Esas No: 2022/583
Karar No: 2022/4362
Karar Tarihi: 21.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/583 Esas 2022/4362 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/583 E. , 2022/4362 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 08/11/2013 gününde verilen dilekçe ile ecrimisil istenmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13/04/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, dava konusu 171 parsel taşınmazın bir kısmında elbirliği bir kısmında paylı mülkiyet halinde malik olunduğundan bahisle davalı idarenin dava konusu taşınmaza mayın döşemek suretiyle müdahale ettiğini, davalı idareye daha önce de dava açıldığını ve idarenin tazminat bedelini ödediğini, idarenin buna rağmen taşınmazı kullanmaya devam etmesi üzerine 2012/369 Esas sayılı dosya ile kamulaştırmasız elatma nedeniyle alacak davası açıldığını, davanın derdest olduğunu, bu nedenle dava tarihinden geriye doğru 2011 yılından 2013 yılına kadar taşınmaz kullanılmadığından tazminat talep ettiklerini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL işgal tazminatının ödenmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili, yargılama sırasında bilirkişiler tarafından yapılan hesaplama doğrultusunda davacılar hissesine düşen miktar olarak tespit edilen 667.103,89 TL üzerinden davayı ıslah etmiş ve ıslah harcını yatırmıştır.
Davalı ... vekili; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen 6. maddede “kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek sureti ile malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle malik tarafından ilgili idareden tazminat talebi bulunulması halinde öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesinin esas olduğu hükmünün düzenlendiğini, dava konusu taşınmazın güney sınırındaki taşınmazlara sınır güvenliğinin korunması açısından 1955 yılı öncesinde mayın döşemek, nöbetçi kulübesi ve irtibat yolu yapmak üzere el atıldığını, bu taşınmazlarla ilgili olarak kamulaştırmasız el atmadan doğan tazminat davası ile ilgili olarak 2942 sayılı Kanunun'un geçici 6. maddesinin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmış olanların uzlaşma isteyip istemediklerini 3 ay içinde idareye veya mahkemeye verecekleri dilekçeyle bildireceklerini, anılan taşınmaza 1955 yılında mayın döşemesi nedeniyle 2942 sayılı Kanunun geçici 6. maddesi kapsamında değerlendirmenin mümkün olmayacağını, 221 sayılı Kanun kapsamında kamulaştırıldığının açık olduğunu, bu kanun kapsamında davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen ilk kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince "...Davacılar tarafından 26.06.2012 tarihinde ... aleyhine 2012/369 esas ve 2014/163 karar sayılı dosya ile kamulaştırmasız el atılan bölümün tespiti bu bölümün bedelinin kurumdan tahsili kamulaştırmasız el atma karşılığının fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla 5000TL sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talepli dava açılmış ve mahkemece kamulaştırma bedeli verilmek suretiyle taşınmazın kamulaştırılmasına ve Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm kesinleşmiştir. Bu durumda mahkemece bedele ilişkin davanın açılış tarihi olan 26.06.2012 tarihi ile iş bu davanın açılış tarihi olan 08.11.2013 tarihi için ecrimisil hesabı yapılmaması ve 01.01.2011 ila 26.06.2012 tarihleri arası ecrimisil alacağı için hüküm kurulması gerekirken 01.01.2011 tarihi ile 08.11.2013 tarihi arası için hesap edilen ecrimisil miktarı esas alınarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulü ile 444.975,59 TL ecrimisil bedelinin davalı taraftan alınarak davacılara hisseleri oranında ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği gibi, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
Özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Bilindiği üzere; kamulaştırma kararı almadan veya kamulaştırma işlemlerini tamamlamadan taşınmaza el koymuş bulunan idare, haksız işgalci konumundadır. Davalı idarenin kamulaştırma bedelinin tespiti, tapu iptali ve tescil/sicilden terkin istekli davayı açtığı tarihe kadar taşınmaza elatması haksız fiil niteliğindedir.
Kamulaştırma bedelinin tespiti davalarında, dava tarihine göre belirlenen taşınmaz bedelinin tahsiline ve bu tarih itibariyle faize hükmedildiğinden taşınmazın malik/malikleri, anılan davanın açıldığı tarihten geriye doğru ecrimisil isteyebileceklerdir. Başka deyişle kamulaştırmasız el atma sebebiyle ecrimisil, davalı idare tarafından kamulaştırma bedelinin tespiti davasının açıldığı tarihe kadar istenebilir. Kamulaştırma davası sonunda mahkemece kamulaştırma bedelinin ödenmesine karar verildiği tarih dikkate alınmaz.
Somut olaya gelince; mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiştir.
Dava konusu 171 parsel sayılı taşınmazın tapu kütüğü incelendiğinde, davacılar dışında hissedarların olduğu, oysa bozma sonrası alınan bilirkişi raporlarında taşınmazın tamamı üzerinden ecrimisil hesaplaması yapılıp, mahkemece de tüm taşınmaz yönünden tespit edilen rakamın davacılara ödenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece; her bir davacının tapu kaydındaki payına göre ecrimisil hesaplanıp, hükümde de her bir davacının tapu kaydındaki payı doğrultusunda ve ayrı ayrı miktar belirtilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken; davacılar dışında da paydaşlar olduğu gözetilmeden tüm taşınmazın değeri üzerinden ecrimisile hükmedilmesi doğru değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 50. ve devamı maddelerinde, tarafların ehliyetlerine ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup, yasal düzenlemeler çerçevesinde ölü kişinin davada taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Taraf teşkili kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece kendiliğinden gözetilir. Taraf koşulu gerçekleştirilmeden hüküm verilemez.
Dairemizce tapu kaydı ile karşılaştırılarak davacıların paydaşlık durumu denetlendiğinde; bir kısım davacılar ..., ..., ... ve ...’in karar tarihinde ölü oldukları, yine davacılardan ..., ... ve ...’ın ise davacı sıfatı olduğu halde tapuda paydaş olmadıkları görüldüğünden, taraf teşkilinin sağlanabilmesi için mahkemece ölü davacıların tespit edilip usulüne uygun temin edilmiş mirasçılık belgesi uyarınca mirasçılarının davaya katılımının sağlanması ve tüm davacıların paydaşlık sıfatının tapu kaydına göre belirlenmesi gerekirken, ölü kişiler ve tapuda payı bulunmayan kişiler hakkında hüküm kurulması da doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.