Esas No: 2021/4516
Karar No: 2022/4630
Karar Tarihi: 29.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4516 Esas 2022/4630 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/4516 E. , 2022/4630 K.Özet:
Davalıdan ecrimisil alacağı talebiyle açılan davada, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin bozma kararına uyularak yapılan duruşmada, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Ancak, kararın faiz hesaplama konusunda hatalı olduğu ve taleple bağlılık ilkesine uyulmadığı tespit edilmiştir. 6183 sayılı Yasa'nın 51. Maddesi gereği hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte alacağın tahsil edilmesi gerektiği belirtilerek, kararın bu hususlar yönünden düzeltilerek onanması gerektiği belirtilmiştir.
6183 sayılı Yasa'nın 51. Maddesi: \"Gecikme zammı; ödemelerin zamanında yapılmaması halinde, borçlu tarafından faiz yürütülen dönemler için bankalararası piyasa faiz oranlarının üç puan fazlası oranında uygulanır.\"
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.04.2009 gününde verilen dilekçe ile ecrimisil, elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile fazlaya ilişkin talebin reddine, elatmanın önlenmesi ve kal talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 30.06.2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemece, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak verilmiş olan karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
29/06/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacı vekili dava dilekçesinde; "(...) davalının 40.925,81 TL ana para 30.509,59 TL işlemiş faiz olmak üzere 71.435,40 TL ecrimisili dava tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanuna göre hesaplanacak faiz ile birlikte ödemeye mahkum edilmesine..." şeklinde talepte bulunmuş, bilahare 24/03/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini "(...) 57.115.89 TL'nin 16/12/2013 tarihli ek rapor ile her yıl tesbit edilen ecrimisil ana para bedelinin o yılın dönem sonu olan yıl sonunda itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51. Maddesi uyarınca işleyecek gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsiline..." şeklinde talebini ıslah etmiştir.
Temyize konu ilk derece mahkemesinin 30/06/2020 tarih 2018/138 Esas 2020/95 karar sayılı kararında ise "55.752,81 TL ecrimisil bedelinin ve taleple bağlılık gereğince 30.509,59 TL işlemiş faizinin (55.752,81 TL'lik ecrimisil bedelinin 40.925,81 TL'lik kısmına dava tarihinden, 14.827,00 TL'lik kısmına ıslah tarihinden itibaren yasal faiz yürütülerek) davalından tahsiline..." şeklinde hüküm kurulmuştur.
Dava konusu alacak (ecrimisil) 6183 sayılı Yasa kapsamında kalan bir alacak olduğuna, davacı vekili tarafından bu yönde talep bulunduğuna göre, bilirkişi tarafından hesaplanan ve ıslah edilen alacağın da, dava tarihinden itibaren 6183 sayılı Yasa'nın 51. Maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken, yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yine dava dilekçesinde ana para tutarına 6183 sayılı Yasa'ya göre faiz uygulanması talep edilmiş, ıslah dilekçesinde de "her yıl tesbit edilen ecrimisil ana para bedelinin o yılın dönem sonu olan yıl sonunda itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51. Maddesi uyarınca işleyecek gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsiline..." denilmek suretiyle faiz alacağı da ıslah edilmiştir. Buna rağmen faiz hususunda taleple bağlı kalındığı belirtilerek, bilirkişi tarafından hesaplanan 35.914,71 TL faiz alacağının 30.509,59 TL'lik kısmının hüküm altına alınması, fazlaya ilişkin talebin ise, taleple bağlılık ilkesi gereğince reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Temyize konu ilk derece mahkemesinin kararının bu gerekçe ile davacı lehine bozulması veya bu yanlışlık yeniden yargılama yapılmasının gerektirmediğinden düzeltilerek onanması gerektiği kanaatindeyim. Bu nedenle sayın çoğunluğun kararın bu hali ile onanması yönündeki görüşüne iştirak etmiyorum.