Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/877 Esas 2022/4342 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/877
Karar No: 2022/4342
Karar Tarihi: 21.06.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/877 Esas 2022/4342 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2022/877 E.  ,  2022/4342 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 08/09/2005 gününde verilen dilekçe ile mirasta tenkis istenmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/10/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, tenkis isteğine ilişkindir.
    Davacılar vekili, mirasbırakan ...’ın maliki bulunduğu 843 parsel sayılı taşınmazını bağış suretiyle davalıya temlik ettiğini, mirasbırakanın başka malvarlığı bulunmadığını, saklı paylarına tecavüz edildiğini ileri sürerek, bağış işleminin saklı payları oranında tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı vekili, davalının yaşı itibariyle fiil ehliyetine haiz olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davaya dahili davalı sıfatıyla katılan davalının kanuni temsilcileri, devrin uzun zaman önce yapıldığını, tenkise tabi olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece ilk olarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalılar vekili tarafından temyiz olunan hükmün, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 20.09.2012 tarihli 2012/4828-9769 E.K. sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 26.04.2017 tarihli, 2014/21346 Esas, 2017/2175 Karar sayılı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece son olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir.
    Bilindiği üzere; tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (MK.565) Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
    Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
    Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
    Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiyatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
    Somut olayda mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ise de gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 26.04.2017 tarihli, 2014/21346 Esas, 2017/2175 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere murisin T.C. Ziraat Bankası A.Ş.’deki üç ayrı hesabında toplam 177.417.936,47TL parasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna rağmen hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu miktar terekenin aktifinde değerlendirilmemesi yerinde değildir.
    Ayrıca, belirlenen tenkis bedelinin hesaplamasının da doğru olduğu söylenemez. Dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiyatlara göre değeri belirlenip bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak nakdin ödetilmesine karar verilmesi gerekirken, mahkemece dava konusu taşınmazın her davacının miras payına düşen değerinin sabit tenkis oranıyla çarpımıyla bulunan miktarın ödetilmesine karar verilmiş olması da doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir.

    Hemen Ara