Esas No: 2022/2428
Karar No: 2022/4702
Karar Tarihi: 04.07.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/2428 Esas 2022/4702 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/2428 E. , 2022/4702 K."İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
DAVALILAR : ... vd.
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Oltu Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 31.01.2019 tarihinde verilen dilekçeyle yargılamanın yenilenmesi talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 19.04.2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 29.03.2021 tarih 2021/1386 Esas, 2021/2254 Karar sayılı ilamı ile Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin kararının onanmasına karar verilmiştir. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin bu ilamına karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine dosya ve içeriği incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR
Talep, tapu iptal ve tescil istemli davada davanın kabulüne dair verilen hükmün yargılamanın iadesi yoluyla yenilenmesi istemine ilişkindir.
Yargılamanın yenilenmesini talep eden ... vekili, ...,... ada 58 parsel, Konya ili, Meram ilçesi, ... Mahallesi, 0 ada 1520 parsel,...,... ada 4 parsel, ...,... parsel ve aynı yer 38337 ada 14 parselde kayıtlı tarla vasfındaki taşınmazlarda davalı ...'e ait tam hissenin 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda yer alan "bölünemez büyüklük" kavramına aykırı olarak iptali ile eşit hisse şeklinde davacılar adına tesciline dair Oltu Asliye Hukuk Mahkemesine ait 28.11.2018 tarihli 2018/280 Esas ve 2018/848 Karar sayılı hükmün iptali ile davacılar adına yapılan devirlerin de iptalini ve ... adına yeniden tescilini talep etmiştir.
İptali istenen hükmün davacıları ve davalısı, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesi, "Hukuki yarar yokluğundan ve ayrıca talepte bulunanın üçüncü kişi şartlarını sağlamadığı anlaşıldığından talebin usulden reddine" karar vermiştir.
Davacı vekili, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi, istinaf talebinin esastan reddine karar vermiştir.
Davacı vekilinin hükmü temyiz etmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 29.03.2021 tarih, 2021/1386 Esas, 2021/2254 Karar sayılı ilamı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili, karar düzeltme kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemelerinin 20/07/2016 tarihinde tüm yurtta göreve başlayacağı 29525 sayılı Resmi Gazete'de ilan edildiğinden, bu tarihten sonra verilen kararlar hakkında 6100 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümleri uygulanacaktır. 6100 sayılı Kanunun 341 ila 381. maddelerinde istinaf, temyiz ve yargılamanın iadesi kanun yollarına yer verilmiş, 1086 sayılı HUMK döneminde tanınmış olan karar düzeltme yoluna yer verilmemiştir. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi hükümlerinin temyizi üzerine Yargıtayca verilen kararlar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün değil ise de; onama kararının maddi hataya dayandığı ve davacı vekili talebinin kamu düzenine ilişkin olduğu gözetilmekle, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
03.07.2005 tarihli ve 19.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5403 sayılı yasasının amacı; toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemek olup anılan yasada 30.04.2014 tarihli 6537 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yapılan ve 15.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle yeniden bazı düzenlemeler yapılmıştır. (30.4.2014-6537/1. m)
Kanunun “Tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi” başlıklı 8. maddesi gereğince tarım arazileri; doğal özellikleri ve ülke tarımındaki önemine göre, nitelikleri mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ve marjinal tarım arazileri olarak sınıflandırılmıştır. (31.01.2007-5578/2. m)
Yapılan düzenlemelerle, asgari tarımsal arazi büyüklüğüne erişmiş tarımsal arazilerin bölünemez eşya niteliği kazanmış olacağı, asgari tarımsal arazi büyüklüğünün mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektardan küçük belirlenemeyeceği, ifraz edilemeyeceği, hisselendirilemeyeceği, Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedinin artırılamayacağı hüküm altına alınmıştır. (30/4/2014-6537/4.m)
Kanunun 3. maddesinde; mutlak tarım arazisi, özel ürün arazisi, dikili tarım arazisi, marjinal tarım arazisi, asgari tarımsal arazi büyüklüğü ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğü ayrı ayrı tanımlanmıştır. (30.4.2014-6537/3.m)
Asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin üzerinde olan tarım arazileri yukarıda belirtilen miktarların altında ifraz edilmemek şartıyla oranına bakılmaksızın hisseli olarak satılabilir.
Tarımsal açıdan gelişmiş ülkelerde yıllara göre tarımsal işletmelerin sayısı azalıp büyüklükleri artarken, ülkemizdeki süreç bunun tam tersi bir şekilde işlemekte, tarımsal işletme sayısı artarken büyüklükleri azalmaktadır. Modern ülkelerde olduğu üzere tarımsal işletmelerin büyümesinin sağlanması yolunda düzenleme yapılmasının kamu yararına aykırı bir yönü olmadığı gibi Anayasanın 44. maddesiyle Devlete yüklenen ödevle de uyumlu bulunmaktadır.
Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 376. maddesi uyarınca "Davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler". Bu hükümle kanun koyucu, hükmün taraflarının muvazaa yaparak üçüncü kişiler aleyhine kesin hüküm elde etmelerini önlemeyi amaçlamıştır.
Somut olaya gelince; iptali istenen hükme esas dava dosyasında 145 ayrı davacı, ...,.. ada ...,... ilçesi, ... Mahallesi, ...,.. Mahallesi 27618 ada 4 parsel, Konya ...,... parsel ve aynı yer 38337 ada 14 parselde kayıtlı taşınmazların davalı ... adına kayıtlı olsa da inanç sözleşmesi gereği gerçek hak sahibi olduklarını, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına eşit hisseler şeklinde tescilini talep etmiştir.
Dava konusu taşınmazlar tarla vasfında olup ... adına tam hisse ile kayıtlıdır. Dava açıldıktan yaklaşık 7 ay sonra davalı ... vekili davayı kabul ettiklerini bildirmiş, mahkemece aynı gün davalının da kabulü gözönüne alınarak davanın kabulüne; davalı ... adına kayıtlı dava konusu taşınmazların eşit hisseler ile davacılar adına ayrı ayrı tesciline karar verilmiştir.
Mahkemece; verilen hükmün kesin karar olması nedeniyle karar tarihi olan 28/11/2018 tarihinde kesinleştiği tasdik edilmiştir.
Hükmün kesinleşmesi üzerine davalı adına olan hisse, davacılar adına tapuda intikal etmiş; ... vekili, bölünemez büyüklük kuralına aykırı olarak dava konusu tarım arazisinin davacılar adına tesciline dair hükmün iptali ile davalı ilk kayıt maliki ... adına tescilini talep etmiştir.
Anayasa, kanun koyucuya, toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda tarımsal alanlarda düzenleme yapma yetkisi verdiğinden kanun koyucu tarafından tarım alanlarının korunması ve amacına uygun olarak kullanılmasını sağlamak için 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu çıkarılmış bulunmaktadır. Mevcut kurallar tarım arazilerinin miras veya diğer sebeplerden dolayı bölünmesinin ve tarımsal yapının bozulmasının önlenmesi, tarım alanlarında meydana gelen kayıpların engellenmesi, parçalı araziler için harcanan emek, zaman ve masrafların azaltılması, tarım yapılmasının kolaylaştırılması ve tarımsal işletmelerin ekonomiye kazandırılması için kamu yararı amacıyla getirilmektedir.
Bu amaç doğrultusunda asgari tarımsal arazi büyüklüğüne erişmiş tarım arazilerinin bölünemez eşya niteliği kazanmış olacağı, asgari tarımsal arazi büyüklüğünün mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektardan küçük belirlenemeyeceği, ifraz edilemeyeceği, hisselendirilemeyeceği, Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedinin artırılamayacağına dair hüküm, kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce res'en dikkate alınması gerekmektedir.
Hal böyle olunca mahkemece 5403 sayılı Kanunun ilgili maddeleri üzerinde durulmaksızın davalının davayı kabulü hükme esas alınarak tapu iptali ve tescil talebinin kabulü ile eşit hisseler oranında davacılar adına tescile karar verilmesi halinde kamu yararı amacıyla getirilen ve kamu düzenine ilişkin olan "bölünemez büyüklük" kuralı ihlal edilmiş olmakta, davacılar ve davalı iyiniyet kuralına aykırı olarak kanun maddesini dolanmak suretiyle tarım arazilerinin bölünmesine sebebiyet vermektedir.
Her ne kadar davalının davayı kabulü ile hüküm kesinleştirilmiş olsa da; davacılar ve davalı arasında bu danışıklı durumu yasanın koruması söz konusu olmayacağından Tarım ve Orman Bakanlığının yargılamanın yenilenmesini kamu yararı adına talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu nedenle ilk derece mahkemesinin, Tarım ve Orman Bakanlığının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 376. maddesinde yer alan "aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçen" olmadığı gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi isteme hakkı bulunmadığından aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden ret karar vermesi doğru değildir.
Temyiz incelemesi sonucunda yukarıda yazılı sebeple ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekirken maddi hata sonucunda Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verildiği, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi hükümlerinin temyizi üzerine Yargıtayca verilen kararlar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün değil ise de; onama kararının maddi hataya dayandığı ve davacı vekili talebinin kamu düzenine ilişkin olduğu gözetilmekle, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 29.03.2021 tarih, 2021/1386 Esas, 2021/2254 Karar sayılı ilamının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 29.03.2021 tarih, 2021/1386 Esas, 2021/2254 Karar sayılı ilamı maddi hataya dayalı olduğundan KALDIRILMASINA, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi gereğince Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 30.10.2020 tarihli, 2020/139 Esas, 2020/1207 sayılı Kararının KALDIRILMASINA, Oltu Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.04.2019 tarihli 2019/53 Esas, 2019/318 sayılı Kararının BOZULMASINA, davacı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, karardan bir örneğin Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 04.07.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.