Esas No: 2022/193
Karar No: 2022/4756
Karar Tarihi: 05.07.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/193 Esas 2022/4756 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/193 E. , 2022/4756 K.Özet:
Davacı, davalı aleyhine elatmanın önlenmesi, birleştirilen davada tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkeme, davacı-karşı davalı lehine elatmanın önlenmesine, davalı-karşı davacının dava açısından reddine karar vermiştir. Yargıtayca incelenen kararın temyiz istemi reddedilmiştir. Davacı-karşı davalı vekili tarafından, vekalet ücretine yönelik bir talep bulunmuştur. Yargıtayca, tavzih talebine ilişkin karar verilmemesi nedeniyle kararın Yerel Mahkemeye iadesine karar verilmiştir. Yargıtayın karar düzeltme isteminin reddedilmesi üzerine, mahkemece tavzih talebi reddedilmiştir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Kanun maddesi incelendiğinde; \"Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.\" şeklinde olduğu görülmüştür. Bu nedenle, ek kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, 22.07.2020 tarihli ek kararın onanması gerekmektedir. Kanun maddesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 305/2. maddesidir.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
ASIL DAVADA DAVACI-
BİRLEŞTİRİLEN DAVADA
ASIL DAVADA DAVALI-
BİRLEŞTİRİLEN DAVADA
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25/07/2011 ve 02/01/2012 günlerinde verilen dilekçeler ile asıl davada elatmanın önlenmesi, birleştirilen davada tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiş verilen karar Yargıtayca incelemeden geçerek 10/07/2020 tarihinde kesinleşmiştir. Asıl davada davacı- birleştirilen davada davalı vekilinin temyiz talebine dair verilen 22/07/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi asıl davada davacı- birleştirilen davada davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi, birleştirilen dava tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı- birleştirilen davada davalı ... vekili, 215 ada 20 parsel sayılı taşınmazın vekil edenine ait olup üzerinde ev bulunduğunu, vekil edeninin bir tesadüf sonucu bu evde davalının oturduğunu öğrendiğini, davalının davacının kayınbiraderi olup bitişik 21 parseldeki ev davalıya ait iken davalının 20 parsel üzerindeki evde oturduğunu, davalının kendi evine geçmediği gibi davacıya ait evi işgal etmeye devam ettiğini açıklayarak, 20 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki meskendeki müdahalenin menine karar verilmesini istemiş, birleştirilen davanın reddini savunmuştur.
Davalı-birleştirilen davada davacı ... vekili, davanın reddini savunmuş, birleştirilen davada, 215 ada 20 ve 21 parsel sayılı taşınmazların bitişik olduğunu, 21 parselin ..., 20 parselin ... adına kayıtlı iken 20 parselin davalının eşine, 21 parselin de vekil edenine devredildiğini, bilahare 20 parselin eşi tarafından davalıya devredildiğini, taraflarca bu devir işlemlerinden itibaren çekişmesiz ve malik sıfatıyla taşınmazların bu şekilde kullanıldığını, ancak meni müdahale davasının açılmasıyla birlikte fiilen kullanılan yerler ile tapu numaralarının ters olduğunun öğrenildiğini açıklayarak 20 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile 21 parsel olarak vekil edeni adına tesciline, 21 parsel sayılı taşınmazın vekil edeni adına olan tapu kaydının iptali ile 20 parsel olarak davalı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacı- karşı davalının davasının kabulü ile elatmanın önlenmesine, davalı- karşı davacının davasının reddine karar verilmiştir. Bu karar üzerine davalı-karşı davacı vekili hükmü temyiz etmiş, davacı-karşı davalı hükmün onanmasını istediğine ilişkin temyize cevap dilekçesi sunmuştur. Ayrıca davacı-karşı davalı vekili 30.03.2016 tarihli dilekçesi ile, müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hükmün 5. bendinde davalı-birleştirilen davalı yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi nedeniyle tavzih isteminde bulunmuş, mahkemece, tavzih talebine ilişkin karar verilmemiştir. Temyiz istemi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2018/4241 Esas, 2019/9701 Karar sayılı ve 31.10.2019 tarihli ilamı ile, "1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul, Kanun ve bozma gereklerine uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 2. Davacı- birleştirilen davada davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik hükmün tavzihi talebini içeren 30.03.2016 tarihli dilekçesinde, Yerel Mahkeme kararının tavzihi istenildiğine göre bu konuda Yerel Mahkemece bir karar verilmesi gerektiğinden, incelenmeksizin YEREL MAHKEMEYE İADESİNE, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 1.622,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 4.867,05 TL'nin temyiz eden davalı- birleştirilen davada davacıdan alınmasına, 31.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi." karar verilmiştir.
Bu ilam üzerine davalı-karşı davacı vekili karar düzeltme yasa yoluna başvurmuş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2020/885 Esas, 2020/3277 Karar sayılı ve 10.06.2020 tarihli ilamı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, hükmün 10.06.2020 tarihinde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhi düzenlenmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili, 30.03.2016 tarihli dilekçesiyle aynı nedenlere dayalı tavzih talebinde bulunmuş, mahkemece 22.07.2020 tarihli ek karar ile tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.
22.07.2020 tarihli ek karar, davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 305/2. maddesi incelendiğinde; "Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez." şeklinde olduğu görülmüştür. Taraflar lehine veya aleyhine vekalet ücretinin hatalı belirlenmiş olması, tashih veya tavzihe konu olacak bir husus değildir. Bu nedenle mahkemece, ek kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, 22.07.2020 tarihli ek kararın onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun 22.07.2020 tarihli ek kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/07/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...