Esas No: 2022/2049
Karar No: 2022/4034
Karar Tarihi: 02.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/2049 Esas 2022/4034 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/2049 E. , 2022/4034 K.Özet:
Davacı, bir taşınmazın 1/2 hissesine sahipken, diğer 1/2 hisseyi kardeşi tarafından davalıya satıldığını öğrendiğini ve önalım hakkı kapsamında tapunun iptali ve kendi adına tescilini talep etti. Davalı ise fiili taksim olgusunun varlığı nedeniyle önalım hakkının kullanılamayacağını iddia etti. Mahkeme öncelikle davanın reddine karar verdi ancak Yargıtay 14. Hukuk Dairesi bu kararı bozdu ve eylemli paylaşmanın varlığının tespit edilmesi gerektiğini, tanıkların keşif sırasında dinlenmesi ve uzman fen bilirkişiden rapor alınması gerektiğini belirtti. Yeniden yapılan yargılama sonucunda ise mahkeme, davalının 1/2 hissesinin tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline karar verdi. Ancak, tanık beyanlarına göre fiili taksim olgusu sabit olmasına rağmen sadece hava fotoğraflarına itibar edilerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulundu ve hüküm bozuldu. Kararda TMK'nun 2. maddesindeki dürüstlük kuralı ve 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda belirtilen kötü niyet iddia edilmesi gerektiği de belirtildi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07/08/2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25/11/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 65 parselde kayıtlı 750 m2 yüzölçümlü "kargir iki ev, samanlık, müştemilat arsa" nitelikli taşınmazın 1/2 hissesine müvekkilinin malik olduğunu, muris babalarından intikal eden taşınmazın diğer 1/2 hissesine malik olan kardeşi ...'nun bu hissesini 20/09/2013 tarihinde 150.000,00-TL bedelle davalıya sattığını, 21/07/2014 tarihinde satıştan haberi olan müvekkiline bu satış hakkında bilgi verilmediğini beyan ederek; önalım hakkı kapsamında taşınmazın davalı adına olan hissesinin iptaliyle davacı adına tescilini talep etmiştir.
Davalı vekili; satıcı ...nun kullanımına bırakılan yerin müvekkiline satılarak teslim edildiğini, bu kapsamda fiili taksimin varlığı nedeniyle ön alım hakkının kullanılamayacağını iddia ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece "davanın reddine" dair verilen ilk hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 20.09.2017 gün 2015/16097 Esas - 2017/6630 Karar sayılı bozma ilamı ile; "... davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK'nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olaya gelince; mahkemece fiili taksim olgusunun varlığı nedeni ile davanın reddine karar verilmiş ise de tanıklar mahallinde 04.03.2015 tarihinde yapılan keşif sırasında dinlenmemiş duruşmada dinlenmiştir; tanıklar keşif sırasında dinlenilerek tanık beyanlarındaki çelişkiler giderilmemiştir, fen bilirkişi keşif sonucu düzenlediği rapor ve krokisinde dava konusu taşınmazda davacı ve davalıya pay satan paydaşın fiilen kullandıkları yerleri göstermemiştir. Bu durumda mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak taraf tanıklarının keşif mahallinde dinlenmesi ve tanıklardan davacı ve davalıya pay satan ... tarafından ayrı ayrı kullanıldığını söyledikleri yerleri taşınmaz üzerinde göstermelerinin istenmesi, göstermeleri halinde uzman fen bilirkişiden fiili kullanım hususunu gösterir krokili denetime elverişli rapor alınması, eylemli paylaşım olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir..." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyan mahkemece yapılan yargılama neticesinde; "...Davanın kabulüyle, İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 65 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan 1/2 hissesinin tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline..." karar verilmiştir.
Hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre; dosyada dinlenen tanık beyanları doğrultusunda özellikle tapu işlemlerinde aracılık yapan tanık ...'ün görgüye dayalı beyanları dikkate alındığında, davacı ile davalıya pay satanın kullandığı evlerin farklı olduğu, zeminde dahi aralarında sınır bulunduğu sabit olmakla fiili taksim olgusu bu suretle ve tanık beyanlarıyla ispatlandığı halde, davanın bu nedenlerle reddi gerekirken, tanık beyanlarının aksine olacak şekilde sadece hava fotoğraflarına itibar edilerek davanın kabul edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
02.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.