Esas No: 2022/388
Karar No: 2022/5107
Karar Tarihi: 13.09.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/388 Esas 2022/5107 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/388 E. , 2022/5107 K."İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : ... vd.
DAVALILAR : ... vd.
TEREKE İDARE
MEMURU : ...
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 31/12/2013 gününde verilen dilekçe ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19/10/2021günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacılar vekili, müvekkillerinin 463 parsel sayılı taşınmazda 1971 yılından itibaren zilliyet ve tasarrufta bulunduklarını ve taşınmazda inşa ettikleri binalarda ikamet ettiklerini, davalıların murisi ... ile ...’ın Sakarya 2.Noterliğinin 01/12/1971 tarih ve 16907 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile adı geçen taşınmazı müvekkili ... ile bir kısım müvekkilerinin murisi ...'a kendilerine asaleten ve o tarihte gayri reşit çocukları davacılara velayeten satarak bedelini de tahsil etmek suretiyle teslim ettiklerini, bu nedenlerle davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili, zamanaşımı itirazında bulunmuş, sözleşmenin ifa olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24.05.2016 tarihli ve 2013/782 Esas, 2016/557 sayılı Kararıyla; davacıların dava konusu taşınmaza ikametleri için binalar inşa ederek malik sıfatıyla kullandıkları, teslim olgusunun gerçekleştiği, dava konusu taşınmazın alacaklılara teslim edilmesi karşısında zamanaşımı definde bulunulmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından zamanaşımı definin reddine, taşınmazın satış vaadi nedeniyle ödenmeyen ve güncellenen 19.663,85 TL depo edilen bedelin davalılara hisseleri oranında ödenmesine hükmedilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 30.06.2020 tarih, 2016/15569 Esas, 2020/4217 Karar sayılı ilamında; satış vaadi sözleşmesinde vaad alacaklısı konumunda bulunan davacılar muris ... ’nin terekesinde elbirliği halinin devam ettiği, davanın bir veya birkaç mirasçı tarafından açılma olanağı varsa da, sürdürülmesi için diğer mirasçıların muvafakati veya açılan davanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca miras bırakanın terekesine görevli mahkemede atanacak tereke temsilcisi huzuruyla görülmesi gerektiği açıklanmıştır. Kararda, kabule göre de; gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmayan davacılar Fatih ve Selahattin yönünden aktif dava ehliyetleri bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında Sakarya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin kararıyla muris Ali’nin terekesine temsilci atanarak taraf teşkilinin sağlandığı açıklanmış, sözleşmesinin tarafı olmayan davacılar yönünden aktif dava ehliyetleri bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Mahkeme satış bedelinin bakiye kısmının dava tarihi itibarıyla güncellenmiş değerinin 19.663,85 TL olduğu, bakiye kısma ilişkin verilen depo kararının yerine getirildiği gerekçeciyle davanın kabulüne karar vermiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle;
1.Edimin ifası zamanında gerçekleşmediğinden bahisle sözleşmedeki yükümlülüğünü tamamlamamış alıcının tescil hakkı olmadığını,
2.Taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri belirlenerek, ödenen miktarı taşınmazın sözleşmedeki satış bedeli olan miktara oranlanarak belirlenecek bedelin davacı tarafça depo edilmesi gerektiğini,
3.Gerekçeli kararda taşınmaz rayiç değerine göre neden karar vermediğinin açıklanmadığını,
4.Davanın açılmasına davacıların sebebiyet verdiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden müvekkillerinin sorumlu olmaması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca mülkiyetin kazanılmasına esas olacak bir hukukî sebebe dayanarak malikten mülkiyetin kendi adına tescilini istemek hususunda kişisel hakka sahip olan kimse, malikin kaçınması hâlinde hâkimden, mülkiyetin hükmen geçirilmesini isteyebilir.
2.6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 97. maddesi uyarınca karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.
2. Değerlendirme
1.Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2.Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde TMK’nın 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
3.Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise, bu bedel Türk Borçlar Kanununun 97. maddesi uyarınca depo ettirilmelidir.
4.Bu durumda mahkemece yapılması gereken; dosya içerisine satış vaadi sözleşmesinde satış bedelinin 23.000,00 TL olarak kararlaştırıldığı, satış bedelinin 5.000,00 TL'nin ödendiği, bakiye kısmın 01.05.1972 tarihinde ödenmesinin kararlaştırıldığı, ancak bakiye kısmın ödendiğine dair delil sunulamadığı anlaşılmıştır. Dava konusu taşınmazın bedelinin bir kısmının ödenmediği görülmüştür. Mahkemece, taşınmazın yargılama sırasında ada parsel numarasının değiştiği gözetilerek, TBK'nin 97. maddesi uyarınca birlikte ifa kuralı gereğince taşınmazların dava tarihindeki rayiç değeri keşif yapılıp bilirkişi raporu alınarak saptanmalı, bakiye satış bedeli konusunda davacının sözleşmedeki satış bedeli ile ödemiş olduğu bedel oranlanarak, dava konusu taşınmazların dava tarihindeki rayiç bedeli belirlendikten sonra satış bedelindeki oranlamaya göre saptanacak bakiye satış bedelinin depo ettirilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle; Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2, 3, 4) No'lu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.09.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.