Esas No: 2021/2209
Karar No: 2022/4543
Karar Tarihi: 28.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2209 Esas 2022/4543 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/2209 E. , 2022/4543 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Rize 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 15/01/2016 tarihinde verilen dilekçeyle ipoteğin kaldırılması talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09/07/2020 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı ... vekili tarafından talep edilmiştir. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 28/06/2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ve Av. ... ile karşı taraftan davacılar vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
I.DAVA
Davacılar vekili, Rize İcra Müdürlüğünün 2010/858 E ve 2010/7274 E sayılı dosyaları ile davalı şirket aleyhine icra takibi yapıldığını, davalı şirketin maliki olduğu dava konusu 49 ada 205 ve 206 parsel sayılı taşınmazlar üzerine davalı ... lehine 3.000.000,00 TL bedelle ipotek konulduğunu, bu taşınmazlar üzerinde yapılan binadan müvekkillerinin daire satın aldıklarını, satın alırken bu ipotekten müvekkillerinin haberdar olmadıklarını, daha sonra davalı şirket maddi kriz içerisine düşünce bu ipotekten haberdar olduklarını, davalı ...’ın gerçekte davalı şirkete böyle bir borcunun bulunmadığını, davalılar arasında düzenlenen ve ipoteğe konu olan protokolün muvazaalı olduğunu, protokolde imzası bulunan dava dışı ...’ün davalı şirketin ortağı olduğunu, yapılan bu ipotek tesisi işleminin davalı şirkete gelebilecek hacizlerden şirketi korumak amacıyla gerçekleştirildiğini, başlatılan ceza soruşturmasında dava dışı ...’ün beyanlarının ipoteğin gerçek bir borç ilişkisini yansıtmadığını ortaya koyduğunu, dava dışı ...’ün davalı ...’ın yakını olduğunu belirterek, dava konusu taşınmazlar üzerine davalı ... lehine konulan ipoteklerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II.CEVAP
1.Davalı ... vekili, müvekkilinin muvazaalı işlem yapmadığını, müvekkilinin davalı şirketten alacaklı olduğunu, alacağına karşılık olarak ipotek tesis ettirdiğini, ipoteklerin yapılan kâr ortaklığı sözleşmesine istinaden teminat amaçlı konulduğunu, davacıların söz konusu taşınmazda kayıt maliki veya hissedar olmadıklarından dolayı bu davayı açma haklarının olmadığını beyan ederek ve zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı şirket temsilcisi ..., ...’in tefeci olduğunu, ...’den 750.000 Euro aldığını, davalı ... ile para alışverişinin olmadığını, ipotekleri daire sahiplerinin haklarını korumak için koydurduğunu, davanın haklı olduğunu, ipoteklerin kaldırılmasını istediğini beyan etmiştir.
III.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV.BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı ... vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A.Temyiz Eden
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
B.Temyiz Nedenleri
Davalı ... vekili, bölge adliye mahkemesince duruşma taleplerinin kabul edilmediğini, mazeret dilekçesinin usule aykırı olarak reddedildiğini ve yokluklarında karar verildiğini, davacılar taşınmazda malik olmadıklarından ipoteğin kaldırılması isteminde bulunamayacaklarını, davacıların ancak tasarrufun iptali davası açabileceklerini, bu halde de zamanaşımı süresinin geçtiğini, sadece 205 parsel sayılı taşınmazdaki ipoteğin kaldırılması gerekirken 206 parsel sayılı taşınmazdaki ipoteğin de kaldırılmasının hatalı olduğunu, davacıların alacakları tespit edilmeden alacaklarını aşacak biçimde ipoteğin kaldırılmasının hatalı olduğunu, davacı ...’un davalı ... A.Ş. ile değil ... ile sözleşme yaptığını, zamanaşımı itirazının reddedilme gerekçesinin kararda belirtilmediğini, tapuya tescil edilmiş ipoteğin muvazaalı olduğunun ispatının yazılı bir delil ile mümkün olduğunu, alacaklının Resul olmasına rağmen ipotek lehtarının davalı müvekkili olarak gösterilmesinin esasında alacağın temliki olduğunu, dava konusu ipoteğin davalının ailesinin verdiği paranın ve ödenmeyen kira paralarının teminatı olduğunu, davacılarla davalı kayıt malikinin muvazaalı olarak bu davayı açtığını, ipoteğin tesis edildiği tarihte davacının doğmuş bir alacağının bulunmadığını bu nedenle davanın reddi gerektiğini, 205 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının kaçak olduğunu, 206 parsel sayılı taşınmazın ise park alanı olarak kamuya terk edildiğini beyan ederek ve re’sen gözetilecek sebeplerle kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, Türk Borçlar Kanununun 19’uncu maddesi uyarınca işlem yapıldığı iddiasına dayalı ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
2.1.Kural olarak üçüncü kişiler muvazaa nedeniyle haklarının ihlal edilmesi halinde, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü; muvazaalı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak, üçüncü kişilerin muvazaalı işlem ile hakkının ihlal edildiğinin benimsenebilmesi için, onun muvazaalı işlemde bulunandan bir alacağının bulunması ve muvazaalı işlemin o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olması gerekir (YHGK., 11.08.1997 t. 1997/4-332 E., 1997/520 K.).
2.2.Uyuşmazlığa konu olay bakımından; alacaklılarının haklarını zarara uğratmak isteyen kişi taşınmazı üzerinde muvazaalı sözleşme ile bir başkası lehine ipotek tesis ettirmişse, hukuki yararı bulunan alacaklılar, üçüncü kişi sıfatıyla sözleşmenin geçersizliğinin tespitini isteyebilirler. Alacaklılar üçüncü kişi durumunda bulunduklarından iddialarını her türlü delil ile ispat edebilirler. Ancak alacaklıların dava açabilmeleri için hukuki yararlarının bulunması şarttır.
