Esas No: 2022/1941
Karar No: 2022/4364
Karar Tarihi: 21.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/1941 Esas 2022/4364 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/1941 E. , 2022/4364 K.Özet:
Davacılar, birkaç taşınmaz parselde paydaş olduklarını ve davalıların bu parselleri kullanarak ecrimisil ödemelerini talep etmediklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesini ve geriye dönük ecrimisillerin tahsil edilmesini istemişlerdir. Mahkeme, davacıların talebini kısmen kabul etmiş ve bazı taşınmaz parseller için ecrimisil ödemesi yapılmasına hükmetmiştir. Ancak davalılar, bu kararı temyiz etmişlerdir. Yargıtay ise, davaların ayrı ayrı ele alınması gerektiğine hükmetmiştir. Bu nedenle, mahkeme kararı bozulmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi gereği hakimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini sağlamakla yükümlü olduğu belirtilirken, aynı kanunun 32. maddesi gereği ise, hakimin yargılamayı sevk ve idare etmesi gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca, kanunun 57. maddesi ile davacıların birlikte dava açabileceği ya da aleyhlerine de birlikte dava açılabileceği haller tarif edilmektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 15/02/2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 18/06/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacılar vekili; 75 ada, 2 ve 6, 79 ada, 2, 78 ada, 3 ve 75 ada, 4 sayılı imar parsellerinde bir kısmında bağımsız bir kısmında da paylı mülkiyet üzere malik olduklarını, 75 ada, 2 ve 6 sayılı parsellerin davalılardan ..., 79 ada, 2 parsel sayılı taşınmazın davalı ... ve ..., 78 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın ... mirasçıları 75 ada, 4 parsel sayılı taşınmazın ... mirasçıları tarafından haklı ve geçerli bir neden olmaksızın tarım yapmak suretiyle kullanıldığını ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla geriye dönük beş yıllık toplam 7.500,00 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılardan ...; ...'in bitişiğindeki taşınmazı kullandığını ancak İmar Kanunu 18. maddesi uyarınca yapılan imar uygulamasından sonra taşınmazları kullanmadığını, taşınmazın kardeşleri tarafından kullanıldığını, bildirmiş diğer davalılar ise; davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece; davanın reddine dair verilen ilk kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 25/06/2015 tarih ve 2014/6599 Esas, 2015/9444 Karar sayılı ilamıyla ‘‘...Öncelikle taraflara ait taşınmazların imar öncesinden itibaren tedavül kayıtlarının ve krokilerinin, imar dağıtım cetvellerinin, komşu parsellere ait kadastral parsel ve dönüştüğü imar parsellerinin çap kayıtlarının getirtilmesi, konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla mahallinde keşif yapılması, müdahalenin olup olmadığı varsa imar uygulaması nedeniyle oluşup oluşmadığının belirlenmesi, uygulamayı denetlemeye elverişli krokili rapor alınması, tanık anlatımları ile birlikte değerlendirilerek davalılar tarafından kullanılıp kullanılmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, müdahalenin imar uygulaması ile oluştuğunun ve davalıların imar öncesi bir haklarının bulunduğunun belirlenmesi halinde, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve uygulama ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...’’ gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak davacıların el atmanın önlenmesi talebinin kabulüne, 75 ada 2 parsel, 75 ada 6 parsel, 79 ada 2 parsel, 78 ada 3 parsel, 75 ada 4 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili davalıların davacıların paylarına yönelik müdahalesinin önlenmesine, ecrimisil talebinin kısmen kabulü ile, toplam 10.497,78 TL'nin 7.500 TL'sine dava tarihinden, 2.997,78 TL'sine, ıslah tarihi olan 17/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Hükmü davalılar ..., ... ve ... temyiz etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 30. maddesinde; ‘Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.’ hükmü mevcuttur. Kanunun 32. maddesinde; ‘Yargılamayı, hâkim sevk ve idare eder; yargılama düzeninin bozulmaması için gerekli her türlü tedbiri alır.’ şeklinde yargılamayı hakimin sevk ve idare edeceği açıklanmıştır.
Aynı Kanunun 57. maddesinde ise; ‘Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:
a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması.
b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri.
c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması.’ şeklinde ihtiyari dava arkadaşlığı kurumu düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı mevcut değildir, davaların aynı yargılama esnasında görülmesi zorunlu değildir. Davacılar esasen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebinde bulunmuş iseler de, her bir davacının farklı parsellerde paydaş olduğu ve davalıların da ayrı ayrı parsellere elattığı iddia edildiğine göre; talepleri arasında hukuki ve fiili irtibat bulunmamaktadır. Mahkemece talepler tefrik edilmeden karar verilmesi halinde, yargılamanın usul ekonomisi bakımından sağlıklı bir şekilde yürütülmesi olanağı bulunmamaktadır. İddia ve savunmanın usule uygun şekilde araştırılması, delillerin tümüyle toplanıp ayrıntılı olarak değerlendirilmesi ve hukuki gerçekliğin tam olarak sağlanması ve ayrıca kararın, Yargıtay denetimine elverişli olabilmesi için davaların ayrı ayrı görülüp sonuçlandırılmasında zorunluluk vardır. Bu nedenle mahkemece davalar tefrik edilmeli; her bir davacı için ayrı esasa kaydedilerek, yapılacak yargılama sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar ..., ... ve ...’in temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.