Esas No: 2021/4288
Karar No: 2022/3870
Karar Tarihi: 30.05.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4288 Esas 2022/3870 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/4288 E. , 2022/3870 K.Özet:
Davacı, çekişmeli bir bağımsız bölümü, 1999 yılında AS İnşaat Tic. Ltd. şirketinden satın aldığını ancak aynı şirketin muvazaalı olarak 2004 yılında davası açılmadan önce davalıya sattığını iddia ederek davalının söz konusu bölüme el atmasını önlemek amacıyla dava açmıştır. Davalı ise söz konusu bölümü davacı adına tescil edilmesinden sonra tahliye ettiğini iddia etmiştir. Mahkeme, davanın açıldığı tarihte söz konusu bölümün davalı tarafından tahliye edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, davalının haksız işgaline son verdiği ve davanın konusuz kaldığı gözetilerek karar verilmesi gerektiğini belirterek hükmü bozmuştur. Mahkeme, bozma ilamına uyularak davanın konusuz kaldığına karar vermiştir. Ancak tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olduğundan hüküm bozulmuştur. Sonuç olarak, hükmün usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 294. madde
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 297. madde
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 298. madde
- 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 141. madde
- 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 428. madde
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.02.2014 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi talebi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 08.11.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili; çekişme konusu 124 ada 94 sayılı parseldeki 8 numaralı bağımsız bölümü, 31/07/1999 tarihli sözleşme ile dava dışı AS İnşaat Tic. Ltd. şirketinden satın aldığını, ancak aynı şirketin muvazaalı olarak çekişme konusu bağımsız bölümü davalı ...'ya da 01/11/2004 tarihli harici sözleşme ile sattığını ve davalı ...'ın da adına tescil için Karabük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/322 Esas sayılı dosyasında açtığı tapu iptal ve tescil istemli davanın kabul edilerek bağımsız bölümün mülkiyetini kazandığını, ancak davalıdan önce inşaat şirketi ve davalı ... aleyhine açtığı tapu iptal ve tescil davasının da 21/02/2013 tarihinde sonuçlanarak çekişmeli bağımsız bölümün davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verildiğini ve bu hükmün temyiz incelemesinden geçerek 13/12/2013 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşme ile davalının haksız işgalci konumuna geldiğini ileri sürerek davalının dava konusu 8 numaralı bağımsız bölüme el atmasının önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, çekişmeli bağımsız bölümün davacı adına tesciline ilişkin karar kesinleştikten sonra 8 numaralı bağımsız bölümü tahliye ettiğini, anahtarın davacıya teslim edilmesi için bir tutanak ile komşusu ... isimli şahsa verdiğini, iddiaların gerçeği yansıtmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın açıldığı tarihten önce çekişmeli 8 no'lu bağımsız bölümün davalı tarafından tahliye edildiği gerekçesi ile davanın reddine dair verilen ilk karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesince, ‘‘...davalının yargılama aşamasında haksız işgaline son verdiği ve davanın konusuz kaldığı gözetilerek dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve davanın açılmasına sebebiyet veren davalı tarafın yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu...’’ gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmü, yargılama giderleri ve vekalet ücretine hasren davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi talebine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun;
1- “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
2- “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
3- “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141. maddesi hükmü uyarınca, duruşmaların aleniyeti kuralı gereği, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine aykırı ve çelişik olmaması gerekir. Bu nedenle mahkeme hükmü tek olduğundan ve kısa kararla aynı sonuçları taşıyacağından kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki halinde ortada yasaya uygun bir hükmün varlığından söz edilemez. Nitekim Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 10.04.1992 tarih ve 7/4 sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni sayılacağı belirtilmiştir.
Somut olayda mahkemece 08/11/2016 tarihinde tefhim edilen kısa kararın 2 numaralı bendinde, davanın açılmasına sebebiyet veren davalıya gerekçeli kararda gösterilecek olan yargılama gideri ve vekalet ücretinin yüklenmesine dair karar verilmiş olduğu halde; gerekçeli kararda, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiş, kısa karar ile gerekçeli karar çelişkili olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 30/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.