Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/6503 Esas 2022/3823 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/6503
Karar No: 2022/3823
Karar Tarihi: 30.05.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/6503 Esas 2022/3823 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, müvekkilinin 44.140 m² olan taşınmazlarının imar uygulaması sonucu paydaş olarak kaydedildiğini, ancak idari yargı tarafından imar uygulamasının iptal edildiğini ve davalı ... adına kayıtlı payın iptali ile müvekkilinin adına kayıt ve tescilini istemiştir. Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yöneliktir. İdare Mahkemesi tarafından yapılan imar uygulamasının iptali sonucunda,taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmamaktadır. Hüküm altına alınması gereken vekalet ücretinin maktu olması gerekir. Onama kararının sonunda TMK'nın 1025. maddesi ve HUMK'nun 438/7 maddesi açıklanmaktadır.
7. Hukuk Dairesi         2021/6503 E.  ,  2022/3823 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17/06/2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 01/04/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkiline ait toplam yüzölçümü 44.140 m² olan 2857, 2932, 2933 ve 2934 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu alanda Darıca Belediyesi tarafından yapılan imar uygulaması sonucu müvekkilinin, 2310 ada 1 sayılı imar parselinde 2077/2400 pay ile paydaş kılındığını, yapılan imar uygulamasının idari yargı yerince iptaline karar verildiğini ve iptal kararının kesinleştiğini ileri sürerek 2310 ada 1 sayılı imar parselindeki davalı ... adına kayıtlı 323/2400 payın iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir.
    Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine Dairece verilen ilk kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 10.11.2014 tarihli, 2014/6125 Esas, 2014/12509 Karar sayılı ilamı ile imar düzenlemesi işleminin idari yargı yerince iptali ile imar parselinin tescilinin dayanaksız kaldığı gözetilmeksizin davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, öte yandan tapu iptali ve tescil davalarının kural olarak tapu maliki aleyhine açılabileceği gözetildiğinde davalı ... müdürlüğüne husumet yöneltilmesinin isabetli olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 26.03.2019 tarih, 2016/16918 Esas- 2019/2729 Karar sayılı ilamı ile "....2857, 2932, 2933 ve 2934 sayılı parsellerin eksiksiz bir şekilde tedavüllü tapu kayıtlarının, (geldi ve gitti parselleri denetlenebilir şekilde kütük sayfası suretlerinin) ve taşınmazda yapılmış olan imar uygulaması veya imar uygulamalarına dair Belediye Encümen Kararları ile şuyulandırma cetvellerinin ve dayanak tüm belgelerin temin edilmesi; mahallinde keşif yapılmak suretiyle dava konusu kadastral parsellerin ayrı ayrı sınırları üzerinde imar uygulaması ile oluşturulan alanlar (imar parselleri, yol, park vb.) belirlenip, bu kapsamdaki imar parsellerinin tapu kayıtları getirtildikten sonra, dava dışı tapu kayıt malikleri ile idari işlemi yapan Belediye aleyhine 2857, 2932, 2933 ve 2934 sayılı kadastral parsellerin ihyası talepli dava açmak üzere davacıya usulüne uygun süre verilmesi, açıldığı taktirde eldeki dava dosyası ile birleştirilmesi ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    Öte yandan, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen tapu müdürlüğünün karar başlığında davalı olarak gösterilmemesi önceki bozma ilamında tapu müdürlüğüne husumet yöneltilemeyeceğinin belirtilmesine rağmen hakkında hüküm kurulmaması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, davacı vekilinin karar düzeltme talebinde bulunması üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 24.09.2020 tarih, 2019/3617 Esas- 2020/5415 Karar sayılı ilamıyla; ''...dava konusu uyuşmazlık, eklenen bu hüküm uyarınca idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiğinden, imar parselinin kadastral parsele ihyasına yönelik dava konusu talebin, kanun değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi için kararın bozulması gerektiğinden davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 26.03.2019 tarih, 2016/16918 Esas- 2019/2729 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına ve hükmün belirtilen gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.'' denilerek değişik gerekçe ile hüküm bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili ve davalılar vekili temyiz etmişlerdir.
    1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
    2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Dava konusu taşınmaz davalı Seyhan Belediyesi ve davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından imar uygulamalarına tabi tutulmuş, ancak davalı Belediyeler tarafından yapılan imar uygulamaları İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Böylece, davacının maliki olduğu kadastral parsel üzerinde imar uygulaması ile oluşan imar parsellerinin dayanağı idari işlemin iptal edilmesi nedeniyle sicil dayanaksız kalmış ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca imar parselleri yolsuz tescil durumuna düşmüşlerdir. Her ne kadar, mahkemece dava tarihinden sonra gerçekleşen yasa değişikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir. Ne var ki; anılan bu husus kararın bozulmasını gerektirmiş ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı HUMK'nun 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2.) bentte açıklanan nedenlerle hüküm sonucunun (3) numaralı bendinin de yer alan " hesaplanan 39.550,00 TL vekalet ücretinin" ifadesinin hükümden çıkarılarak yerine "4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin" ifadesinin hükme eklenmesine, hükmün HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince değiştirilmiş ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara