Esas No: 2022/2567
Karar No: 2022/4033
Karar Tarihi: 02.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/2567 Esas 2022/4033 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/2567 E. , 2022/4033 K.Özet:
Dava, harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede bedel iadesi (tazminat) istemi üzerine açılmıştır. Davacı, sözleşme gereği taşınmazın tapusunun kendisi adına tescil edilmesini istemiş ancak davalı taahhüdünü yerine getirmemiştir. Mahkeme ilk hükümde davanın reddine karar vermiş, ancak Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur. Yeniden yapılan yargılamada ise dava asıl talep yönünden reddedilmiş, fer'i talep yönünden ise kabul edilmiştir. Ancak taraflar arasında geçerli bir sözleşme bulunmadığından tazminat talebinin de reddedilmesi gerekmektedir. Kararda, kanun maddelerine yer verilmemiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20/03/2013 gününde verilen dilekçe ile harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede bedel iadesi (tazminat) istenmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın asıl talep yönünden reddine, fer'i talep yönünden kabulüne dair verilen 18/11/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede bedel iadesi (tazminat) istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında imzalanan bila tarihli sözleşme kapsamında İstanbul ili, Kartal ilçesi, ... Mahallesinde 160 m² yüzölçümlü, 19 numaralı özel parselin; davacının dilediği tarihte, davalı tarafından davacıya devredileceğini, zilyetlik hakkını ise şimdiden devredildiğini, hatta geçen zaman içerisinde zilyetliği devralınan yere müvekkilince betonarme bina inşa edildiğini, vergilerinin de ödendiğini, davalının bu zamana kadar taahhüdünü yerine getirmediği gibi müvekkiline gösterilip teslim edilen yerin kaydında başkalarının ismine rastladığını beyan ederek; sözleşmede devri taahhüt edilen taşınmazın tapusunun davacı adına tescilini, bu istemin mümkün olmaması halinde bina ve arsanın rayiç değerlerinin tespitiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 40.000,00 TL maddi tazminatın yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; imzalanan taahhütname uyarınca sadece 19 numaralı özel parselin zilliyetliğini devretmeyi taahhüt eden müvekkilince bu edimin yerine getirildiğini, taahhüt konusu işlem 1992 yılında yapılmakla üzerinden yirmi yıldan fazla süre geçtiğini ve bu kapsamda davacının zilyetlik dışında bir talepte bulunamayacağını, zira taşınmazın tapusunun davacıya geçirileceğinin taahhüt edilmediğini, bilakis taşınmazın Hazineye ait olduğunun davacı tarafça bilinerek ve kabul edilerek işlem yapıldığını iddia ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; "... İstanbul ili, Kartal ilçesi, ... Mahallesinde, 160 m² yüzölçümlü, 19 numaralı özel parselin halen Battalgazi Mahallesi, 376 ada, 1 parsel sayılı taşınmaza denk geldiği ve tapuda davadışı Osman Sercan ile Fikret Kaygun mirasçıları adına kayıtlı bulunmakla, davalı ...'ın hissesi olmadığından açılan davanın reddine, davacı vekilinin tazminat davası açmakta muhtariyetine..." dair verilen ilk hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.06.2020 gün 2016/19586 Esas - 2020/3193 Karar sayılı bozma ilamı ile; "...Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı vekilinin tapu iptali ve tescil isteğine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Davacı vekili ise, davalının taahhüt etmiş olduğu tapunun vekil edenine verilmesini, aksi takdirde bina ve arsanın rayiç değerinin tespit edilerek, şimdilik 40.000,00 TL'nin davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmiş, ancak davacının terditli talebi olan alacak istemine ilişkin olumlu olumsuz bir karar verilmemiş, davacı vekilinin ayrıca tazminat davası açmakta muhtariyetine denilmekle yetinilmiştir. Hal böyle olunca, terditli talep olan alacak istemi konusunda, taraf delilleri toplanmak suretiyle olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir..." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyan mahkemece yapılan yargılama neticesinde; "...Asıl talebin reddine, fer'i talebin kabulüne, 141.658,00 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine ..." karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki bila tarihli adi yazılı sözleşme uyarınca, davalının dava konusu taşınmazın zilyetliğini devrettiği, taşınmazın tapusunun verileceğine ilişkin bir taahhüdün sözleşmede yer almadığı, kaldı ki taraflar arasında yapılmış gayrimenkul satış vaadine yönelik geçerli bir sözleşmenin de bulunmadığı anlaşılmakla; mahkemece davacının tazminat talebinin de reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.06.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davalı zilyetliği devrederken bedel almadığını savunmadığına göre davacının ödediği bedeli, dava tarihi itibariyle denkleştirici adalet hükümlerine göre uzman bilirkişi marifetiyle hesaplanarak bu bedele hükmedilmesi gerekirken, geçersiz sözleşmede bedelin rayiç değerinin hesaplanması usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün farklı gerekçeyle bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan muhalefet ediyorum.