Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4841 Esas 2022/4551 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4841
Karar No: 2022/4551
Karar Tarihi: 28.06.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4841 Esas 2022/4551 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Şile Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan davada, davacıların, 1847 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ikiz villanın birinin davalı tarafından işgal edildiği gerekçesiyle elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep etmesi üzerine, karşı davalılar tazminat talebinde bulunmuştu. Mahkeme, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar vermiş ve davacılar karşı davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesi, asıl davada elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne, ecrimisil talebinin reddine, karşı davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, karşı dava tarihi itibariyle yapının muhik tazminat bedelinin belirlenmeyerek, davacı-karşı davalılardan tahsili talebinin reddedilmesini hatalı bulmuş ve mahkeme kararını bozmuştur. Türk Medeni Kanunu'nun 684, 718, 722, 723 ve 724. maddeleri konuya ilişkin özel hükümler içermektedir.
7. Hukuk Dairesi         2021/4841 E.  ,  2022/4551 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE MAHKEMESİ : Şile Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 25/04/2014 tarihinde verilen dilekçeyle asıl davada elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, karşı davada tazminat talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen 07/12/2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacılar- karşı davalılar vekili tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair verilen kararın Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı- karşı davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 28/06/2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı- karşı davacı ... vekili Av. ... ile karşı taraftan davacılar- karşı davalılar ..., .. vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkiline ait 1847 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ikiz villanın birinin davalı tarafından işgal edildiğini belirterek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep etmiştir.
    Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde, taraflar arasında noterde 1995 yılında imzalanan muvafakatnameye göre, eski 633 parsel sayılı taşınmazın yarısının davalı adına tesciline muvafakat edildiğini belirterek, davanın reddini savunmuş, 633 parsel sayılı taşınmaz ve üzerindeki binaların toplam değerinin yarısının tahsilini talep etmiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, 535.000 TL’nin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine dair verilen karar hakkında, davacı-karşı davalı vekili istinaf talep etmiş, bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl davada elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne, ecrimisil talebinin reddine, karşı davanın reddine dair verilen karar, davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil; karşı dava ise, tazminat talebine ilişkindir.
    1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına göre, mahkemece mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğinden ve asıl davada elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı-karşı davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2-Kural olarak, Türk Medeni Kanununun 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK’nin 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir.
    TMK’nin 723. maddesine göre; malzeme sahibinin iyiniyetli olması halinde; aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme sahibine muhik (haklı) bir tazminat vermesi gerekir.
    Somut olayda, dava konusu taşınmaz öncesinde 633 parsel numarası ile davacı adına kayıtlı iken, 19.08.1992 tarihinde ifrazen üç parçaya bölünerek 1847 parsel, bahçeli kargir ev ile kömürlük vasfı ile davacı adına tescil edilmiştir. Taraflar arasında 14.07.1995 tarihli noterde düzenleme şeklinde imzalanan muvafakatname ve taahhütnameye göre, 633 parsel sayılı taşınmaz üzerinde inşa edilen ikiz villadan kuzeye bakan villanın ...’e, diğer tarafın ...’e ait olduğu, inşaatta eşit masraf yapıldığı, tarafların bahçede eşit hakkının olduğu, gelecekte kadastro çalışması yapıldığında ... adına tesciline muvafakat edildiği kararlaştırılmıştır.
    Söz konusu muvafakatname mülkiyet devrine ilişkin olmadığından arazinin bedeli talep edilemese de, üzerindeki ikiz villanın inşaatının taraflarca eşit masrafla yapıldığı belirtildiğinden, iyiniyetli davalı-karşı davacı muhdesat bedeline ilişkin talepte bulunulabilir.
    O halde, mahkemece karşı dava tarihi itibariyle yapıya ilişkin muhik tazminat belirlenerek bedelinin davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE; 2. bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin 373/2. maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, 3.815,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacı-karşı davalılardan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, peşin harcın temyiz edene iadesine, 28.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara