konusu taşınmazların Saraytepe ve Eski Musakça Mevkinde bulunanlardan bir kısmını kullandığını; davacı tanıkları ise dava konusu taşınmazların tamamının davalılar tarafından kullandığını beyan etmişlerdir. Ecrimisil davalarında davanın niteliği gereği tanıkların taşınmaz başında dinlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle mahkemece, taraf tanıklarının duruşmada dinlenmeleri doğru olmadığı gibi; tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilerek, dava konusu her bir taşınmaz ayrı değerlendirilmek suretiyle tarafların iddia ve savunmalarının tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmaması da isabetsiz olmuştur.
    Diğer taraftan, bilirkişi raporunun da hükme elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, 20.02.2014 tarihli raporda sulu tarım arazisi niteliğinde olduğu belirlenen taşınmazlar üzerinde çeltik-buğday yetiştirildiği, taşınmazların konum ve mevkileri, çevre taşınmazların gözlemlenmesi ile elde edilen veriler ve talep edilen ecrimisil dönemlerindeki kira bedellerinin piyasa araştırması yapılmak suretiyle hesaplama yapıldığı belirtilmiştir. 43 parsel sayılı taşınmaza yönelik düzenlenen 21.03.2014 tarihli raporda ise taşınmaz üzerinde ürün olmadığı, en yakın tarlaların icar değerleri, muhtardan alınan bilgi ve Gönen Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün yıllara göre tahminlerinin esas alındığı belirtilmiştir. Ecrimisil miktarı belirlenirken, ilçe tarım müdürlüğünden dava konusu dönemler itibariyle münavebeye esas ürünler, verim miktarları ve kilogram satış değerleri sorulup, resmi veriler dosyaya konularak, bu veriler nazara alınmak suretiyle her dönem için belirlenecek üründen elde edilecek net gelire hükmedilir. Bilirkişiler de raporunu hazırlarken resmi ve bilimsel dayanaklarını denetime elverişli olacak şekilde göstermek, resmi verilerden ayrılır ise sebebini açıklamak zorundadır.
    Hal böyle olunca, mahkemece yeniden konusunda uzman bilirkişiler eşliğinde keşif yapılarak, taşınmaz başında taraf tanıkları dinlenmeli, dava konusu taşınmazların davalılar tarafından kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmışlar ise hangi taşınmazı ne kadar süreyle kullandıklarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, davalıların dava konusu taşınmazları kullanılıp kullanmadığı hususunda tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilip, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca araştırma ve inceleme yapılması, hasıl olacak sonuca göre belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara