Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/416 Esas 2022/4185 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/416
Karar No: 2022/4185
Karar Tarihi: 08.06.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/416 Esas 2022/4185 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, müştereken malik oldukları taşınmazda davalı ...'nin duvar inşa ettirerek yola çıkışlarını engellediğini belirterek elatmanın önlenmesi talebinde bulundular. Mahkeme, yapılan incelemeler sonucu elatmanın önlenmesi kararı verdi fakat Yargıtay'ın bozma kararı sonrası yapılan incelemelerde fiili taksim ispatlanmadığından elatmanın önlenmesi davası açılamayacağına hükmederek davanın reddine karar verdi. Kanun maddelerine göre; tapulu taşınmazların harici veya fiili taksimi ile paylarının mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Payından az yer kullandığını ileri süren paydaş elatmanın önlenmesi davasıyla değil kesin sonuç sağlayacak taksim veya şüyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözülebilir. Uyuşmazlık, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
7. Hukuk Dairesi         2022/416 E.  ,  2022/4185 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 01/04/2014 gününde verilen dilekçe ile kat mülkiyeti kanunundan kaynaklanan ortak yerlere elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kabulüne dair verilen 12/07/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacılar vekili, davaya konu 1100 ada 2 parsel sayılı taşınmazda tarafların müştereken malik bulunduklarını, taşınmaz üzerinde birisi vekil edenlerine birisi ise davalılardan ... 'e ait iki adet bina bulunduğunu, davalı ...'nin, duvar inşa ettirmek ve tel örgü ile kapatmak sureti ile vekil edenlerinin yola çıkışını engellediğini açıklayarak, davalının müdahalesinin önlenmesi ile duvar ve tellerin kal'ine karar verilmesini istemiştir.
    Davalılardan ... vekili, taraflar arasında fiili taksim yapıldığını, herhangi bir müdahalesinin olmadığını beyanla davanın reddini savunmuş, diğer davalı ... ise davaya cevap vermemiştir.
    Dava konusu taşınmaz imar uygulaması sonucu 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazları oluşturmuş, davaya konu yapıların 10 parsel sayılı taşınmazda kaldığı, yapıların 1 ve 2 numaralı ev olarak muhdesat şerhi olarak tapu kaydına işlendiği anlaşılmıştır.
    Mahkemece; davanın kabulü ile 10 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı ve fen bilirkişisi ... tarafından düzenlenen krokide gösterilen ve davalıca inşa ettirilmiş duvarın kal'ine, davalının müdahalesinin men'ine dair verilen kararın davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.05.2018 günlü 2018/9688 Esas, 2018/12401 Karar sayılı ilamı ile “Somut olayda; mahkemece; 10 parselde kayıtlı ve fen bilirkişisi ... tarafından düzenlenen krokide gösterilen ve davalıca inşa ettirilmiş duvarın kal'ine denilmiş ise de, atıfta bulunulan krokiden, kal'ine karar verilen duvarın neresi olduğu anlaşılamamaktadır. Ayrıca, davada iki davalı bulunduğu halde, hangisi hakkında hüküm tesis edildiği, diğer davalı hakkında ne karar verildiği de belli olmayıp, hüküm bu haliyle infaza elverişli olmadığından kararın bu yönüyle bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın davalı ... Belediyesi yönünden reddine; davalı ... yönünden kabulü ile, davacı ve davalıların müşterek malik olduğu ... Mevkii, 1100 ada, 10 parselde kayıtlı ve düzenlenen 19.03.2020 tarihli bilirkişi heyeti raporu ekindeki krokide gösterilen ve davalıca inşa ettirilmiş sarı renkle işaretlenmiş kolon ile duvarın kaline, davalının müdahalesinin menine karar verilmiştir.
    Hükmü davalı ... vekili temyiz etmiştir.
    Dava, paydaşlar arasında tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
    Kuşkusuz, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşların payına elatmalarının önlenmesini her zaman isteyebilir. Ancak, o paydaşın taşınmazda payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa elatmanın önlenmesi davası dinlenemez. Yerleşik Yargıtay uygulamasına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorunu elatmanın önlenmesi davasıyla değil kesin sonuç sağlayacak taksim veya şüyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözülebilir.
    Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 706, Türk Borçlar Kanununun 237, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazların harici veya fiili taksimi ile paylarının mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşmayla belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre de paydaşlar bu durumu benimsemişlerse; kayıtta paylı, eylemli olarak bağımsız bu oluşumun resmi taksim yapılana veya ortaklığın giderilmesine kadar “ahde vefa” (söze sadakat) kuralı doğrultusunda korunması gerekir. O yüzden mahkemece açıklanan bu yön üzerinde durulması, başka bir anlatımla taşınmazın tüm paydaşların katıldığı kullanma paylaşımına konu olup olmadığının, tarafların bu konudaki delilleri istenerek açıklığa kavuşturulması gerekir. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Yapılacak inceleme ve araştırma sonucu dava konusu taşınmazın bütün paydaşlarının katılması suretiyle kullanma taksimine tabi tutulduğu ve bilirkişilerin rapor ve krokilerinde belirledikleri alanın davacıya veya onun murislerine bırakıldığı saptanırsa, davalının taksimen davacıya bırakılan taşınmaza elatması haksız olacağından elatmanın önlenmesi kararı verilmeli, aksi halde payı sebebiyle davalının da taşınmazda yararlanma hakkı olacağından, elatmanın önlenmesi isteği reddolunmalıdır.
    Somut olaya gelince; dava konusu 10 parsel sayılı taşınmazda davacı murisi 694/2400, davalı ... 1382/2400 ve davalı ... 324/2400 paylar ile paydaştır. Davacı taraf dosya kapsamı itibariyle fiili taksimi ispatlayamadığından paylı malikler arası elatmanın önlenmesi davası açılamayacağı gözetilerek davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara