Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/8702 Esas 2022/4023 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/8702
Karar No: 2022/4023
Karar Tarihi: 02.06.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/8702 Esas 2022/4023 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/8702 E.  ,  2022/4023 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15/11/2012 gününde verilen dilekçe ile mülkiyet hakkına dayalı ecrimisil talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30/06/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, mülkiyet hakkına dayalı ecrimisil istemine ilişkindir.
    Davacı, kayden maliki olduğu 186 parsel sayılı taşınmaza, komşu 185 No’lu parsel maliki davalının, 2006 yılından itibaren taşkın kullanım suretiyle tecavüzde bulunduğunu, bu kısmı kiraya vererek gelir elde ettiğini, Küçükçekmece 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/31 D.İş sayılı dosyasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu, davalı tarafından taşkın olarak kullanılan kısmın toplam 102,71 m2 olarak tespit edildiğini, bunun üzerine Küçükçekmece 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/2012 E. sayılı dosyasıyla davalı aleyhine 14.06.2011 (gerçekte 17.06.2011) tarihinde dava açarak ecrimisil talebinde bulunduğunu, ancak davanın takipsiz bırakılması nedeniyle 27.07.2012 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiğini, TBK’nun 158. maddesi uyarınca 60 günlük ek süre içerisinde iş bu davayı açtığını ileri sürerek, 14.06.2006 – 14.06.2011 tarihleri arasındaki 5 yıllık dönem için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.000,00TL ecrimisilin, 14.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, zamanaşımı itirazında bulunmuş; kayden maliki olduğu 185 No’lu parsel ile davacıya ait 186 No’lu parselin 05.03.2009 tarihli imar uygulaması sonucu kayıtlarının kapatıldığını, kendisine ait payın 492 ada 5 No’lu parsele taşındığını ve 24.08.2011 tarihinde yapılan kamulaştırma işlemiyle de bu payın dava dışı TOKİ’ye devredildiğini, bu nedenle pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını; her iki taşınmazın da aynı kişiye ait iken 185 No’lu parseli satın aldığı 1994 yılında dava konusu yapıların mevcut olup kendisine kusur atfedilemeyeceğini, taşınmazların tarla vasfında iken imar uygulaması sonucu arsa vasfına dönüşmesi nedeniyle değer kazandığından, davacının haksız kazanç sağlama amacıyla kötüniyetli olarak bu davayı açtığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, Küçükçekmece 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/31 D.İş sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu davalının, davacıya ait 186 No’lu parselin 102,71 m2’lik kısmına tecavüzde bulunduğunun belirlendiği, bu hususta taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, uyuşmazlığın TBK’nun 158. maddesinde öngörülen ek sürenin somut olayda uygulanıp uygulanamayacağı noktasında toplanmakta olup anılan yasa hükmünde, aynı taleplerle daha önce açılmış olan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinin düzenlenmediği, bu durumda ecrimisil başlangıç tarihinin eldeki davanın açıldığı 15.11.2012 tarihinden geriye dönük 5 yıl öncesi olan 15.11.2007 olabileceği ve dava konusu taşınmazların 05.03.2009 tarihinde yapılan imar uygulaması sonucu kapatıldığı anlaşıldığından, davanın kısmen kabulü ile bilirkişi raporunda 15.11.2007 – 05.03.2009 tarihleri arasındaki dönem için hesaplanan 3.061,30TL ecrimisilin dönem sonu faizleriyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 15.04.2019 tarihli ve 2018/3435 E. 2019/4132 K. sayılı ilamıyla özetle; taraflara ait 185 ve 186 No’lu parsellerin imar uygulaması sonucu değişik ada ve parsel sayılı taşınmazlara gittiği, davacının 443 ada 2 No’lu parselde payı mevcut ise de davalının 492 ada 5 No’lu parsele gittiği belirtilen payının tapu kaydında yer almadığından hangi tarihte ve kime devrettiğinin anlaşılamadığı, fen bilirkişi raporunun da eski tapu kayıtları üzerinden düzenlenmiş olup infazla elverişli olmadığı, bu nedenle mahkemece, taşınmazların tüm tedavül kayıtlarının getirtilerek, imar uygulaması sonucu oluşan son parsel numaraları gözetilmek suretiyle davalının, davacıya ait 443 ada 2 No’lu imar parseline, talep edilen tarih aralıklarında ve şu anda tecavüzünün olup olmadığının tespit edildikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş; bozma ilamına karşı davacı vekili tarafından, ecrimisil taleplerinin 5 yıl süreli zamanaşımı gereği, 15.11.2007 tarihinden imar uygulamasının yapıldığı 05.03.2009 tarihine kadarki döneme ilişkin olduğu, imar uygulamasından sonraki dönem için ecrimisil istenmediği, bu nedenle bozma ilamında belirtilen eksikliklerin davaya katkısının olmayacağı, dosyadaki kayıtların hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olup ihtilafın çözüme ulaştığı belirtilerek karar düzeltme isteminde bulunulmuş; anılan Dairenin 24.10.2019 tarihli ve 2019/4215 E.- 9588 K. sayılı ilamıyla karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak, dava konusu taşınmazların tedavül kayıtları getirtilmiş; akabinde mahallinde yeniden keşif yapılmasına dair ara karar kurulmuş ise de davacı vekilince, taşınmazlar üzerindeki yapıların tamamen yıkılmış olup yeni inşaatlar yapıldığının bildirilmesi üzerine keşif ara kararından dönülerek, fen bilirkişisinden dosya üzerinde inceleme yapılmak suretiyle rapor düzenlenmesi istenmiş; bu rapordan sonra hesap uzmanı bilirkişi tarafından, talep edilen tarih aralıklarına ilişkin olarak düzenlenen ecrimisil hesap raporu dosyaya sunulmuş; davacı vekili, 16.06.2021 tarihli dilekçesi ile ecrimisil talebini, bilirkişi raporu doğrultusunda 11.963,57TL’ye yükseltmiş; davalı vekili ise arttırılan talebe karşı zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
    Yapılan yargılama sonunda mahkemece, davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olup, davalının savunmasında bildirdiği gibi kısmi dava olmadığı, dolayısıyla zamanaşımı süresinin dolmadığı, ecrimisil başlangıç tarihinin ise sulh hukuk mahkemesinde aynı taleple 17.06.2011 tarihinde açılan davadan geriye doğru 5 yıl öncesi olup, 05.03.2009 tarihli imar işlemiyle taşınmazların tapu kaydı kapatılmış ise de sulh hukuk mahkemesinin 2011/31 D.İş sayılı dosyasında 22.02.2011 tarihinde yapılan keşifte tecavüzün halen devam ettiğinin tespit edildiği gerekçe gösterilerek, davanın kabulüne ve bilirkişi raporuna atfen 11.963,00TL ecrimisilin 17.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Somut olayda, davacı vekili 15.11.2012 tarihli dava dilekçesi ile müvekkilinin kayden maliki olduğu 186 parsel sayılı taşınmaza, komşu 185 No’lu parsel maliki davalının taşkın kullanım suretiyle tecavüzde bulunduğunu belirterek 14.06.2006–14.06.2011 tarihleri arasındaki 5 yıllık dönem için ecrimisil talebinde bulunmuş ise de yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, bozma ilamına karşı sunduğu 28.06.2019 tarihli karar düzeltme dilekçesi ile ecrimisil talebinin 15.11.2007 tarihinden imar uygulamasının yapıldığı 05.03.2009 tarihine kadarki döneme ilişkin olduğunu bildirmekle, ecrimisil talep edilen tarih aralığını sınırlandırmış; bu durumda diğer dönemlere ilişkin ecrimisil talebinden feragat ettiği anlaşılmıştır.
    Hal böyle olunca, davacı vekilinin kısmi feragati göz önüne alınarak, 28.06.2019 tarihli dilekçesinde bildirdiği üzere davacı lehine 15.11.2007 - 05.03.2009 tarihleri arasındaki dönem için belirlenen ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek, yanılgılı değerlendirme ile 14.06.2006 – 14.06.2011 tarihleri arasındaki dönem için ecrimisile hükmedilmesi doğru görülmemiş; bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 02.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara