Esas No: 2022/898
Karar No: 2022/4088
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/898 Esas 2022/4088 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/898 E. , 2022/4088 K.Özet:
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı Hazine tarafından Türk Medeni Kanunu'nun 715. maddesi ile Kadastro Kanunu'nun 18. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil talebinde bulunulmuştur. Ancak taşınmazın Hazine adına tescilinin yapılmadığı belirtilerek malik hanesinin adına doldurulması istemiyle dava açılmıştır. Mahkeme, birleştirilen davanın kabulüne karar vererek taşınmazın davacı adına tapuya kaydı ve tesciline karar vermiştir. Ancak Yargıtay, tapulu taşınmazların zilyetlikle kazanımının, Türk Medeni Kanunu'nun 713/2. maddesinde tahdidi olarak düzenlenen hallerde mümkün olduğunu belirterek, davanın kabul edilmesinin yanılgılı değerlendirme olduğunu ve hükmün bozulmasına karar vermiştir. Kanun maddeleri detaylı bir şekilde açıklanmamıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10/04/2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asli müdahale davasının derdestlik nedeniyle reddine; birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 15/02/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 2030 ada 15 parsel sayılı taşınmazın malik hanesinin boş olduğunu, komisyon kararı ile taşınmazın davalı Hazine adına tespit ve tesciline karar verildiğini, davalı Hazine tarafından Türk Medeni Kanununun 715’inci maddesi ile Kadastro Kanununun 18’inci maddesine dayalı tapu iptali ve tescil talebinde bulunulduğunu, taşınmazın boş ve işgalsiz olmadığını, müvekkilinin taşınmazın vergilerini 1954 yılından bu yana ödediğini ve taşınmazı 1966 yılından bu yana fiilen kullandığını belirterek, taşınmazın malik hanesinin müvekkili adına kapatılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asli müdahil davasının derdestlik nedeniyle reddine; birleştirilen davanın kabulüne 2030 ada 15 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 25.04.1952 tarihinde yapılan kadastro tespitinde 2030 ada 23 parsel sayılı 129,01 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın yangın sahası dahilinde olup çap veya çapa müstenit belge ile tespit talebinde bulunulmadığından belge ibrazından sonra gereği ifa olunmak üzere malik hanesi açık olarak sınırlandırıldğı, 17.06.1952 tarihli komisyon kararında aynı gerekçeyle taşınmazın malik hanesinin açık olarak tespitinin uygun görüldüğü, tespitin 17.04.1953 tarihinde kesinleştirildiği, 17.11.1966 tarihli ek komisyon kararı ile müracaat bulunmadığı gerekçesiyle taşınmazın Hazine adına tespit ve tesciline karar verildiği, kararın 30.6.1967 tarihinde kesinleştirildiği, ancak taşınmazın Hazine adına tapuya tescilinin yapılmadığı, 29.09.1959 tarihinde şuyulandırılarak 125,30 metrekare yüzölçümü ile 2030 ada 15 parsel olduğu; davalı Hazinenin, adına tescil yönünde komisyon kararı bulunmasına karşın taşınmazın tescilinin yapılmadığını belirterek malik hanesinin adına doldurulması istemiyle dava açtığı, İstanbul Kadastro Mahkemesinin 2018/6 E-2018/33 K sayılı ilamıyla davanın kabul edilerek taşınmazın Hazine adına tesciline karar verildiği ve kararın 18.06.2018 tarihinde kesinleştirildiği anlaşılmıştır.
İstanbul Kadastro Mahkemesinin 2018/6 E. -2018/33 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere 30.06.1967 tarihinde kesinleşen komisyon kararının tapuya aktarılmaması idari işlem eksikliğinden kaynaklanmakta olup, dava konusu taşınmazın bu tarihte tapulu olduğunun kabulü gerekir. Tapulu taşınmazların zilyetlikle kazanımı Türk Medeni Kanununun 713/2’inci maddesinde tahdidi olarak düzenlenen hallerde mümkün olup, bu hallerden hiçbirisine uymayan, başka bir ifadeyle yasal dayanağı bulunmayan talebin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; 10.04.2013 tarihinde açılarak İstanbul Kadastro Mahkemesinin 2013/25 esasına kaydedilen, 16.04.2013 tarihinde verilen birleştirme kararı gereği mahkemenin 2011/315 E sayılı dosyası ile birleştirilen ve Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 28.11.2017 tarih 2016/1985 E-2017/8182 K sayılı bozma ilamına uyularak verilen İstanbul Kadastro Mahkemesinin 2018/6 E-2018/33 K sayılı görevsizlik kararıyla gelen eldeki dava tek dava olup, mahkemece tek hüküm kurulması gerekirken açılmış iki dava varmış gibi iki ayrı hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.06.2022 gününde oy birliği ile karar verildi.