Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/63 Esas 2022/4139 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/63
Karar No: 2022/4139
Karar Tarihi: 08.06.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/63 Esas 2022/4139 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2022/63 E.  ,  2022/4139 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı tarafından, davalı aleyhine 29/08/2013 gününde verilen dilekçe ile tapunun bir kısmının iptali ile yol olarak terkini talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27/05/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    I.DAVA
    Davacı; 106 ada 2 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalıya ait 107 ada 5 parselin içindeki yolu kadimden bu yana kullandığını ancak davalı tarafından yolun kapatıldığını, tüm köylünün kullandığı kadim yolun açılması için talepte bulundukları halde davalı tarafından bu taleplerinin yerine getirilmediğini, kadim yolun geçtiği yeri ve yaklaşık miktarını öğrenmek açısından aplikasyon yaptırdığını, aplikasyon krokisinde belirtilen tahmini 16,00 m2'lik kısmın yol olarak bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
    II.CEVAP
    Davalı vekili; davalının maliki olduğu 107 ada 5 parsel sayılı taşınmazın sınırlarının sabit olup tapu kaydı ile uyumlu olduğunu, sınırında kaş tabir edilen doğal sınır ve çit bulunduğunu, dava konusu taşınmazda kadim köy yolu bulunmadığını, köylünün yol olarak yararlanmasının söz konusu olmadığını, zeminde de kadim köy yolu olduğuna dair bir emare bulunmadığını, davacının dilekçesinde sunduğu aplikasyon krokisini delil olarak kabul etmediklerini, davacının mülkiyetinde olmayan bir taşınmaz için ölçüm yaptırma yetkisinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    III.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 21.06.2017 tarihli 2015/4177 Esas ve 2017/5433 Karar sayılı ilamıyla "...davacının maliki olduğunu belirttiği 106 ada 2 parsel sayılı taşınmazda malik olmaması nedeniyle aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda "davacının tapu kayıt maliki Kadir Bora mirasçısı olduğu tespit edilmiş ise de; bozmaya uyulmasına karar verildiğinden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Yine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 18.11.2020 tarihli 2020/1393 Esas ve 7420 Karar sayılı ilamıyla "...Daire bozma kararı maddi hataya dayalı olmadığından davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı gerekçesiyle davanın esası hakkında inceleme yapılmak üzere hükmün yeniden bozulmasına" karar verilmiştir.
    Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, "Davanın kabulü ile 107 ada 5 parsel sayılı taşınmazın oluşturulan tapu kaydının iptali ile; teknik bilirkişi Tamer Bingül'ün 18.09.2014 havale tarihli rapor ve krokisinde A harfi ile belirtilip sarı renk ile gösterilen 20,10 m2 yüzölçümündeki kısmın yol olarak terkinine, B harfi ile gösterilip turuncu renk ile belirtilen 18,02 m2 yüzölçümündeki fındık bahçesi niteliğinde davalı 56686088580 T.C. kimlik numaralı ... adına 107 ada son parsel numarası ile tapuya kayıt ve tesciline, 107 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ifrazı sonrası 1374,52 m2 yüzölçümünde fındık bahçesi niteliğinde davalı 56686088580 T.C. kimlik numaralı ... adına 107 ada son parsel numarası ile tapuya kayıt ve tesciline" karar verilmiştir.
    IV.TEMYİZ
    1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
    İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    2.Temyiz Sebepleri
    Davalı vekili, dava konusu taşınmaza ilişkin hava fotoğraflarının temin edildiğini ancak davacının keşif avansını yatırmaması nedeniyle keşfin yapılamadığını, davalıya ait taşınmazın kadimden beri yol olarak kullanılıp kullanılmadığının bilirkişilerce tespit edilemediğini, tanıkların 30-40 yıl öncesine ilişkin bilgiler verdiğini, davacının talebinden daha fazlasına hükmedildiğini, davacı taraf lehine hükmedilen vekalet ücretinin de hatalı hesaplandığını belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir.
    3.Gerekçe
    3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Dava, kadim yol iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    3.2.Hukuki Sebep
    4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 715 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun “Kamu malları” başlıklı 16/B maddeleri gereğince yollar kamunun yararlanmasına tahsis edilen veya kamunun kadimden beri yararlandığı yerlerdendir.
    Bir yerin kadim yol sayılabilmesi için öncesi bilinmeyen bir tarihten beri yol olarak kullanıldığının kanıtlanması gerekir. Bunun için de çekişmeli yerin eski tarihli hava fotoğrafları ve haritalarda yol olarak bırakıldığının belirlenmesi, bu konuda mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına da başvurulması gerekir. Şayet bu gibi yerlerin öteden beri kamunun yol olarak yararlandığı yer olduğu ispat edilirse, taşınmazın tapu kaydının iptali ile haritasında yol olarak gösterilmekle yetinilmesine karar vermek gerekir.Genel yollardan herkesin yararlanma olanağı bulunduğundan bu tür davalar yolun bulunduğu köy tüzel kişiliği veya belde teşkilatı tarafından açılabileceği gibi bu davaları yararlanma hakkı bulunan gerçek veya tüzel kişiler de açabilir.
    3.3.Değerlendirme
    Davacı, dava dilekçesinde kadim yol iddiasına dayanmaktadır.
    Kadim yol bilinmeyen bir tarihten beri yol olarak kullanılan anlamındaki bir terimdir.
    Bu nedenle, davalıya ait taşınmaz içerisinde olduğu iddia edilen yolun kadimden yani bilinmeyen bir tarihten beri yol olarak kullanılıp kullanılmadığının tespiti önem arzetmektedir.
    Mahkemece yapılan keşifte ise; dinlenen mahalli bilirkişiler 30-40 yıl öncesine ilişkin beyanlarda bulunmakta, başlangıç tarihi bilinmeyecek şekilde kadimden beri yol olarak kullanıldığına dair açık ifadeleri bulunmamaktadırlar. Ayrıca mahkemece tesis edilen ara karar ile Harita Genel Komutanlığına müzekkere yazılarak memleket haritası ve hava fotoğraflarının celbine karar verildiği halde 14.05.2018 tarihli celsede başka dava dosyaları nedeniyle dava konusu taşınmaza ilişkin harita ve hava fotoğrafları olduğu gerekçesiyle hava fotoğraflarının temininden vazgeçilmiş, yeniden keşif yapılarak uzman bilirkişiler aracılığı ile fotoğrafların zemine uygulanması da yapılmamıştır. Keşif ve bilirkişi raporlarında hali hazırda krokide sarı renk ile işaretli yerin yol olarak belirtilmesi ve 30-40 yıl öncesine ilişkin mahalli bilirkişi beyanları hükme esas kabul edilerek eksik araştırma ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Mahkemece yapılması gereken; yöreyi bilen yaşlı, tarafsız ve mümkünse komşu köylerden bilirkişiler tayin edilerek davalıya ait taşınmazı gösterir en eski tarihli hava fotoğrafları temin edildikten sonra yeniden mahallinde keşif yapılarak kadimden (başlangıç tarihi bilinmeyen) bu yana davalıya ait taşınmazdan yol olarak terkini istenen kısmın yol olarak kullanılıp kullanılmadığı ve hava fotoğrafında yol olarak işaretlenip işaretlenmediği tespit edilmeli, ardından işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma ile hüküm tesisi doğru değildir.
    V.SONUÇ
    Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara