Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4150 Esas 2022/4227 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4150
Karar No: 2022/4227
Karar Tarihi: 09.06.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4150 Esas 2022/4227 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/4150 E.  ,  2022/4227 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE MAHKEMESİ : Manavgat 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20/04/2015 tarihinde verilen dilekçeyle mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil ve tazminat talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istemlerinin kabulüne; tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 04/03/2020 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istemlerinin kabulüne; tazminat isteminin reddine dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.

    KARAR

    Dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil ve maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkili şirketin kayden maliki olduğu 1552 parsel sayılı taşınmaza komşu 1551 No’lu parsel üzerinde davalı şirkete ait ... isimli bir otelin bulunduğunu, otel sahiplerinin müvekkiline ait taşınmazın yaklaşık 90 m2’lik kısmı üzerine beton bahçe duvarı, LNG tank tesisatı ve servis giriş rampası yapmak suretiyle tecavüzde bulunduklarını, bu hususun Manavgat 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/11 D.İş sayılı dosyasıyla tespit edilmiş olup, taşkın yapı nedeniyle müvekkilinin kendisine ait parsel üzerinde inşasına başladığı otel binasının mimari projesinde tadilat yaptırmak zorunda kaldığını, müdahalenin sona erdirilmesi ve yapıların kaldırılması için davalı şirkete noter aracılığıyla ihtarname gönderilmesine rağmen olumlu bir sonuç alınamadığını, inşaat alanının eksik olması sebebiyle müvekkili şirketin zarara uğradığını ileri sürerek, davalının elatmasının önlenmesini ve tecavüzlü kısımdaki yapıların yıkılmasını; 12.12.2014 tarihinden dava tarihine kadarki dönem için belirlenecek ecrimisilin (yasal faiziyle birlikte) ve uğranılan zarar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00TL tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş; 13.04.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile tazminat talebini 161.050,00TL’ye yükselterek, ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
    Davalı vekili, taraflara ait her iki otel binasının doğu sınırındaki bahçe duvarının davacı tarafça yıktırılmış olup yerine yine davacı tarafından istinat duvarı yaptırıldığını, davacının yapı ruhsatı ve gerekli izinleri almadan otel inşaatına başlaması nedeniyle müvekkili şirkete ait otel binasının zarar gördüğünü, müşterilerinin rahatsız olup rezervasyonların iptal edilmesi sebebiyle müvekkilince uğranılan zararın tazmini için davacı aleyhine dava açıldığını, buna karşın davacının da husumetten kaynaklı olarak bu davayı açtığını, ancak iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Yerel mahkemece, mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu davalının, davacı şirkete ait taşınmaza beton istinat duvarı, LNG tank yeri ve servis giriş rampası yapmak suretiyle haksız olarak el attığının sabit olduğu, bu nedenle davacının inşaat ruhsatında görülen ve çekme mesafesi düştüğünde kalan 43,26 m2’lik kısımda inşaat yapılamadığı gerekçe gösterilerek elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil talebinin kabulü ile 20.07.2017 tarihli fen bilirkişisi raporu ve ekli krokisinde davacıya ait 1552 No’lu parsel üzerinde (A) harfiyle ve sarı renkle gösterilen 90 m2’lik kısma, davalı tarafından yapılan beton istinat duvarı, LNG tank yerinin 6 m2’lik kısmı ve servis giriş rampasının yıkılması suretiyle davalının elatmasının önlenmesine, talep edilen tarih aralığındaki dönem için belirlenen 1.118,40TL ecrimisilin dava tarihinden; tazminat talebinin ise kısmen kabulü ile 147.950,00TL tazminatın ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; ilk derece mahkemesinin elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil taleplerinin kabulüne ilişkin kararının yerinde olduğu, ancak tüm dosya kapsamı itibariyle davacı tarafın, haksız müdahale nedeniyle proje tadilatına gittiği ve zarara uğradığı iddiasını kanıtlayamadığı anlaşıldığından, ecrimisil tazminatı dışında ayrı bir tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına; elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil taleplerinin kabulüne, tazminat talebinin ise reddine dair yeniden hüküm kurulmuştur.
    Hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    1)Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin tüm; davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş; bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
    2)Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    İstinaf mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu halde, istinaf mahkemesi aşağıdaki kararları verebilir;
    a) İlk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın esası hakkında yeniden karar verilmesi,
    b) İlk derece mahkemesi kararının düzeltilmesi ve davanın esası hakkında karar verilmesi (Prof. Dr. Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Ekim 2016 s. 698).
    Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nın “Yargılama Giderlerinin Kapsamı” başlıklı 323. maddesinde, karar ve ilam harçları yargılama giderleri arasında sayılmış, “Yargılama Giderlerinden Sorumluluk” başlıklı 326. maddesinde de yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği düzenlenmiştir.
    492 sayılı Harçlar Kanununa ekli (I) sayılı tarifenin yargı harçları başlığını taşıyan kısmında, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde, hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden tarifede gösterilen oranda nispi karar ve ilam harcı alınacağı; Bölge Adliye Mahkemelerinin tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları için de bu oranda karar ve ilam harcı alınacağı hükme bağlanmış ve aynı kanunun 16. madde düzenlenmesi ile de temyize konu kararla ilgili davanın nispi harca tabi olacağı öngörülmüştür.
    Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28/09/2018 tarihli ve 2018/2 Esas, 2018/8 sayılı Kararının gerekçesinde ise; düzelterek onamanın yargılama giderlerinden olan onama harcı bakımından bozma kararı niteliğinde olması, aslında bozulması gereken bir kararın, bozma sebebinin yeniden yargılamayı gerektirmeyecek mahiyette görülmesi nedeniyle yasanın verdiği takdir yetkisine istinaden onanmasına karar verilmesi, bunun yanında onama kararlarında harç alınacağına yönelik yasal bir düzenleme bulunmaması karşısında, düzelterek onama kararlarında onama harcı alınmayacağı görüşü benimsenmiştir.
    Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
    Bölge Adliye Mahkemesi İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırıp geçersiz hale getirdikten sonra yeniden hüküm tesisi suretiyle karar verdiğinden, ilk derece mahkemesi kararı tasdik edilmediği için ayrıca istinaf harcına hükmedilmesi mümkün değildir. Başka bir deyişle Bölge Adliye Mahkemesi, tasdik etmediği bir karar için istinaf harcı alamaz.
    Taraflardan birisinin istinaf talebinin kabulü ve yeniden hüküm kurulması işlemi, aslında başlı başına bir istinaf yargılaması işlemidir. Bölge Adliye Mahkemesi bu aşamada işin esası ile ilgili hüküm verdiğinden, hüküm altına alınan miktar üzerinden nispi harca hükmedilmeli ve ayrıca hükmün başka bir bölümünde istinaf yargılamasına yönelik mükerrer ve çelişkili hüküm kurulmamalıdır.
    O halde, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yeniden kurulan hükümde "B” bendinin 2 numaralı maddesi ile davalı taraftan mükerrer harç alınmasına sebebiyet verecek şekilde karar verilmesi doğru olmamış; ne var ki bu husus, kararın bozulmasını gerektirmiş ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK'nın 370/2 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 06.04.2021 tarihli ve 2020/775 Esas, 2021/568 Karar sayılı ilamının hüküm kısmının “B” bendinin 2 numaralı maddesinin hükümden çıkartılmasına, HMK’nın 370/2 maddesi gereğince Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Mahkemesi hükmünün DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, yatırılan harçların iadesine, 09.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara