Esas No: 2021/3977
Karar No: 2022/3768
Karar Tarihi: 26.05.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/3977 Esas 2022/3768 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/3977 E. , 2022/3768 K.Özet:
Davanın konusu, davacıya ait taşınmazın davalıların müdahalesi nedeniyle elatması, eski hale getirilmesi ve ecrimisil talebidir. İlk derece mahkemesi davacı lehine karar vermiş ancak istinaf sonucu yeniden hüküm kurulmuştur. Ancak yeniden kurulan hüküm hem gerekçesiyle hem de gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturmuştur. Bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nin “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesi, “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi, “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi, 2709 sayılı Anayasanın 141. maddesi ve HMK 371, 373/2 maddeleri kararda açıklanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02/12/2013 tarihinde verilen dilekçeyle çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve ecrimisil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27/12/2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi taraf vekillerince talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf taleplerinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, mülkiyeti davacıya ait olan 153 ada 1 parsel 4 numaralı bağımsız bölümün deposuna davalıların müdahale ettiklerinden bahisle müdahalenin men'ine, tahliye ile deponun projesine uygun hale getirilerek davacıya teslimine, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile dava tarihinden geriye dönük 5 yıl için şimdilik 5.000,00 TL tutarındaki ecrimisilin işlemiş faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, 153 ada 1 parsel 1 numaralı bağımsız bölümü ...’in 30.12.2011 tarihinde, 153 ada 1 parsel 2 numaralı bağımsız bölümü ...'in 25.09.2002 tarihinde dava dışı üçüncü kişilerden şu andaki mevcut halleri ile satın aldığını, davacının taşınmazı 1994’te edindiğini, iddia edildiği gibi bir müdahale olsaydı davacının bu zamana kadar çoktan engel olacağını, davalıların kötüniyetli olduğunun iddia edilmediğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte 1994’ten beri malik olan davacının bu zamana kadar yasal girişimde bulunmadığından zamanaşımının dolduğunu, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davalıların edinme tarihlerinin dikkate alınması gerektiğini, davalıların taşınmazlarını edindikten sonra, taşınmazlarda mimari projeye aykırı olacak veya bina statiğine zarar verecek her hangi bir tadilat yapmadıklarını belirterek davanın reddini talep etmişlerdir.
İlk derece mahkemesince, davacının müdahalenin men-i talebinin kabulüne; 153 ada 1 parsel üzerinde bulunan binada davacıya ait 4 numaralı dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün 95 m²'lik depo kısmına davalıların müdahalesinin men'ine, 08/12/2008-02/12/2009 dönemine ait 4.800,00 TL, 02/12/2009-02/12/2010 dönemine ait 4.860,00 TL, 02/12/2010-02/12/2011 dönemine ait 5.280,00 TL, 02/12/2011-02/12/2012 dönemine ait 5.856,00 TL, 02/12/2012-02/12/2013 dönemine ait 6.216,00 TL olmak üzere toplam 27.012,00 TL ecrimisil alacağın tahakkuk ettiği dönemlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, eski hale getirme bedeline ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Taraf vekilleri istinaf talebinde bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi’nce taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kabulüyle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nin “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
Aynı Yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
2709 sayılı Anayasanın 141. maddesi hükmü uyarınca, duruşmaların aleniyeti kuralı gereği, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine aykırı ve çelişik olmaması gerekir. Bu nedenle mahkeme hükmü tek olduğundan ve kısa kararla aynı sonuçları taşıyacağından kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki halinde ortada yasaya uygun bir hükmün varlığından söz edilemez. Nitekim Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 10.04.1992 tarih ve 7/4 sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni sayılacağı belirtilmiştir.
Somut olayda bölge adliye mahkemesince davalılar vekilinin istinaf talebi incelenirken, “…Ecrimisilin yasal koşulları oluşmuştur. Her ne kadar davalı ...'in malik olduğu tarihten dava tarihine kadar az bir süre geçmiş ise de; fen bilirkişisinin raporuna göre davacıya ait depoyu 1 ve 2 nolu dükkan sahipleri Arçelik mağazası olarak kullanmaktadırlar. Tanık beyanları ile davalıların aldığı şekli ile taşınmazı kullandığı belirtilmektedir. Bu durumda davalılar iyi niyetli olup, davacı uzun süre kullanıma itiraz etmemekle muvafakat etmiş sayılır. Bu nedenle ecrimisil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesiyle davalılar vekilinin de istinaf talebinin kabul edildiği belirtilmesine rağmen, yeniden kurulan hükümde ecrimisil talebinin kısmen kabulüne karar verildiği görülmektedir. Kararın hem gerekçesinde hem de gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulmuştur. Bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve HMK 371. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 26.05.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.