Esas No: 2022/2468
Karar No: 2022/4910
Karar Tarihi: 06.09.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/2468 Esas 2022/4910 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/2468 E. , 2022/4910 K."İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR ... vd.
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.01.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.11.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı Hazine vekili, 1385 (2070) parsel sayılı taşınmazın, 1475,79 m2'lik kısmının devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve Hazine adına ihdası gereken yerlerden olduğu halde Adana Büyükşehir Belediyesi adına ihdasen tescil edilip, adı geçen belediyece yapılan imar uygulaması sonucu kamu alanında kullanılmak üzere terkin edildiğini, anılan 1475,79 m2'lik kısım üzerine de 5527 ada 4 ve 5 sayılı imar parsellerinin oluşturulduğunu; ancak, belirtilen şuyulandırma işleminin ve öncesinde aynı bölgede Seyhan Belediyesince yapılmış olan 37 No'lu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek; 5527 ada 4 ve 5 sayılı imar parsellerinin 1475,79 m2'lik binmeli alana isabet eden kısmının tapusunun iptali ve Hazine adına tesciliyle tapu kayıtlarının eski hale iadesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 15.04.2019 tarihli, 2016/10457 Esas, 2019/3350 Karar sayılı bozma ilamı ile; "... Seyhan Belediyesi tarafından 37 ve 38 No'lu imar düzenlemelerinin yapıldığı, bunlardan 37 No'lu şuyulandırma işleminin idari yargı yerinde iptal edildiği, 38 sayılı düzenlemenin ise halen geçerliliğini koruduğu bilinmekte olup, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile eki olan krokide, dava konusu taşınmazın hangi alanının 37 No'lu ve hangi kısmının 38 No'lu düzenleme alanlarında kaldığı kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açıklanıp gösterilmemiştir. Yine, krokide taşlık olarak ifade edilen kısımları ayıran kadastral parsel sınırları işaretlenmiş olmakla bu kısımların önceden kadastral parsel yada parseller kapsamında kalıp kalmadığı yönünde şüphe oluşmuş, bu husus netliğe kavuşturulmamıştır. Öte yandan, anılan raporda, hem ilk uygulama tarihinde 775 sayılı Yasanın (mülga) 3/2. maddesi uyarınca Belediyeye devri gereken yerlerden olduğu belirtilip, hem de 3194 sayılı Yasanın 11/3. maddesi uyarınca Hazine adına tescilinin gerektiği yönünde görüş bildirildiği ve böylece raporun kendi içerisinde de çelişkili olduğu gibi; mahkemece de, 775 sayılı Yasanın mülga 3. maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği bakımından yeterli araştırma ve soruşturma da yapılmamıştır.
O halde; dava konusu alanın hangi tarihte belediye veya mücavir saha içerisine alındığı, hangi imar uygulamalarına tabi tutulduğu, hangi kısmının hangi düzenlemeler kapsamında kaldığı, şuyulandırma işlemleri öncesi ve sonrası niteliklerinin ( ilk uygulama ve ikinci uygulama öncesi ve sonrası nitelikleri, nereden ihdas ile oluşturulduğu, vs) kadastral paftalar ve imar parselleri krokileri de getirtilerek ve gerekirse yerinde yeniden keşif yapılmak suretiyle şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, raporlardaki çelişkilerin giderilmesi, 775 sayılı yasanın mülga 3. maddesinin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka bir ifadeyle dava konusu taşınmazın belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığının net bir şekilde saptanması, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalılar ... vekili, Çukurova Belediye Başkanlığı vekili ve ... vekili temyiz etmişler ve Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 22.06.2020 tarih, 2020/2788 Esas, 2020/8700 Karar sayılı ilamıyla; "...3194 sayılı Yasaya eklenen bu hüküm gereğince dava konusu uyuşmazlığın, idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiğinden imar parselinin kadastral parsele ihyasına yönelik dava konusu talebin, kanun değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.'' şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava konusu taşınmaz davalı Seyhan Belediyesi ve davalı ... Belediyesi tarafından imar uygulamalarına tabi tutulmuş, ancak davalı Belediyeler tarafından yapılan imar uygulamaları İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Böylece, davacının maliki olduğu kadastral parsel üzerinde imar uygulaması ile oluşan imar parsellerinin dayanağı idari işlemin iptal edilmesi nedeniyle sicil dayanaksız kalmış ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca imar parselleri yolsuz tescil durumuna düşmüşlerdir. Her ne kadar mahkemece dava tarihinden sonra gerçekleşen yasa değişikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; dava, davalı Seyhan Belediyesi ile davalı ... Belediyesinin yapmış olduğu idari işlem nedeniyle açılmış olup, davanın açıldığı tarihte kadastral parselin ihyasını talep etmekte haklı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davacının davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemeyeceğinden ve davacının dava açma tarihinde haklı olduğu göz önüne alındığında, 6100 sayılı HMK'nın 331. maddesi gereği yapılan yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden davanın açılmasına sebebiyet veren davalılar Adana Büyükşehir Belediyesi ile, dava konusu taşınmazın belediye sınırlarında meydana gelen değişiklik ile davalı ... Belediyesi sınırlarına dahil olan davalı ... Belediyesi sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki; anılan bu hususlar kararın bozulmasını gerektirmekte ise de; yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 370/2. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının;
1-Yargılama giderine ilişkin 3. paragrafın çıkarılmasına, yerine "Davacı tarafından yapılan 2.242,70 TL yargılama giderinin davalı ... Belediyesi ile davalı ... Belediyesinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine'' ibaresinin eklenmesine,
2- Vekalet ücretine ilişkin 4. paragrafın çıkarılmasına ve yerine "Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.080.00 TL vekalet ücretinin davalı ... Belediyesi ile davalı ... Belediyesinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine'' ibaresinin eklenmesine,
hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.