Esas No: 2022/1665
Karar No: 2022/5125
Karar Tarihi: 14.09.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/1665 Esas 2022/5125 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/1665 E. , 2022/5125 K.Özet:
Davacılar, mirasın hükmen reddi talebinde bulunmuştur. Davacılar, mirasçılık belgesi çıkarmadıklarını, üzerine kayıtlı bir gayrimenkul olmadığını ve murisin borçlu olduğu bilgilerine sahip olduklarını belirtmiştir. Davalılar ise davanın reddini savunmuştur. Mahkeme, davanın kısmen kabul kısmen reddi yönünde karar vermiştir. Ancak Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, davacıların taraf göstermesinde yanıldığı davalının husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi yönünde bozma kararı vermiştir. Yeniden yapılan yargılama sonucunda, davacıların yanlış irade ile davalı olarak gösterdikleri Şekerbank A.Ş. için vekalet ücreti ödemesine hükmedilmemesi gerektiği anlaşılmıştır. Bu nedenle, davalıların temyiz itirazları reddedilirken, davacıların temyiz itirazları kabul edilerek hüküm sonucunun düzeltilip onanması kararlaştırılmıştır.
Kanun Maddeleri:
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 119/1-b mad.
- HMK, m. 124/1
- HMK, m. 124/2
- HMK, m. 124/3
- HMK, m. 124/4
- HUMK’nın 438/7. mad.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : ... vd.
DAVALILAR : ... vd.
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 06/07/2015 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16/09/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, mirasın hükmen reddi talebine ilişkindir.
Davacılar vekili, muris ...’nun 10.05.2014 tarihinde ölümü ile davacı mirasçıların bugüne kadar Türkiye'nin hiçbir yerinden mirasçılık belgesi çıkarmadıklarını, zira ...'nun gayrimenkulü olmadığını, üzerine kayıtlı araç varsa da nerede kimde olduğunun dahi bilmediklerini, ...'nun ... Vergi Dairesine kayıtlı ...vergi sicil nolu ... İnşaat Ltd. Şti’nin faal olup olmadığı ve şirketin kapatılıp kapatılmadığının varisleri tarafından bilinmediğini, haricen öğrendiklerine göre murisin Şekerbank ... Şubesine de borcu bulunduğunu, borç miktarının bilinmediğini, her hangi bir Varlık Yönetim A.Ş.'ye borç devri yapılıp yapılmadığının da bilinmediğini, murisin uzun yıllar hastalığı ve çalışamaz durumda olması nedeniyle borçlarını ödeyemez durumda olduğunu, bu nedenle terekenin borca batık olduğunun hükmen tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 21.09.2020 tarih, 2016/14891 Esas, 2020/5148 Karar sayılı ilamı ile ‘’...Somut olayda, davalılardan Şekerbank A.Ş.’nin, cevap dilekçesinde muristen alacaklı olmadığını bildirdiği görülmektedir. Mahkemece adı geçen davalı yönünden husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken aleyhine yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...’’ gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalı ... A.Ş aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılar adına açılan davanın kabulü ile davacılar murisi ...'nun terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine, davalılardan Şekerbank A.Ş kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 4.080,00 TL ücreti vekaletinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü davacılar vekili ile davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
2) Davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 119/1-b maddesi gereği dava dilekçesinde davacı, talebinin muhatabı olan kişiyi yani hasmını, davalıyı açıkça gösterir ve davanın açılmasıyla tarafları da belirlenmiş olur. Kural olarak da her dava, dava dilekçesinde gösterilen taraflar arasında devam eder. Fakat bazı hâllerde dava devam ederken taraflarda değişiklik olabilir. Bu değişiklik kanundan dolayı yahut kendiliğinden veya taraflardan birinin iradesiyle ortaya çıkabilir.
Taraf değişikliği, açılmış ve görülmekte olan bir davada, davanın taraflarından birinin davadan ayrılması ve onun yerini “üçüncü kişinin” almasıdır. Bu kurum, taraf sıfatında yanılgı sonucu yanlış kişi veya kişilerin taraf olarak gösterilmesi hâlinde daha da önem taşır.
6100 sayılı HMK’nın 124. maddesiyle “Tarafta iradi değişilik” konusunu düzenlemiştir. Anılan düzenlemeye göre; bir davada taraf değişikliği ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür (HMK, m. 124/1). Ancak kanun koyucu bu konuda yasalarda yer alan özel hükümleri saklı tutarak (HMK, m. 124/2) hâkimin izni ile taraf değişikliği yapılabilecek hâllere de yer vermiştir. Maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edileceği gibi, tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması durumunda da hâkimin izniyle taraf değişikliği yapılabilecektir (HMK, m. 124/3,4). Kabul edilebilir bir yanılgı olarak değerlendirilen hâller, temelinde, dürüstlük kuralına uygun bir iradeyle yanlıştan, hatadan dönme mahiyeti taşıdığından bu gibi durumlarda HMK’nın 124. maddesinin 3 ve 4. fıkralarında aranan şartlar aslında aynı anda gerçekleşmiş olur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davacılar vekili 06.07.2015 tarihli dava dilekçesinde, murisin Şekerbank ... Şubesinde borcu olduğunun haricen öğrenildiğini ancak borç miktarı konusunda yahut borcun herhangi bir Varlık Yönetim A.Ş’ye devir edilip edilmediği konusunda bilgi sahibi olmadıklarını belirtmiştir. Her ne kadar davalı ... A.Ş. cevap dilekçesinde murisin kendilerine herhangi bir borcu bulunmadığını ileri sürmüş ise de dahili davalı olarak davaya dahil edilen ... Varlık Yönetim A.Ş. vekili, Şekerbank A.Ş.’ye halef sıfatıyla vermiş olduğu cevap dilekçesinde, Şekerbank A.Ş’nin muristen olan kredi alacaklarının kendilerine devir ve temlik edildiğini kabul etmiştir.
Bu durumda, davacılar vekilinin dava dilekçesi içeriğinden, davacıların iradelerinin bizatihi murisin borçlu olduğu tarafa karşı dava açmak yönünde olduğu, yargılama sırasında verilen dilekçelerden de tarafın yanlış gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, davacıların dürüstlük kuralına uygun bir irade ile hasımda hataya düşürek Şekerbank A.Ş.’yi davalı olarak gösterdikleri göz önüne alınarak aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu husus kararın bozulmasını gerektirmiş ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nın 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bent uyarınca davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; hüküm sonucunun (7.) bendinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın ilgiliye iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.