Esas No: 2007/2446
Karar No: 2007/5853
Karar Tarihi: 01.10.2007
Bilirkişi Raporu - Eser Sözleşmesi - Faiz - Kısmi Dava - Takdiri Delil - Temerrüt - Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2007/2446 Esas 2007/5853 Karar Sayılı İlamı
15. Hukuk Dairesi 2007/2446 E., 2007/5853 K.
15. Hukuk Dairesi 2007/2446 E., 2007/5853 K.
- BİLİRKİŞİ RAPORU
- ESER SÖZLEŞMESİ
- FAİZ
- KISMİ DAVA
- TAKDİRİ DELİL
- TEMERRÜT
- 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 161 ]
- 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 355 ]
- 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 275 ]
"İçtihat Metni"
Mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan haksız olarak kesilen cezalar, hakedişe bağlanmayan alacak ve irat kaydedilen teminat mektubu bedelinin tahsili istemlerine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerek-tirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Eldeki dava daha önce taraflar arasında görülüp karara bağlanan Konya Dördüncü Asliye Hukuk Mahkemesî"nin 2001/1139 Esas sayılı davasında saklı tutulan fazlaya ilişkin haklar nedeniyle ve o dosyada alınan bilirkişi raporunda hesaplanan miktara göre ek dava şeklinde açılmıştır. Bilirkişi raporu takdiri delillerden olup, kısmi davada alacağın dava edilen miktar kadar olduğunu ispat İçin yeterlidir. Bilirkişi raporunun kazanılmış hak teşkil etmesi verildiği ilk davada hükmedilen miktar için olup, daha önce açılan kısmi davada alınan bilirkişi raporu, sonradan açılan ek davada hakimi bağlamaz. Kısmi davanın tespite ilişkin bölümü kesin hüküm oluştururken, karara dayanak alınan bilirkişi raporu kesin delil haline gelmez. Açılan ikinci davaya konu edilen alacağın miktarının davacı yanca kanıtlanması gerekir. Bu nedenle ilk davada alınan bilirkişi raporu, ikinci davada talep edilen alacağın miktarının ispatı için mutlak olarak yeterli sayılmaz.
Asıl dava dosyasına celp edilen belgeler arasında bulunan 27.03.2001 tarihli hakedişe itiraz dilekçesinde davacı yüklenici, 19.05.2001 tarihine kadar süre uzatımı verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 04.07.2001 tarihine kadar süre uzatımı verilmesi gerektiği kabul
edilerek hesaplama yapılmıştır. Davacının hakedişe itiraz dilekçesindeki beyanı kendisini bağlayacağından mahkemece, şimdiki davaya konu alacak miktarı yönünden davacı vekilinin itiraz dilekçesindeki bağlayıcı beyanı gözetilerek aynı kuruldan ek rapor alınmak, bunun mümkün olmaması halinde konusunda uzman bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınmak suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yeterli olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek yazlı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3- Yanlar arasında imzalanan sözleşmenin 33. maddesinin a) bendinde, taahhüdün sözleşme ve şartname hükümlerine uygun biçimde yerine getirildiği usulüne göre anlaşıldıktan ve müteahhidin bu İşten dolayı idareye herhangi bir borcunun bulunmadığı tespit edildikten sonra SSK"dan ilişiksiz belgesi getirilmesi halinde kesin teminatın geri verileceği kararlaştırılmıştır. Bu halde mahkemece yükleniciye SSK"dan ilişiksiz belgesi ibraz ettirilerek irat kaydedilen teminat mektubu bedelinin iadesine karar verilmesi gerekirken, bu husus araştırılmaksızın eksik inceleme sonucu istemin aynen kabulü isabetsiz olduğu gibi, davadan önce temerrüt ihtarı olmadığı halde kabul edilen teminat mektup bedeli alacağına dava tarihi yerine, paraya çevirme gününden itibaren faiz yürütülmesi de usul ve yasa ile Dairemiz uygulamalarına aykırı olmuştur.
Kararın belirtilen nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur.
Sonuç: Yukarıda (1.) bentte yazılı nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2.) ve (3.) bentler uyarınca kabulü ile hükmün davalı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 01.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.