2.3.Diğer taraftan; muvazaa nedeni ile sözleşmenin geçersizliğinin tespiti davası ile İcra ve İflas Kanununun 277 ve devamı maddelerine göre borçlunun yaptığı tasarruf işleminin geçersizliğinin tespiti davasını birbirleriyle karıştırmamak gerekir. Her iki davanın da amacı alacaklının alacağının tahsilini sağlamaktır. Ancak her iki dava türünün koşulları, nitelikleri, hüküm ve sonuçları farklıdır. Bu anlamda, muvazaa davası geçersiz sözleşmelere karşı açıldığı halde İcra ve İflas Kanununun 277 ve devamı maddelerine göre açılan davalara konu sözleşmeler geçerlidir. Muvazaa davası Türk Borçlar Kanununun 19’uncu maddesine; iptal davası ise İcra İflas Kanununun 277 ve devamı maddelerine dayanır. Bu itibarla bu davalar aynı anda görülebilir. Derdestlik itirazında bulunulamaz. Birinci verilen karar diğeri için kesin hüküm teşkil etmez. Ancak muvazaa davası sonuçlanıp iptale karar verilmişse, iptal davasının konusu kalmaz. Her iki davanın koşulları varsa hakların yarışması söz konusu olduğundan alacaklı bu iki davadan birini tercih edebilir. Hatta her iki davayı da ayrı ayrı açabilir.(Eraslan Özkaya, İnançlı İşlem ve Muvazaa Davaları, Ankara, 2020, sf.221 vd.)
2.4.Öte yandan; İcra ve İflas Kanununun “İadenin Şümulü” başlıklı 283/1’nci maddesinde, “Davacı iptal davası sabit olduğu takdirde, bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yolu ile, hakkını almak yetkisini elde eder ve dava konusu taşınmazsa, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
3.Değerlendirme
3.1.Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan hususlardaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
3.2.Davalı ... vekili diğer temyiz itirazlarına gelince; dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların, davalı şirket temsilcisi ... ile düzenledikleri 24.05.2008 tarihli harici satış sözleşmeleriyle dava konusu 49 ada 205 ve 206 parsel sayılı taşınmazların geldisi olan 188, 189 ve 192 parsel sayılı taşınmaz üzerinde inşa edilecek olan binadan daire satın aldıkları, davalı şirketin kayıt maliki olduğu dava konusu taşınmazlar üzerinde davalı ... lehine 16.07.2008 tarihinde 3.000,000,00 TL bedelli 2 yıl süreli ipotek tesis edildiği, davacıların davalı şirket aleyhine 20.01.2010 ve 27.08.2010 tarihli senetlere dayalı olarak 11.10.2010 ve 27.01.2010 tarihinde icra takibi başlattıkları ve dava konusu taşınmazlar üzerine davacılar lehine haciz şerhleri konulduğu anlaşılmıştır.
3.3.Anılan yasal düzenlemeler ile dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacıların davalı ... A.Ş. aleyhine devam eden icra takibi vardır. Davaya konu ipoteğin muvazaalı tesis edildiği davacılar tarafından kanıtlanmıştır. Davacıların bu davadaki amacı, tahsil edemedikleri alacaklarını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan hukuki işlemin kendileri yönünden geçersizliğini sağlamaktır. Davacıların bu hakkı ayni değil, şahsi sonuç doğurur. Bu nedenlerle davacıların iddiasının alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İcra ve İflas Kanununun 283/1’inci maddesi kıyasen uygulanarak ipoteğin terkinine gerek olmaksızın davacıların alacakları ve fer’ileriyle sınırlı olmak üzere ipoteğin hükümsüzlüğüne karar vermek gerekir.(Y. 17. HD.,10.06.2014 t.-2013/3653 E-2014/9318 K; YHGK.,11.08.1997 t., 1997/4-332 E.,1997/520 K.; Y.4.HD., 14.07.2005 t., 2005/8923 E.,2005/8209 K.;Y.1.HD., 22.05.1984 t., 1984/3005 E-1984/6104 K.;Y.13. HD., 13.11.1980 t., 1980/4543 E., 1980/5864 K.;Y.4.HD., 30.05.1977 t., 1977/11500 E-1977/3670 K.)
3.4.İlk derece mahkemesince; değinilen hususlar gözardı edilerek, dava konusu 205 ve 206 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde davalı ... lehine konulan 16.07.2008 tarih, 4464 yevmiye numaralı ipoteklerin kaldırılmasına karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirse de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 370/2’inci maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VII.SONUÇ
Yukarıda (3.1.) bentte açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (3.2.) bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 11.01.2021 tarih ve 2020/1719 Esas, 2021/69 sayılı Kararının KALDIRILMASINA ve Rize 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.07.2020 tarih ve 2017/144 Esas 2020/239 sayılı Kararının hüküm sonucunun 1. ve 2. bentleri hükümden çıkartılarak yerine "1-Dava konusu Rize ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 49 ada 205 ve 206 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde davalı ... lehine tesis edilen 16.07.2008 tarih ve 4464 yevmiye numaralı ipoteğin, davacıların alacakları ve fer’ileriyle sınırlı olmak üzere hükümsüzlüğüne" ibarelerinin eklenmesine, hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, Yargıtay duruşma vekalet ücreti 3.815,00 TL’nin davacılardan alınarak davalı ...’a verilmesine, 28.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.