Esas No: 2021/8699
Karar No: 2022/4115
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/8699 Esas 2022/4115 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/8699 E. , 2022/4115 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07/11/2003 tarihinde verilen dilekçeyle elatmanın önlenmesi ve yıkım talep edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/03/2021 tarihli hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ve dahili davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 07/06/2022 günü için yapılan tebligat üzerine duruşma isteyen davalı ve dahili davalı vekili geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinledi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, müvekkili idarenin mülkiyetinde bulunan 615 ada 3, 4, 11, 14 ve 16 nolu parsellerin 417,25 m2'lik kısmının bina, 3.087,35 m2'lik kısmının bahçe olarak davalılar tarafından işgal edildiğini belirterek parsellere yapılan tecavüzlerin kaldırılmasını ve inşaatın kal'ine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu 615 ada 11 parsel hakkında açılmış ve halen derdest olan tescil davası ve aynı parsel için eski malikler tarafından açılmış ve halen derdest olan kaydın iptali davalarının bulunduğunu, diğer parsellere tecavüzün sözkonusu olmadığını, anılan dava dosyalarının sonucuna göre değerlendirme yapılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, ilk kararda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin, 20.03.2013 tarihli ve 2013/1465 Esas 2013/3921 Karar sayılı ilamı ile " ... paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, Türk Medeni Kanunu'nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler ve olgular gözetilmek suretiyle, araştırma ve inceleme yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır." şeklindeki gerekçe ile karar bozulmuştur.
Mahkemece, ikinci kararda, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 06.03.2019 tarih, 2018/7452 Esas ve 2019/2319 Karar sayılı ilamı ile sair temyiz itirazlarının reddine, “Kültür Bakanlığı İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 08/07/1997 tarih ve 4529 sayılı kararı ile ... Memba Suyu alanında kalan 615 ada 3, 4, 11, 14 ve 16 parsel sayılı taşınmazların korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edildiği, tescilli parsellerde her türlü yapılaşmaların 1984 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli Ümraniye Uygulama İmar Planı doğrultusunda geliştirilen ve onaylanarak bir örneği karar ekine eklenen 1/1000 ölçekli öneri planda belirtildiği şekilde, galeri güzergahı tabii zemini altında bodrum kat yapılmamak koşulu ile uygun bulunduğu ve projelerinin Kurula getirilmesine karar verildiği görülmüş, mahallinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen 12/10/2010 tarihli bilirkişi raporundan; davalı tarafından kullanılan okul binasının 357,97 m2'sinin dava konusu 615 ada 11 parsele tecavüzlü olduğu, binanın bodrum + zemin + 5 normal + çatı katından oluştuğu belirtilmiş olup ilgili Kurulun 08/07/1997 tarihli ve 4529 sayılı kararında yer alan “bodrum kat” yapılmama şartının sağlanmadığı anlaşılmaktadır. 3 , 4 , 14 ve 16 parsel sayılı taşınmazların ise davalı tarafından bahçe ve müştemilat olarak kullandığı tartışmasızdır. Türk Medeni Kanununun 786 maddesinin birinci fıkrası uyarınca; irtifak hakkı sahibi, hakkının korunması ve kullanılması için gerekli olan önlemleri alabilir; ancak, hakkını yüklü taşınmazın malikine en az zarar verecek biçimde kullanmak zorundadır. Aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca ise; yüklü taşınmazın maliki, irtifak hakkının kullanılmasını engelleyecek ya da zorlaştıracak davranışlarda bulunamaz. Ancak somut olayda; dava konusu parsellere dışarıdan açık girişin bulunmadığı bu hali ile davacı İdarenin hakkının kullanılmasının engellendiği sabittir. Bu nedenle mahkemece 615 ada 3, 4, 14 ve 16 parsel sayılı taşınmazlarda yer alan taşınmazların kaline, 615 ada 11 parsel yönünden de elatmanın önlenmesi ve kal’e karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan 615 ada 14 ve 16 parsel sayılı taşınmazlar tapuda “Su Membai” vasfında olup TMK 692. maddesinde yer alan “Paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemlerinin yapılması, oybirliğiyle aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır.” düzenlemesi uyarınca tapu vasfının oybirliği olmadan değiştirilemeyeceği de dikkate alınmalıdır.” gerekçeleri ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili ve davalılar vekilinin karar düzeltme talebi, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.11.2019 tarihli ve 2019/4641 Esas, 2019/10545 Karar sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyma kararı verilerek devam edilen yargılama neticesinde; davanın kısmen reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı ve dahili davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında ve irtifak hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve yıkım istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesine göre, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.
HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak, yıkım istekli davalarda, yıkılması istenen ve bütünleyici parça niteliği taşıyan binanın, ana nüvesinin yer aldığı taşınmaz maliklerinin tümünün davada yer alması zorunludur.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 615 ada 11 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma işleminden 16/10/1974 tarihinde davacı idare adına tapuda tescil edildiği, üçüncü kişiler tarafından İSKİ aleyhine açılan Ümraniye 3. Aliye Hukuk Mahkemesinin 2009/323 Esas ve 2012/142 Karar sayılı dosyasından alınan 30/03/2012 tarihli ilam ile davacı idare adına olan tapunun iptali ile tapunun üçüncü kişiler adına tapuya tesciline, bu taşınmaz üzerinde İSKİ lehine irtifak hakkı tesisine karar verildiği, 23/01/2013 tarihinde davalı ... tarafından satın alındığı, halihazırda 11 parsel sayılı taşınmazın tamamının kayden davalı ... ’na ait olduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu 615 ada 3, 4, 14 ve 16 parsel sayılı taşınmazların tamamına davacı İdare malik iken üçüncü kişiler tarafından açılan davalar ile bir takım hisselerin iptali ile üçüncü kişiler adına tesciline, bu hisseler üzerinde İSKİ lehine irtifak hakkı tesisine karar verildiği, (yargılama aşamasında paydaş olan) davalı şirketin, satın aldığı payı devir ederek paydaş olmaktan çıktığı, UYAP sistemi üzerinden denetlenen güncel tapu kayıtlarına göre, taşınmazlarda davacı idarenin 15/32, dahili davalı ... ’nun ¼ ve 3/32, dava dış ... Gayrimenkul Geliştirme Anonim Şirketinin 1/16, ...’nun 3/32 ve ...’nun ise ¼ paylarının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, dava konusu 615 ada 3, 4, 14 ve 16 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki yapıların yıkımına karar verilmesine rağmen yeni kayıt maliklerinin davaya dahil edilmedikleri görülmektedir.
Bu nedenle mahkemece; öncelikle dava konusu taşınmazların güncel tapu kayıtları ikmal edilerek taraf gösterilmeyen taşınmaz maliklerinin tespit edilmesi, akabinde anılan paydaşların da zorunlu dava arkadaşlığı dikkate alınarak taraf teşkili sağlanması gerekirken eksik hasımla karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle davalı ve dahili davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, Yargıtay duruşma vekalet ücreti 3.815,00 TL’nin davacıdan alınarak davalı ve dahili davalıya verilmesine, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.