Esas No: 2021/6470
Karar No: 2022/3820
Karar Tarihi: 30.05.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/6470 Esas 2022/3820 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/6470 E. , 2022/3820 K.Özet:
Davacı vekili, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Ancak Yargıtay'a taşınan davada, imar parselinin kadastral parsele ihyasına yönelik dava konusu talebin kanun değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesinde yapılan değişiklikle, kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla iptal edilen imar uygulamaları nedeniyle geri dönüşüm işlemleri yapılamayacağı belirtilmiştir. Ancak, hak sahiplerinin muvafakati alınmak kaydıyla uygulama sahası içerisinde idarece uygun bir yer tahsis edileceği veya anlaşma olmaması halinde davacı hak sahibinin kök parseldeki yeri dikkate alınarak uygulamadaki düzenleme ortaklık payı kesintisi düşüldükten sonraki taşınmazın rayiç bedeli üzerinden değerinin ödeneceği belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.12.2010 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası talebi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili; 1368 (2053) parsel sayılı taşınmazın öncesinde kadastro harici, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden iken Hazine adına sicil kaydı oluşturulmadan ihdasen Adana Büyükşehir Belediyesi adına tescil edildiğini, sonraki imar uygulaması ile de anılan parselin tamamının kamuda kullanılmak üzere terkin edildiğini, dayanak imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiğini ve böylece sicil kaydının TMK'nun 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düştüğünü ileri sürerek bu kısmın tapusunun iptali ile Hazine adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece ilk hükümde; davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davacı, davalı Adana ... ve davalı ... vekilleri tarafından temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 20.12.2012 tarihli, 2012/14676 Esas, 2012/15496 Karar sayılı ilamıyla; ''... Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, mahallinde yapılan uygulama neticesinede teknik bilirkişilerin çekişme konusu 1368 no'lu parselin ilk uygulama sırasında yol alanı olması nedeniyle ihdas edilmeyen devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, ikinci uygulamada ihdasen Adana Büyükşehir Belediyesi adına tescil edildiği bildirildiği halde, tescil bildiriminde (beyannamede) bir kısım parsellerin yola terkinden ihdas edildiğinin belirtildiği, bu hususlardaki çelişkinin giderilmediği gibi, çekişme konusu taşınmazın imar uygulamalarından önceki vasfı, kadastro harici bırakılan bir yer olup olmadığı ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmadığı, ayrıca Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmadığı görülmektedir.
Hal böyle olunca; öncelikle 1368 (2053) no'lu parselin tapu kaydı ile ilk tesisinden itibaren geldi tapu kayıtlarının ve dayanak belgelerin evrak arasına alınması, ondan sonra yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bu konuda gösterdikleri tüm delillerin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.'' şeklindeki gerekçeyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
20 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 7. maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir.
Eklenen bu hükme göre, 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi kapsamında yapılmış imar uygulamalarının kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle; davaya konu parselin imar planı kararları ile umumi ve kamu hizmetlerine ayrılan alanlara denk gelmesi veya iptal edilen uygulama ile tahsis ve tescil edilmiş parsellerde hak sahiplerince yapı yapılmış olması ve benzeri hukuki veya fiili imkânsızlıklar nedeniyle geri dönüşüm işlemleri yapılarak uygulama öncesi kök parsellere dönülemeyeceğinin parselasyon planlarını onaylamaya yetkili idarelerin onay merciince tespiti halinde, öncelikle davaya konu parselin hak sahiplerinin muvafakati alınmak kaydıyla uygulama sahası içerisinde idarece uygun bir yer tahsis edileceği veya anlaşma olmaması halinde davacı hak sahibinin kök parseldeki yeri dikkate alınarak uygulamadaki düzenleme ortaklık payı kesintisi düşüldükten sonraki taşınmazın rayiç bedeli üzerinden değerinin ödeneceği belirtilmiştir.
3194 sayılı Yasa'ya eklenen bu hüküm uyarınca dava konusu uyuşmazlığın idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiğinden, imar parselinin kadastral parsele ihyasına yönelik dava konusu talebin, kanun değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.