Esas No: 2021/8302
Karar No: 2022/4563
Karar Tarihi: 28.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/8302 Esas 2022/4563 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/8302 E. , 2022/4563 K.Özet:
Mahkeme, bir elatmanın önlenmesi, kâl ve ecrimisil davasından dolayı verilen hükmün temyiz edildiği bir davada, Tebligat Kanunu'nun gerçek kişilere yapılacak tebligatta uygulanacak iki aşamalı yöntemi açıklamıştır. Kanun değişikliği gereği, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine normal bir şekilde tebligat yapılması gerektiği belirtilmiştir. Muhatabın ayrılması ve yeni adresinin tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakı çıkaran mercie geri gönderilerek yeni bir araştırma yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Kanunun belirtilen hükümlerinin Anayasa'nın hak arama hürriyeti ile HMK'nin hukuki dinlenilme hakkı maddelerine uygun şekilde yorumlanması gerektiği belirtilmiştir. Kararda, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine de yer verilerek, adresini değiştiren kişilerin yeni adreslerini kaza merciine bildirmeleri gerektiği, adres tespiti yapılamayan kişilere ilanen tebligat yapılması gerektiği ve ilanen tebligatın son çare olarak uygulanması gerektiği açıklanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi, kâl ve ecrimisil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
I- 7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
a)Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligatın, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılması gerekir. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
b)Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından, Anayasanın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nin “Hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27. maddesi ile Tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.
II-7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesi gereğince; “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.” (m. 35/1)
"Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır." (m. 35/2)
“Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.” (m. 35/4)
III-Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin ‘Adresin meçhul olması’ kenar başlıklı 48. maddesinde; ‘‘Bu Yönetmelik hükümleri uyarınca kendisine tebligat yapılamayan, tebliğ memuru tarafından adresi tespit edilemeyen, adres kayıt sisteminde de yerleşim yeri adresi bulunmayan kişinin adresinin tespiti için tebligatı çıkaran merci tarafından adres araştırması yapılır.
(2) Tebligatı çıkaran merci, muhatabın adresini öncelikle resmî veya özel kurum ve dairelerden, bunlardan sonuç alınamadığı takdirde kolluk vasıtasıyla araştırabilir ve tespit ettirebilir. Yapılan araştırmalara rağmen muhatabın adresinin tespit edilememesi halinde adres meçhul sayılır.
(3) Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır.
(4) İlânen tebligat, bu maddedeki usuller izlendikten sonra başvurulacak son çaredir.’’
Hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davalılardan ...’a gönderilen istifa dilekçesi ve davacı vekilinin temyiz dilekçesi tebligatlarının iade dönmesi üzerine adı geçen şahsa istifa dilekçesi ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edildiğine dair tebligat parçasına dosyada rastlanmamıştır.
Hal böyle olunca (yukarıda izah edilen) 7201 sayılı Tebligat Kanununun ilgili hükümleri uyarınca adı geçen davalıya istifa dilekçesi ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin usulüne uygun tebliği ile yasal katılma yolu ile temyiz süresi beklendikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE, 28.06.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.