Esas No: 2021/4200
Karar No: 2022/3779
Karar Tarihi: 26.05.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4200 Esas 2022/3779 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/4200 E. , 2022/3779 K.Özet:
Davacı vekili, müvekkilinin talebi üzerine davalılar aleyhine ihale ve miras taksim sözleşmesi nedenleriyle tapu iptali ve tescil istemiyle dava açtı. Ancak yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verildi. Karar temyiz edilince, Yargıtay'da dosyadaki evraklar incelendi ve mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan temyiz itirazları reddedildi. Ancak karşı oyda, davacının dava açmakta haklı olduğu, tapu idaresi ve mahkemenin esasların incelenmesi gerektiği, adil yargılanma hakkının zedelendiği, TMK 705/2 maddesi gereğince davacının haklı olduğu belirtilerek kararı bozma görüşü ile reddedildi. TMK 705/2 maddesi, taşınmazın mülkiyetinin tescil ilkesi üzerinden iktisap edildiğini belirtirken bazı hallerde tescilden önce iktisap edilebileceğini belirtmektedir. Ancak tasarruf işlemlerinde mülkiyetin tescilden önce iktisap edilemeyeceğini söyler. Ayrıca mahkemece yapılan öneri, yargılama haklarına aykırıdır ve İADE, İEİHB ve CMUK kurallarına aykırıdır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Turgutlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22/07/2009 gününde verilen dilekçe ile ihale ve miras taksim sözleşmesi nedenleri ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11/10/2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/05/2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkilinin kök murisi olan ...’in sağlığında, davaya konu ... Mahallesi 585 ada 2 sayılı parseli ortaklığın giderilmesi davası sonucunda yapılan ihale sonucu satın aldığını ve satışın 07.01.1981 tarihinde kesinleştiğini, bu tarihten itibaren taşınmazı kullanmaya başladığını ve kısa süre sonra vefat ettiği için taşınmazı adına tescil ettiremediğini, kalan mirasçıların bilahare taksim sözleşmesi yapmaları sonucu bu yerin müvekkiline kaldığını belirterek, davalılar adına olan tapunun iptali ve müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmiş ve davalı tarafından yapılan temyiz sonucu, mahkeme kararı incelenmiş olup, sayın çoğunluğun onama görüşüne karşılık tarafımca kabul edilen bozma görüşü ve dayanakları aşağıdaki şekilde açıklanmaya çalışılmıştır.
1. Davanın 22.07.2009 tarihine açılıp, 11.10.2011 tarihinde karar verilmesine rağmen, dosyanın özellikle tebligat eksiklikleri itibariyle Yargıtaya gelişi 24.08.2020 tarihini bulmuş olup, bu husus başlıbaşına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde bulunması ve makul sürelerin aşılmış olması hususuna işaret edilmekle yetinilmiştir.
2. Mahkeme ret gerekçesi çok kısa olup, ret sebepleri açık değildir. Çünkü anlatımdan anlaşıldığı kadarıyla, davacının öncelikle tapu sicil müdürlüğüne başvurması, sonuç alamadığı takdirde tapu sicil müdürlüğü aleyhine tapu kaydının düzeltim davası açması önerilmektedir.
3. Öncelikle davacının, ortaklığın giderilmesi davası sonrası yapılan ihalede bizzat taşınmazı satın alan kişi olmadığı, satın alan Mustafa’nın mirasçısı olarak bu davayı açtığı açık olup, davayı açmakta hukuki menfaati sıfatı bulunmaktadır.
4. Mahkemece öncelikle tapu sicil müdürlüğüne başvuru yapılması önerilmekte ise de, esasen bu hususun mahkemece alınacak bir ara kararı ile izolesi mümkündür. Ara kararı ile davacıya makul bir süre verilse idi, bu kanunun (yani ihalede satın alan kişi ile davacının mirasbırakanın aynı kişi olup olmadığı, buna göre tescilin mümkün olup olmadığı) kısa sürede çözülüp çözülmediği görülecek ve ona göre bir karar tesis edilebilecek iken, gereksiz yere davanın uzaması, ihtilafın ortada kalması ve davacıyı yeniden bürokratik işlemlerle muhatap kılma gibi hususlarla karşı karşıya bırakmıştır.
5.Esasen mahkemenin önerdiği 2. aşama olan dava yolu da tartışmalıdır. Çünkü olayımızda harcı yatırılmış ve tapuda eski kayıt malikleri adına açılmış bir dava mevcuttur. İlk aşama sonucu tapu idaresi, davacının talebini kabul etmediği takdirde, mahkemece davaya devam olunarak gerek davacı yönünden ve gerekse davalı yönünden varsa taraf teşkili işlemlerini tamamlaması için davacıya özellikle ek dava açması için süre vermesi, usul ekonomisi yönünden yerinde olacaktır.
6.Yukarıda belirtilen maddeler gereğince mahkemenin ret gerekçeleri yerinde olmayıp, HMK’da belirtilen tasarruf ilkesi, taraflarca getirilme ilkesi, hukuki dinlenilme hakkı itibariyle de usulsüzdür. Ayrıca yukarıda belirtildiği üzere adil yargılanma hakkı da bu olayda zedelenmiştir.
7. Bunlar dışında, kanunun özünü teşkil eden TMK 705/2 maddesi yönünden yapılan değerlendirme itibariyle de yanlışlıklar bulunmaktadır. TMK 705. maddesi taşınmazın mülkiyetinin iktisabını kural olarak tescil ilkesi üzerinden kabul etmiş, ancak bazı hallerde tahdidi olarak mülkiyetin tescilden önce iktisap edileceğini, ancak tasarruf işlemler halinde bunların tescilden önce yapılamayacağını açıklamaktadır.
8. Olayımızda da davacının mirasbırakanın, tescilden önce kesinleşen ihale sonucu 2 sayılı parseli iktisap ettiği açıklanmış olup, bu hususun doğru olup olmadığı idareye başvuru veya dava sonucu belirlenebilecektir.
Davacının mirasbırakanın iktisabının doğru olup olmadığı, yine davacının, mirasçı sıfatının olup olmadığı ve son olarak miras taksim sözleşmesinin doğruluğu hususları, sınırlı yetki kullanan Tapu İdaresinin kolaylıkla çözebileceği konulardan değildir. Bu sebeplerle davacının dava açmakta haklı olduğu açıktır.
9.Esasen dava açmak için haklı olup olmama hususunun aranmadığı, harcı yatırılıp açılan bir davanın dinlenmesi gerektiği hususu, yukarıda belirtilen ilkelerden tasarruf ve taraf hakimiyetinin bir sonucu olup, davacının sıfatı (mülkiyet hakkı ile bağlantısı) ancak yargılama sonucu ile belirlenebilir.
10. Özellikle TMK 705/2 maddesi yönünden yapılan değerlendirmede, davacının talebinin bir tasarruf işlemi olmayıp, var olan bir mülkiyet hakkının tanınması açıklanması niteliğinde olduğu, ikinci fıkrada belirtilen engel ile davacının sınırlandırılmasının mümkün olamayacağı da açıktır.
11. TMK 705/2 maddesindeki sınırlandırmanın özellikle “harici satım ve devrini” engellenmesine yönelik olması karşısında mevcut tapu iptal ve tescil talebinin hakkı muhafaza eden ve bildirici tescile imkan ve kolaylık sağlayan tasarruf işlemi olarak doğru olmayacaktır. (Taşınmaz mülkiyetinin tescilden önce iktisap hallerinden mahkeme hükmüne göre iktisap eden kişinin ihalenin feshi davası açmaya yetkisi bulunup bulunmadığı üzerine düşünceler ve tahliller. Dr. Ahmet Cahit İYİLİKLİ, T.A.A. Dergisi yıl=7 s=27 2016 sf. 535 vd.)
12. Mirasbırakanın ihale ile mülkiyeti tescilden önce iktisap etmesi gibi, davacı mirasçı ve diğer mirasçılarında TMK 705. maddesi gereğince yine mirastan dolayı tescilsiz iktisaplar söz konusudur.
13. Her iki durum itibariyle açılan davada, hukuki dinlenilme hakkı, davacı sıfatının bulunması ve diğer ilkeler itibariyle davanın esasının incelenerek bir sonuca varılması gerekirken, yetersiz gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi ve buna ilişkin kararın onanmasına dair sayın çoğunluk kararına katılamadığım için bozma görüşü ile karşı oyumu açıklıyorum.