Esas No: 2022/613
Karar No: 2022/4394
Karar Tarihi: 21.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/613 Esas 2022/4394 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/613 E. , 2022/4394 K.Özet:
Davacı, taşınmazın annesi adına kayıtlı olması gerektiğini ancak vergi kaydında başka bir kişi adına kaydedildiğini belirterek tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Davalılar, hak düşürücü sürenin geçtiğini ve davacının mirasçı olmadığını savunmuşlardır. Mahkeme, davanın kabulüne ve taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar vermiştir. Ancak Yargıtay, tapu kaydının hukuki durumunun açık olması durumunda malikin tapu sicilinden anlaşılamayacağına ve davanın reddedilmesi gerektiğine karar vermiştir. Bu nedenle, hüküm bozulmuştur.
Türk Medeni Kanunu'nun 713/2. maddesi hukuki sebepli olağanüstü kazandırıcı zamanaşımına ilişkindir. Bu maddenin geçerli olması için tapu kaydının hukuki durumunun açık olmaması gerekmektedir. Tapu kütüğündeki malik sütununun boş ve açık bırakılması, malik adının müphem ve yetersiz gösterilmesi, böyle bir kişinin hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmaması, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı sonucuna varılabilir. Soyut ve nam-ı mevhum bir kişi adına sicil oluşturulmuş olması halinde de, maliki tapu sicilinden anlaşılamayan kişiden söz edilebilir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09/02/2007 gününde verilen dilekçe ile TMK 713/2'ye dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21/04/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 713/2. fıkrasında düzenlenen “...maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan...” hukuki sebepli olağanüstü kazandırıcı zamanaşımına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davaya konu olan 190 ada 22 parsel sayılı taşınmazın aslında müvekkilinin annesi Huriye adına kayıtlı olması gerekirken, yanlışlıkla vergi kaydında eski malik olarak görülen “... karısı ...” isminde bir kişi adına kaydedildiğini, böyle bir kişinin bulunmadığını, müvekkilinin 50-60 yıldan beri adı geçen taşınmazı davasız ve aralıksız olarak kullandığını belirterek; olağanüstü zamanaşımı sebebiyle taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
Davalılardan ... vekili, kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak tapu iptali ve tescil talep edilemeyeceğini, ayrıca davacının taşınmazın kayıt malikinin mirasçısı olmadığını ve kadastro tespitinin vergi kaydında malik olarak görünen kişi adına yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece ilk olarak davanın kabulüne yönelik verilen hüküm, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18.10.2012 tarihli, 2012/2208 Esas ve 2012/9393 Karar sayılı ilamıyla bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile “Denizli ili, Tavas ilçesi, Orta mahalle, Uzunkarağağaç mevkiinde kain 190 ada, 22 parsel sayılı taşınmazın ... karışı ...adına kayıtlı olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline” karar verilmiştir.
Hükmü, davalılardan ... vekili temyiz etmiştir.
TMK’nın 713/2. maddesinde geçen “…Maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan…” düzenlemesinden; tapu kaydının hukuki durumunun açık olmaması, Yargıtay İçtihatlarına göre, tapu kütüğündeki bilgi ve belgelerden genel olarak gerekli dikkati gösteren kişilerin malikin kim olduğunu anlayamayacağı haller amaçlanmıştır. Tapu kütüğündeki malik sütununun boş ve açık bırakılması, malik adının müphem ve yetersiz gösterilmesi, böyle bir kişinin hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmaması, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı sonucuna varılabilir (Yargıtay HGK'nın 10.4.1991 tarihli ve 1991/8-51 Esas, 194 Karar, 15.04.2011 tarihli ve 2011/8-111 Esas, 2011/180 Karar sayılı ilamları). Soyut ve nam-ı mevhum (sanal, mevcut olmayan hayali kişi) bir kişi adına sicil oluşturulmuş olması halinde de, maliki tapu sicilinden anlaşılamayan kişiden söz edilebilir.
Kayıt malikinin, tanınmıyor, hatırlanmıyor olması, adresinin tespit edilememesi, tebligat yapılamaması, uzun yıllar önce taşınmış ya da ölmüş olması, mirasçılarının belirlenememesi gibi hususlar o kişinin tapu kütüğünde maliki bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmez. Yine, tapu sicili ekindeki kadastro tutanağı, tedavül (el değiştirme) ve bunlara esas kayıt ve belgelerden tapu malikine ilişkin bilginin mevcut olması durumunda da bilinmeyen kişi olarak kabul edilemez.
Somut olaya gelince; dosya içerisinde bulunan kadastro beyannamesinde davaya konu taşınmazın 1936 tarihli vergi kayıt maliki olarak “... (... karısı)” adına tespit yapıldığı ve 20.05.1985 tarihinde kadastronun kesinleştiği görülmüştür.
Hal böyle olunca, yukarıda yazılı bulunan ilkelere göre taşınmazın tapu kayıt malikinin bilinen bir kişi olduğu gözetilerek mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.