Esas No: 2021/7216
Karar No: 2022/4118
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/7216 Esas 2022/4118 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/7216 E. , 2022/4118 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30/12/2016 gününde verilen dilekçe ile kaynak suyuna elatma nedeniyle ecrimisil, 25/09/2018 tarihinde ıslah dilekçesiyle kaynak suyuna elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep edilmesi üzerine yapılan yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi talebi yönünden davanın reddine, ecrimisil talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine, dair verilen 25/02/2021 günlü hükmün istinaf incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluyla incelenmesi talep edilmiştir. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının ecrimisil talebinin kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen kararın Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili, duruşmasız olarak incelemesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 07/06/2022 günü için yapılan tebligat üzerine duruşma isteyen davacı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. İş karar bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Dava, suya elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı şirketin maliki olduğu 173 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bulunan kaynak suyunun ticari faaliyete konu edilerek "Durusu" markası ile satıldığını, dava konusu suyun devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, bu tür suların ticari amaçlı kullanımı için ilgili idareden kiralama yapılması gerektiğini, haksız kullanıma ilişkin davalı şirket aleyhine daha önce Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/246 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, müdahalenin men’ine ve ecrimisil talebi yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verildiğini belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre için belirlenecek ecrimisilin tahakkuk dönemleri göz önüne alınarak kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz ve masrafları ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 25.09.2018 tarihli dilekçesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 180. maddesi uyarınca davayı tamamen ıslah ederek suya vaki müdahalenin meni ile 1.257.250,56 TL ecrimisil isteminde bulunmuş ve faiz başlangıcının her bir döneme ilişkin ayrı ayrı ve alacağın muaccel hale geldiği dönem sonu tarihlerinden başlamak üzere hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu suyun kendisine ait taşınmazdan çıktığını, kaynak suyu olduğunu, kaynak suyunun arazinin bütünleyici parçası olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Davacının ıslah talebine karşı zamanaşımı def'inde bulunmuştur.
İlk derece mahkemesince (ilk kararda), davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiştir.
Davacı ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davacının tam ıslah dilekçesi ile elatmanın önlenmesi ve 1.257.250,56 TL ecrimisil isteminde bulunmasına rağmen karar ve ilam harcını yatırmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın yeninden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından 07.10.2019 tarihli ek karar ile, taraf vekillerinin temyiz taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Ek karar davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesi’nin 04.02.2020 tarih ve 2019/4865 Esas, 2020/1284 Karar sayılı ilamı ile, ek kararın onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından, 10.11.2020 tarihinde ecrimisil talebi yönünden eksik harç yatırılmış olup, elatmanın önlenmesi yönünden ise herhangi bir harç ikmali yapılmamıştır.
İlk derece mahkemesince (ikinci kararda), elatmanın önlenmesi talebinin reddine, ecrimisil talebinin ise kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Davacı ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davalı vekili ile davacı vekilinin istinaf başvurularının kısmen kabulüne, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının ecrimisil talebinin kısmen kabulü ve kısmen reddi ile, 30/12/2011 - 30/12/2012 dönemi için 16.449,35 TL, 30/12/2012 - 30/12/2013 dönemi için 17.595,88 TL, 30/12/2013 -30/12/2014 dönemi için 18.715,00 TL, 30/12/2014 - 30/12/2015 dönemi için 19.783,60 TL, 30/12/2015 - 30/12/2016 dönemi için 21.750,00 TL'nin her bir dönem için dönem sonundan itibaren işleyecek kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki (2) numaralı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin diğer temyiz itirazları ile davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davalının maliki olduğu 1 ada 173 parsel sayılı taşınmazdan çıkan dava konusu suyun genel su niteliğinde olduğu, davacının, kiralama hakkı kendisine ait suyla ilgili olarak ecrimisil talep etmesinde yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, aynı taşınmazla ilgili daha önce açılmış elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.04.2016 tarihli ve 2012/246 Esas ve 2016/152 sayılı kararı ile kısmen kabul edilerek, davalının çekişme konusu taşınmazdan çıkan suya elatmasının önlenmesine ve 10.000,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verildiği, anılan kararın Yargıtay denetiminden geçerek 21.11.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda, bölge adliye mahkemesince, her ne kadar 0,15 lt/sn ortalama debi üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporu baz alınarak yeniden hüküm tesis edilmiş ise de hükme esas alınan jeoloji ve ziraat bilirkişi raporlarının denetime elverişli olduğundan söz edilemez.
Şöyle ki; Mahkemece, önceki dönem için hükme esas alınan jeoloji bilirkişi raporu ile mevcut dosya yönünden baz alınan jeoloji bilirkişi raporu arasındaki yıllık ortalama debi miktarı konusundaki çelişki giderilmediği gibi (taraflar arasında) aynı taşınmazın başka bir kısmına yönelik imzalanan kira sözleşmesinin de dikkate alınmadığı görülmektedir.
Hal böyle olunca; Mahkemece yapılması gereken, az yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde bir araştırma, inceleme uygulama yapılarak, üç uzman bilirkişi aracılığı ile yukarıdaki ilkeler uyarınca mahallinde yeniden keşif yapılması, uzman bilirkişilerden (özellikle) önceki dönem jeoloji bilirkişi raporu ile mevcut dosya jeoloji bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin tereddüte mahal bırakılmayacak şekilde giderilmesi, bu şekilde tespit edilecek yıllık ortalama debi üzerinden, taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesi ve var ise komşu parsellere yönelik açılmış benzer dava dosyaları da dikkate alınarak ecrimisil hesaplamasının yapılması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre dosya kapsamına uygun bir karar verilmesi gerekirken, tüm bu hususlar düşünülmeden, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru olmayıp hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer ve davacı vekilinin temyiz talebinin kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371. maddesi uyarınca Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/2. maddesi gereğince dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, 3.815,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 3.815,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine 07.06.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.