Esas No: 2021/4253
Karar No: 2022/3873
Karar Tarihi: 30.05.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4253 Esas 2022/3873 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/4253 E. , 2022/3873 K.Özet:
Davacı vekili tarafından davalıya karşı açılan elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davasında, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi tarafından verilen bozma ilamına rağmen mahkemece bozma ilamının gereği yerine getirilmemiştir. Dosyada çelişkili bilirkişi raporları bulunmasına rağmen hüküm verilmiştir. Bu nedenlerle, 19/12/2017 tarihli ek kararın kaldırılmasına, hükümün usul ve kanuna aykırı olması sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca bozulmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 305/2. maddesi doğrultusunda, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16/01/2013 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istenmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 07/11/2017 günlü hükmün ve 19/12/2017 günlü ek kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava; elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, kayden paydaşı olduğu 325 parsel sayılı taşınmazın bir kısmına davalının 8 yıldan beri haksız olarak müdahalede bulunduğunu, zeytin ve incir ağacı diktiğini ileri sürerek davalı tarafından yapılan elatmanın önlenmesine, ağaçların kal’ine ve uygun bir ecrimisil tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı duruşmada verdiği beyanında; kendi adına kayıtlı olan 324 numaralı parseli Hazineden satın alıp, ölçüm yaparak ağaç diktiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, elatmanın önlenmesine, yıkıma ve 1.058,96 TL ecrimisilin tahsiline dair verilen ilk karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesince, "... iki kez keşif yapılmış, bir keşif raporunda tecavüz saptanamamış, bir diğerinde 190.80 m² tecavüz olduğu rapor edilmiş ancak yıkılması istenen ağaçların konumu belli edilmediği gibi ecrimisil belirleme yönteminin de uygun olduğu söylenemez. Davaya hangi dönemler için ne kadar ecrimisil istediğinin açıklattırılması, mahallinde 3 kişilik harita mühendisinden oluşan bilirkişi kurulu ile tekrar keşif yapılarak teknik bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin nereden kaynaklandığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde, denetime elverişli raporla giderilmesi, ecrimisilin yukarıdaki ilkeler uyarınca belirlenmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak ve noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir..." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne, davalının davacıya ait 325 parselde bulunan taşınmazına teknik bilirkişinin 21/03/2016 tarihli krokisinde belirttiği 114,22 m²'lik kısmına müdahalesinin menine, bu kısımda bulunan ağaçların kaldırılmasına, 680,74 TL ecrimisil bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekilince hükmün vekalet ücreti yönünden tavzihi talep edilmiş, mahkemece 19/12/2017 tarihli ek karar ile davacı ve davalı lehine hükmedilen vekalet ücretlerinde değişiklik yapılmıştır.
Davalı vekili; asıl karar ile ek kararı temyiz etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 305/2. maddesine göre; hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.
Yukarıda açıklanan kanun maddesi doğrultusunda, mahkemece tavzih yolu ile davacı ve davalı lehine hükmedilen vekalet ücretlerinde düzenleme yapılamayacağından, 19/12/2017 tarihli 2015/311 Esas-2017/275 Karar sayılı ek karar kaldırılarak işin incelenmesine geçilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiştir.
Bozma kararı öncesinde mahkemece iki kez keşif yapılmış, bir keşif raporunda tecavüz saptanamamış, bir diğerinde 190.80 m² tecavüz olduğu rapor edilmiş ancak yıkılması istenen ağaçların konumu belli edilmemiş iken bozma kararı sonrasında yapılan keşif sonucu alınan 02/05/2016 tarihli ziraat bilirkişi raporunda 114,22 metrekare tecavüzün varlığı belirlenmiş, aynı bilirkişi tarafından dosyaya ibraz edilen 22/08/2017 tarihli ek raporda ise tecavüzlü alanda kalli gereken ağaç bulunmadığı tespit edilmiş, ancak hükümde kâl’i gereken bir ağaç olup olmadığı tam olarak belirlenmeden, numaralandırma yapılmadan, bozma ilamına aykırı olarak infaza elverişli olamayacak şekilde tecavüzlü alanda kalan bulunan ağaçların kaldırılmasına dair karar verilmiştir.
Davacı; dava dilekçesinde açıkça davalının ağaç dikmek suretiyle taşınmazına müdahalede bulunduğunu belirtmesine ve müdahale edilen alandaki ağaçların kal’ini talep etmiş olmasına göre, bilirkişi raporlarında hem 114,22 metrekare tecavüzün varlığı belirlenip hem de tecavüzlü alanda kalli gereken ağaç bulunmadığına ilişkin ek rapor karşısında tecavüzün ne şekilde gerçekleştiğine dair dosyada net bir tespit yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur.
Bu durumda mahkemece; dosyada birbiri ile çelişen üç ayrı bilirkişi raporu tespiti karşısında, davacıya talebinin net olarak açıklattırılması, tecavüzün varlığının ne şekilde gerçekleştiğinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması, ondan sonra bir hüküm kurulması gerekirken çelişkili bilirkişi ek ve kök raporuna dayalı, kal kararı hakkında bozma ilamına aykırı ve infaza elverişsiz karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 19/12/2017 tarihli 2015/311 Esas - 2017/275 Karar sayılı ek kararın KALDIRILMASINA, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.