Esas No: 2021/1570
Karar No: 2022/4546
Karar Tarihi: 28.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/1570 Esas 2022/4546 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/1570 E. , 2022/4546 K.Özet:
Davacı tapu iptali ve tescil talep etmişti çünkü diğer paydaşın 1/2 hissesini davalıya satması önalım hakkını ihlal etmişti. Davalı ise fiili taksim nedeniyle herkesin kendi bölümünü kullandığını savunmuştur. İlk derece mahkemesi davayı reddederken, istinaf kanun yoluyla yapılan başvuruda karar davacı lehine değişmiştir. Ancak Yargıtay, bozma ilamıyla davanın reddedilmesi gerektiğini belirtmiştir. Dolayısıyla, bölge adliye mahkemesinin esas hakkında karar vermesi gerekmektedir. Ancak bölge adliye mahkemesi, Yargıtay'ın bozma ilamını yanlış yorumlayarak ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurunun tekrar incelenerek reddedilmesine karar vermiştir. Bu nedenle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Kanun maddeleri ise şöyledir: Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2 ve 371. madde.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.10.2016 tarihinde verilen dilekçeyle önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 04.12.2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından talep edilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili; diğer taraftan duruşmasız incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 28.06.2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ve Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinledi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 3416 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesine sahip olduğunu, diğer paydaş ...'nın 1/2 payının 01.09.2016 tarihinde 1.579.800,00TL bedel ile davalı ...'ya sattığını belirterek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazda fiili taksim bulunduğunu, her paydaşın yıllardan beri kendilerine ait bölümü kullandığını, davacının eşi ... ile satıcının eşi ...'nın ortak olduğunu, taşınmazın istinat duvarı ile ikiye bölünerek 6500 m2'lik kısmının davacının eşi ve satıcının eşinin ortak olduğu Başsa A.Ş. tarafından kullanıldığını, 4000 m2'lik diğer kısmın ise ilk malik ... A.Ş. tarafından ... A.Ş.'ye kiraya verildiğini, 2008 yılından itibaren taşınmazın 4000 m2'lik kısmının davalı tarafından kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, fiili taksim nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesince, davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalı adına, 3416 parselde kayıtlı 1/2 payın iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, depo edilen 1.611.614,13TL önalım bedelinin karar kesinleştiğinde nemaları ile birlikte davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge adliye mahkemesi kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 14.01.2020 tarih 2019/1695 E-2020/363 K sayılı ilamıyla taraflar arasında fiili taksim olduğu olgusunun ispatlandığı ilk derece mahkemesinin bu gerekçe ile davanın reddine ilişkin kararına yönelik istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmesi gerekirken Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesince istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre; bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre de; bölge adliye mahkemesi, peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir. Burada artık ilk derece mahkemesinin bir kararı mevcut değildir; bozulan karar bölge adliye mahkemesinin kararıdır, bu nedenle dosya kararı bozulan mahkemeye gönderilmektedir. Bölge adliye mahkemesi, yaptığı değerlendirmede bozma kararının doğru olduğu kanaatine varırsa bozmaya uyma kararı verecektir. Bu kararın anlamı, bölge adliye mahkemesinin vermiş olduğu önceki kararının hatalı olduğu ve Yargıtay'ın bozma kararı doğrultusunda yeniden inceleme yaparak bir karar vereceğidir. Bozmaya uyma kararı ile bozma kararı lehine olan taraf için bir usuli müktesep hak doğar (Pekcanıtez Usul-Medeni Usul Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2017 III.Cilt, Sh.2302 vd.).
Başka bir anlatımla, Yargıtay’ın bozma kararına uyan bölge adliye mahkemesi, bozma kararı uyarınca yargılama yaparak yeni bir karar verir. (Kuru, Baki/Aydın, Burak İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı,Ankara,2020, s.537)
Somut olayda; bölge adliye mahkemesi tarafından, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373’üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince bozma ilamına uyulduğuna göre, bundan sonra yapılacak iş; bozmaya uygun olarak, yeniden esas hakkında karar vermekten ibarettir. Buna rağmen, bölge adliye mahkemesince Yargıtay bozma ilamı yanlış yorumlanarak, daha öncesinde kaldırılmasına karar verdiği, dolayısıyla hükümsüz hale gelen ilk derece mahkemesi kararına karşı davacının yaptığı istinaf başvurusunun tekrardan incelenerek başvurunun esastan reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371. maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine ve Yargıtay duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/2. maddesi gereğince dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 28.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.