Esas No: 2022/1214
Karar No: 2022/4571
Karar Tarihi: 28.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/1214 Esas 2022/4571 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/1214 E. , 2022/4571 K.Özet:
Davacı, tapuda paydaşı olduğu taşınmazda davalının önalım hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil istemişti. Davalı ise taşınmazda fiili taksim bulunduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu ve davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştu. Mahkeme ilk olarak davacının lehine karar vermiş, ancak davalı vekili tarafından yapılan temyiz başvurusu sonucunda Yargıtay 14. Hukuk Dairesi kararı bozmuştur. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, mahkemenin yasal olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verdiğini belirtmiş ve hükmün bozulmasına karar vermiştir. Kararda belirtilen Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi dürüst davranma kuralıdır. Ayrıca, kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın ileri sürülebileceği belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 06/11/2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 23/12/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, paydaşı olduğu 421 parsel sayılı taşınmazda davalının 22.11.2012 tarihli satış ile edindiği payların, tapu kaydının iptali ile adına tescil edilmesini istemiştir.
Davalı, davacının kötüniyetli olduğunu, taşınmazda rıza-i taksim bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen ilk kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 21.05.2015 tarih, 2014/14227 Esas, 2015/5651 Karar sayılı ilamı ile "...davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması doğru değildir..." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, mahkemece davanın kabulüne dair kurulan hüküm, davalı vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 20.01.2020 tarih, 2019/1418 Esas, 2020/571 Karar sayılı ilamı ile "...davalının fiili taksim savunmasında bulunduğu göz önüne alınarak taraf delilleri toplanıp usulüne uygun keşif yapılmalı, özellikle zeminde davalının veya davalıya pay satan kişilerin kullandığı yer olup olmadığı belirlenmeli ve davacının taşınmazın belli bir yerini kullanıp kullanmadığı araştırılmalı, bilirkişilerden tanıkların ve tarafların gösterdiği yerleri belirtir şekilde denetime elverişli krokiye bağlanmış rapor alınmalı, tüm delillerle birlikte bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş..." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu taşınmaz, paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcıya karşı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir.
Somut olayda; mahkemece yapılan inceleme sonunda hem davacının hem de davalının taşınmazda eylemli olarak kullandığı yer olduğu tespit edilemediği gibi her iki tarafça taşınmazda fiilen kullanılan herhangi bir yer bulunmadığı, taşınmazın dava dışı kişilerce kullanıldığı hatta bir kısmının tapuda hissedar dahi olmadığı belirlenmiştir. Bu durumda, fiili taksimin varlığından söz edilemeyeceği açıktır.
Mahkemece, davacı tarafın önalım talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.