Esas No: 2022/1278
Karar No: 2022/4606
Karar Tarihi: 29.06.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/1278 Esas 2022/4606 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/1278 E. , 2022/4606 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Asıl davada davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29/01/2014 tarihinde verilen dilekçeyle vasiyetnamenin iptali istenmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; birleştirilen davada davacı vekili tarafından davalı aleyhine 10/04/2019 gününde verilen dilekçe ile düzenleme şeklindeki vasiyetnamenin sahteliğinin tespiti istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davanın reddine dair verilen 04/11/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, mirasbırakan ...'un 01/02/2013 tarihinde vefat ettiğini, başkaca mirasçısı bulunmadığından İstanbul Anadolu 20. Sulh Hukuk Mahkemesinin 12/08/2013 tarihli, 2013/327- 626 E. K. sayılı kararı ile Hazinenin mirasçılığına karar verildiğini, davalıların Kadıköy 27. Noterliğinin 24/01/2013 tarih ve 3176 yevmiye numaralı vasiyetnameye istinaden mirasçı olduklarından bahisle İstanbul Anadolu 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/787 Esas sayılı dosyası ile vasiyetnamenin okunmasını talep ettiklerini, mirasbırakanın vasiyetname düzenleme tarihinde fiili ehliyete sahip olmadığı gerekçesiyle vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini istemiştir. Cevaba cevap dilekçesiyle ise vasiyetname altındaki imzanın mirasbırakanın eli ürünü olup olmadığının araştırılmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, murisin vasiyetnamenin düzenlenme tarihinde temyiz kudretini haiz ve akıl sağlığı yerinde olarak iradesini beyan ettiğini ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece ilk olarak Adli Tıp Kurumu raporuna göre ...'un 24/01/2013 tarihinde fiili ehliyetine sahip olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilmiştir. Davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 12.02.2018 günlü ve 2016/13299 Esas, 2018/864 Karar sayılı ilamı ile onanmıştır. Davacı vekili, daire ilamına karşı karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 06.12.2018 günlü 2018/2959- 12501 E. K. sayılı ilamında; “…Somut olayda; davacı taraf cevaba cevap dilekçesi ile vasiyetnamedeki imzanın murise ait olup olmadığı yönünde inceleme yapılmasına yönelik talepte bulunmasına rağmen, mahkemece davacının bu iddiasına ilişkin olarak inceleme ve araştırma yapılmamış, gerekçeli kararda bu hususa değinilmemiştir. Hal böyle olunca mahkemece; müteveffanın vasiyetnamenin düzenlendiği tarihten önce (yakın tarihli), attığı samimi imza asıllarının toplanarak, imzanın müteveffaya ait olup olmadığı konusunda, yeterli incelemeyi ve değerlendirmeyi içeren bir bilirkişi raporu aldırılarak, varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada davacı vekiline HMK 208/4 maddesi gereği imzanın sahte olduğu iddiasına dayalı olarak vasiyetnameyi düzenleyen noter hakkında dava açmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine dair ara karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından açılan İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/151 Esas sayısına kayıtlı düzenleme şeklindeki vasiyetnamenin sahteliğinin tespitine ilişkin davada eldeki dosyayla birleştirme kararı verilmiştir.
Yapılan incelemeler sonucunda ATK raporu, grafoloji uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen rapor dikkate alındığında, murisin vasiyetname düzenlendiği sırada fiil ehliyetinin bulunduğu, söz konusu vasiyetnamedeki imzaların da murise ait olduğu anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Asıl dava, vasiyetnamenin iptali, birleştirilen dava ise düzenleme şeklindeki vasiyetnamenin sahteliğinin tespitine ilişkindir.
HMK’nın 281. maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir.
Davacı vekilince bilirkişi raporuna karşı sunulan itiraz dilekçesinde vasiyetname ile yöntemince toplanmış karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikteki diğer belgeler üzerinde adli tıp kurumundan imza incelemesi yaptırılması talep edilmiş olmasına rağmen mahkemece talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir ara karar verilmeden işin esası hakkında karar verilmesi doğru değildir.
Bir belgedeki imza ve yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik araç gereç yardımıyla binoküler mikroskopla büyütülerek kıyaslama, ultraviyole lambası ve ınfraded ışınları altında tahrifat, belgelerin arka yüzündeki yatık ışık verilerek fülaj izi görüntüsü, alttan aydınlatmalı lambalarla imza kopyacılığı, grafolojik, grafometrik esaslar içerisinde milimetrik mukayeseli ölçümler ve belgelerin niteliğine göre gerekli değişiklik fenni metotlarla yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarını fotoğraf yada diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. (HGK 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E.; 2001/483 K)
Hal böyle olunca mahkemece; vasiyetname ile yöntemince toplanmış karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikteki diğer belgeler üzerinde, yukarıda açıklanan yöntem ve ilkelere uygun olarak adli tıp kurumunca imza incelemesi yaptırılması ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir.