Esas No: 2021/3993
Karar No: 2022/3719
Karar Tarihi: 25.05.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/3993 Esas 2022/3719 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/3993 E. , 2022/3719 K.Özet:
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi, muhdesat aidiyetinin tespiti davasında, tebligat yapılması konusunda TK'nın 10/2 ve 21/2. maddelerinin farklı yorumlanmasının muhatabın savunma hakkını kısıtlaması nedeniyle Anayasaya ve HMK'nin ilgili maddelerine aykırı olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, davanın temyizde değerlendirilebilmesi için nispi temyiz karar harcının eksik ödendiğini, tapu kaydının güncel olmadığını, mirasçılık belgesinin dosyada olmadığını ve yasal şartların oluşmadan doğrudan doğruya TK'nın 21/2. maddesine göre yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığını belirterek dosyanın yeniden mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir.
TK'nın 10/2 ve 21/2. maddeleri: Gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. a) Muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine doğrudan tebligat yapılamaz. İlk tebligat, normal bir şekilde bilinen veya gösterilen en son adrese çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca araştırmalar yapılarak tebligatın muhataba ulaşması gerekmektedir. b) Muhatabın yeni adresi tespit edilemezse, tebliğ evrakı geri gönderilmeli ve açık mavi renkli zarf kullanılarak Kanunun 21/2. maddesine göre tebligat yapılabilir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Kelkit Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
1- I-7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
a) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligatın, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılması gerekir. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
b) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından, Anayasanın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nin “Hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27. maddesi ile Tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davalılardan ... ve ...'e yapılan Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2018/462 Esas 2019/111 Karar sayılı ve 24.01.2019 tarihli ilamının yukarıda açıklanan ilke ve kurallara aykırı olarak TK'nın 10/2. maddesi gözardı edilmek suretiyle, yasal şartları oluşmadan ilk seferde doğrudan doğruya TK'nın 21/2. maddesine göre yapıldığı ve usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından adı geçen davalıların adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde ilamın tebliği sağlanıp yasal temyiz süresinin beklenilmesi,
2-Dava konusu ... Köyü, 1735 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı pasif hale geldiğinden güncel tapu kaydının ilgili Tapu Müdürlüğü'nden temini ile dosya arasına eklenmesi,
3-Tapu kayıt maliki muris A...'nun mirasçılık belgesi dosyada bulunmadığından taraf teşkili denetlenememiş olup, mirasçılık belgesinin ilgilisinden temini ile evraka eklenmesi,
4-Temyiz, harca tâbi olup hükmü temyiz eden davalı ... tarafından dosya içerisinde nispi temyiz karar harcının yatırıldığına ilişkin kayıt ve belgelere rastlanamamıştır. Davalı maktu temyiz karar harcı yatırmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 366. maddesiyle, istinaf yolu ile ilgili 343 ilâ 349 ve 352. madde hükümlerinin kıyas yoluyla temyizde de uygulanacağı belirtilmiştir.
Kanunun; 344. maddesinde, “(1) İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.” hükmü,
346. maddesinin ikinci fıkrasında, “2) Bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilir. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar.” hükmü, yer almaktadır.
Harcın tamamının ödenmemesi halinde yapılacak işlemin usul ve esasları bu maddelerde gösterilmiştir.
10.05.1965 tarihli ve 1/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla da, peşin ödenmesi gerekli temyiz harcının, hüküm altına alınan karar ve ilam harcının dörtte biri olacağı kabul edilmiştir.
HMK nın 366. maddesi yollamasıyla, aynı Kanunun 344. maddesi uyarınca hükmü temyiz eden davalı tarafından dava değeri (muhdesatların toplam bedelinin davacının hisse oranı çıkartıldıktan sonra kalan kısmı) üzerinden nispi olarak hesaplanacak temyiz karar harcının yukarıdaki hükümler çerçevesinde ikmali ve belirtilen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 25.05.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.