Esas No: 2021/5280
Karar No: 2022/4552
Karar Tarihi: 28.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5280 Esas 2022/4552 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/5280 E. , 2022/4552 K.Özet:
Davacılar, TMK'nın 713/2 ölüm nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talep etmişlerdir. Davalılar, taşınmazın fiilen bölündüğünü, Adil'in yetki verilmediğini ve TMK'nın 713/2. maddesindeki ölüm ibaresinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır. Birinci derece mahkemesi davanın kısmen kabul edilmesine karar vermiş, yargılama sonunda yapılan istinaf başvuruları sonucu yeniden görülen davada çelişkili karar verilmesi sebebiyle karar bozulmuştur. Yargıtay tarafından verilen kararda, mahkemenin usul ve esas kararlarına uygun hareket etmesi gerektiği belirtilmiştir. Sonuç olarak, davalıların temyiz isteği kabul edilmiş, temyize konu olan bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.
Kanun Maddeleri:
- TMK'nın 713/2 maddesi: ölüm sebebine dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkin hükümleri düzenler.
- 6100 sayılı HMK'nin 294. maddesi: mahkemenin usule veya esasa ilişkin kararla davayı sona erdirdiği hükümleri açıklar.
- 6100 sayılı HMK'nin 297. maddesi: hükmün sonuç kısmında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların gösterilmesi gerekliliğini belirtir.
- 6100 sayılı HMK'nin 298. maddesi: gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağını belirtir.
- T.C. Anayasası'nın 141. maddesi: duruşmaların aleniyeti kuralı gereği, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine aykırı ve çelişik olmaması gerektiğini belirtir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 10/02/2015 tarihinde verilen dilekçeyle TMK'nın 713/2 ölüm nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26/11/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalılar vekili tarafından talep edilmiştir. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar ..., ..., ... ve ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 28/06/2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar ..., ..., ..., ... adlarına Av. ... ve Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkillerinin murisi tarafından 1986 yılında dava konusu taşınmazın 25.000 m2’sinin paydaş ... Gültekin’den haricen satın alınarak o tarihten beri önce muris sonra mirasçıları tarafından kullanıldığını, davalıların murisinin 20 yıldan çok önce öldüğünü belirterek, davalıların paylarının iptali ile davacılar adına tescilini talep etmiştir.
Davalı Adil mirasçıları vekili cevap dilekçesinde, taşınmazın fiilen bölündüğünü, ...’in kendisine düşen kısmı davacıların murisine sattığını, Adil yönünden ...’a yetki verilmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, TMK’nin 713/2. maddesinde düzenlenen ölüm ibaresinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiğini, Bedia’nın payı yönünden ...’a yetki verilmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında, davalı ... vekili istinaf kanun yoluna başvurmuş, bölge adliye mahkemesince, başvurunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak dosya mahkemesine iade edilmiştir. Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında davalı ... ve davalı Adil mirasçıları vekili istinaf kanun yoluna başvurmuş, bölge adliye mahkemesince, başvurunun esastan reddine dair verilen karar, davalı ... ve davalı Adil mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nin 713/2. maddesinde düzenlenen ölüm sebebine dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nin “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
T.C. Anayasası'nın 141. maddesi hükmü uyarınca, duruşmaların aleniyeti kuralı gereği, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine aykırı ve çelişik olmaması gerekir. Bu nedenle Mahkeme hükmü tek olduğundan ve kısa kararla aynı sonuçları taşıyacağından kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki halinde ortada yasaya uygun bir hükmün varlığından söz edilemez. Nitekim Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 10.04.1992 tarih ve 7/4 sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni sayılacağı belirtilmiştir.
Somut olayda, mahkemece kısa kararında; davacı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine, ... ve ... dışındaki davacılar yönünden davanın kısmen kabulüne, karar verildikten sonra, gerekçeli kararında; davacı ... yönünden davanın aktif husumet yokluğundan reddine, ... ve ... dışındaki davacılar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilerek, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir ve davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, yalnız davalı ...’ya yönelik payın iptaline karar verildikten sonra, karar davacı tarafından istinaf edilmediği halde, bölge adliye mahkemesince dosya mahkemesine gönderildikten sonra davalı Adil mirasçılarının da payının iptaline karar verilmesi doğru değildir.
Ayrıca, dava konusu taşınmaz, tapulama yoluyla davalıların murisi adına tespit edilmiş olup, tapuda davalılar adına paylı halde kayıtlıdır. Dosya kapsamından ve dinlenen tanık beyanlarına göre, dava konusu taşınmaz açısından tüm mirasçıların katılımıyla yapılmış geçerli bir taksim bulunduğundan söz edilemez. Davacılar tarafından kullanılan yerlerin de davalılar adına kayıtlı paylar olduğunun kabulü mümkün olmayıp, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... ve davalı Adil vekilinin temyiz isteminin kabulü ile temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, 3.815,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı Adil mirasçılarına verilmesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, 28.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.