Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/1225 Esas 2022/4143 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1225
Karar No: 2022/4143
Karar Tarihi: 08.06.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/1225 Esas 2022/4143 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2022/1225 E.  ,  2022/4143 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22/02/2011 gününde verilen dilekçe ile sınır tespiti, yaylaya müdahale ve muarazanın önlenmesi istenmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; asıl dava ve birleştirilen davanın reddine dair verilen 04/11/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı birleştirilen davada davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bitlis iline bağlı ... Köyü ile davalılar ... ve ... Köyleri arasında müvekkil köyün sınırları içerisinde kalan ... Yaylasındaki mera nedeniyle sık sık muarazanın çıktığını, davalı köy tüzel kişilikleri tarafında ... Yaylası olarak adlandırılan ve kadimden beri müvekkil köyün merası olan ve müvekkil köyün sınırları içerisinde yer alan bu meraya elatıldığını, davalı köyler ile olan sınırlarının tespiti ile meraya vaki elatmanın önlenmesine ve muarazanın giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... ve ... adlarına muhtarları tarafından sunulan cevap dilekçesinde haksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
    Birleştirilen 2019/332 Esas sayılı davada ise ... tarafından ... Köyü Tüzel Kişiliğine karşı açılan davada; davalı köyün ... Yaylasının kendi sınırları içinde kaldığını iddia ederek kadim yaylasına el attığı belirterek müdahalenin ve marazanın önlenmesini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davaya konu ... Yaylasının (gerçek kişiler adına tescilli taşınmazlar hariç olmak üzere) mera vasfında olduğu, mera tahsisinin yapılmaması nedeniyle herhangi bir köye ait olmaksızın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, köy hudutnamelerinde köy sınırlarının detaylı tariflerinin yapılmamasının davacılara bu yaylada hak bahşetmeyeceği, bu nedenle davacıların davasında haksız olduğu kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü davacı ... ve davalı-birleştirilen davanın davacısı ... vekili temyiz etmiştir.
    Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4).
    31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
    Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır.
    Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.
    Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.
    Mahkemece yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.
    Kadimlik iddiasında ise, yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince;
    Dava, yayla elatmanın ve muarazanın önlenmesi istemine ilişkindir. Davacı ve davalı köyler ... Yaylasının kendi köylerine ait olduğunu iddia ederek el atmanın önlenmesini istemektedir. Bu kapsamda davanın çözüme ulaşması için yaylanın aidiyetinin şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekir. Her üç köy de dava konusu yerin kendi köyleri sınırları içinde kaldığından bahisle hak iddia etmektedir. Nitekim mahkemece yapılan keşif te de taraf köylerin sınır kayıtları uygulanmış ve dava konusu taşınmazın bulunduğu yöndeki köy sınırlarında uyuşamadıkarı tespit edilmiştir.
    Yukarıda da belirtildiği gibi 31.5.1965 tarih 4/2 sayılı İBK'na göre mera uyuşmazlıklarında köy sınırnamelerinin uygulanma zorunluluğu kaldırılmıştır. Köy sınırları sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder. Bir köyün diğer köyün sınırları içinde mera ve yaylası bulunabilir. Bu nedenle yaylanın aidiyetinin belirlenmesi ve sonucuna göre meni müdahale talebi sonuca bağlanmalıdır. Bu kapsamda mahkemece yapılan inceleme ve aratırma yeterli görülmemiştir. Şöyle ki;
    Dava konusu yerde Mera Komisyon çalışması yapılmadığı ancak dosya içeriğinden her üç köyde kadastro çalışmaları ve yenileme çalışmalarının yapıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim davalı-davacı ... cevap dilekçesinde Güroymak Kadastro Mahkemesinde 2007/1 Esasta davalarının olduğunu ve sonucunun beklenmesini istemiştir. Bu durumda dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin kadastroda ne olarak tespitinin yapıldığı araştırılmalı, Kadastro Mahkemesindeki dava konusu taşınmazın eldeki dava konusu taşınmaz ile bir irtibatı olup olmadığı belirlenmeli ve toprak tevzi tarafından bu bölgede dağitım yapılıp yapılmadığı da araştırılmalı, tarafların ibraz edeceği tapu, vergi, ilam, vs. tüm deliller toplanmalı, dava konusu yerlerde yararı bulunmayan çevre köy veya kasaba halkından yöreyi iyi bilen yaşlı ve tarafsız kimselerin eşliğinde bu kayıtlar uygulanmalı, tarafların gösterecekleri tanıkların arazi başında dinlenmeli, tahsis yok ise kadim ve fiili kullanım durumu belirlenmeli ve fen bilirkişisine keşfi izlemeye uygun rapor düzenletilmeli ve kadim yaralanma hakkı hangi köyde ise ona, eğer müştereklik var ise bunlarda gözetilerek bir hüküm kurulması gerekirken yetersiz gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine,
    kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara