Esas No: 2022/2631
Karar No: 2022/4318
Karar Tarihi: 20.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/2631 Esas 2022/4318 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/2631 E. , 2022/4318 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.07.2012 gününde verilen dilekçe ile suya müdahalenin men'i talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.11.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, suya elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin yukarı ... Köyü, ... Mevkiinde bulunan 510 ve 512 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, 511 parselin ise murisi adına kayıtlı olup, miras hakkı nedeniyle payı bulunduğunu, müvekkilinin bu üç taşınmazı bahçelerinin üst kısmında bulunan çeşmeden sulamakta iken davalı ... Başkanlığının dava konusu suyun gözesinde kazı yapıp suyu oldukça uzakta bulunan bahçelere sulama suyu olarak götürdüğünü ve suyun mecrasını değiştirdiğini belirterek davalının suya haksız el atmasının önlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, davaya konu su hakkında ... Belediye Meclisi Kararı uyarınca tasarrufta bulunulduğunu, bu nedenle Belediye Meclis Kararı iptal edilmeden ya da değiştirilmeden davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesinin mümkün olmadığını, görev ve dava şartları yönünden davanın reddedilmesi gerektiğini, esasen davacının dava konusu suda kadim hakkının bulunmadığını, müvekkilinin kamunun ortak su ihtiyacı için tasarrufta bulunduğunu ve davacının sulama ihtiyacının gerçekçi olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davaya konu suyun mecrasının değiştirilmesinin önlenmesi ve suyun 513 sayılı parselde bulunan eski çeşme kısmından akıtılması talebinin reddine, teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 30/10/2014 tarihli raporda gösterilen Beton Havuzda toplanan sudan 9 günde 4 gün davacının yararlanmasına dair verilen hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11.02.2018 tarih, 2016/6164 Esas, 2019/1143 Karar sayılı ilamıyla; "...suların en az olduğu dönemde mahallinde yeniden keşif yapılarak davacının ve etrafındaki diğer parsellerin suya ihtiyacının olup olmadığı bilimsel verilere uygun olarak tespit ettirilmeli, havuzda biriken su miktarı saptanmalı ve 1 hafta 7 günlük süre esas alınarak davacıya ne kadar su verileceğinin belirlenmesi ve infaza uygun hüküm kurulması gerekir. değinilen yönler gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş..." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının, davalının suya müdahalesinin önlenmesi ve sulama rejimi kurulması hakkındaki taleplerin kabulü ile; Malatya ili, Hekimhan ilçesi, ... Mahallesi, ... Mevkiinde bulunan ve mülkiyeti köy tüzel kişiliğine ait 513 parsel sayılı taşınmazdan çıkan suyun sulama mevsiminde (15 mayıs -15 eylül tarihleri arasında) 30 günde 26 gün davacının taşınmazlarına verilmesine, sulama mevsimi döneminde suya yapılan müdahalenin önlenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda; dosya kapsamındaki delillerin incelenmesinden, davaya konu suyun, genel su niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
Genel sulardan ise kadim ve öncelik hakkı nazara alınmak koşulu ile herkes ihtiyacı oranında yararlanabilir.
Buna göre, mahkemece davaya konu sudan faydalanabilecek tüm paydaşların su ihtiyaçlarının belirlenmesinden sonra bilirkişiler tarafından herkesin ihtiyaç durumuna göre bir su rejimi belirlenmesi gerekirken, davacı dışındaki sudan istifade edecek kişilerin araştırılmadığı ve bu kişilerin su ihtiyaçlarının tespiti yapılmadan münavebe oluşturulduğu anlaşılmıştır.
Bundan ayrı, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11.02.2018 tarih, 2016/6164 Esas, 2019/1143 Karar sayılı ilamında, su rejiminin haftalık yahut günlük olarak paylaştırılmasının uygun olacağına dair hüküm bulunmasına rağmen, su ihtiyacının en çok olduğu sulama mevsimi tarihlerinde yalnızca bir tarafa su verilecek şekilde ve aylık süre esas alınmak suretiyle su rejimi tesis edilmesi de doğru olmamıştır.
O halde; mahkemece ziraat bilirkişisi, jeoloji bilirkişisi ve tarafsız mahalli bilirkişilerle mahallinde suların en az olduğu bir zamanda keşif yapılıp, davacının ve etrafındaki diğer parsellerin suya ihtiyacının olup olmadığı bilimsel verilere uygun olarak tespit ettirilmeli, tarafların bu ihtiyaçları şebeke suyu veya başka kaynaktan karşılayıp karşılamadıkları araştırılmalı, içme suyu ihtiyacının sulama suyu ihtiyacına nazaran öncelikli olduğu da gözetilerek, dava konusu suyun dışında tarafların yararlanabileceği su kaynakları varsa onların da incelenmesi yapılarak, gerekirse taraflar arasındaki nizayı çözümler nitelikte ve herkesin ihtiyaçları oranında yararlanabileceği haftalık ya da günlük süreler esas alınmak suretiyle bir su rejimi kurulması yoluna gidilmelidir. Değinilen yönler gözetilmeden noksan inceleme ve araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.06.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.