Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/3956 Esas 2022/5161 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3956
Karar No: 2022/5161
Karar Tarihi: 14.09.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/3956 Esas 2022/5161 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2022/3956 E.  ,  2022/5161 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
    FER'İ MÜDAHİL : ...
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22/09/2014 tarihinde verilen dilekçeyle önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05/07/2018 tarihli hükmün ve 12/09/2018 tarihli ek kararın istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    KARAR
    Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin ...,... ada 2 parsel 170/2500 arsa paylı 1. kat 2 nolu bağımsız bölümde hissedar olduğunu, dava dışı hissedarın davalıya hissesini sattığını, satışın davacıya bildirilmediğini, tapuda gösterilen bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini belirterek davalı adına kayıtlı hissenin önalım hakkına dayalı olarak tapu iptal ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    İlk derece mahkemesince, davanın kabulü ile 29 ada 2 parsel 1. kat 2 nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazın davalı adına kayıtlı 1/4 hissesinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Gerekçeli karar, davalı vasisi vekili Av. ...'e 14.08.2018 tarihinde, davalı vekili Av. ...'e 05.09.2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı vekili Av. ... 12.09.2018 tarihinde hükmü istinaf etmiştir. İlk derece mahkemesi 12.09.2018 tarihli ek karar ile, istinaf süresinin 11.09.2018 tarihi itibariyle dolduğu ve davalı vekilinin süresinden sonra 12.09.2018 tarihinde istinaf dilekçesini sunduğu gerekçesiyle istinaf talebinin süre yönünden reddine karar vermiştir.
    Ek kararı, davalı vekili Av. ... istinaf etmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2018/2202 E. 2019/355 K. sayılı ve 28.02.2019 tarihli kararı ile, davalı vekilinin istinaf süresinden sonra istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşıldığından davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin istinaf talebinin reddine ilişkin 12.09.2018 tarihli ek kararına yönelik başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
    Hükmü, davalı vekili Av. ... temyiz etmiş, Dairemizin 2021/8213 E. 2022/147 K. sayılı ve 05.01.2022 tarihli ilamı ile, "TBK m. 513/1 (EBK m. 397/1) hükmü uyarınca vekil veya vekâlet verenin ehliyeti kaybetmesi, vekâlet sözleşmesinin sona erme nedeni olarak tayin edilmiştir. Vekâlet sözleşmesi, gerek vekilin, gerekse vekâlet verenin ayırtım gücünü kaybetmesi ve tam ehliyetsiz olması halinde sona erer. Aynı şekilde ayırtım gücüne sahip bulunan kişinin kısıtlanması veya yasal danışman atanması da sözleşmenin sona ermesi sonucunu doğurur. TMK’nın 471. maddesine göre; “Özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayet, hapis hâlinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkar”. Bu durumda kısıtlılık kendiliğinden ortadan kalkar. Kısıtlılığın kalkması için ayrıca bir mahkeme kararına ihtiyaç yoktur. I- 7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. a) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligatın, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılması gerekir. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir. b) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran merciye geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir. Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından, Anayasanın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın “Hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27. maddesi ile Tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.
    Somut olaya gelince, davalı ... vekili Av. ... 23.10.2014 tarihli cevap dilekçesinin ekinde vekaletnamesini sunmuştur. Kocaeli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/935 Esas, 2016/901 Karar sayılı ve 18.07.2016 tarihli ilamında, davalı ...'in TMK'nın 407. maddesi gereğince kısıtlandığı ve eşi... kendisine vasi atandığı görülmüştür. Davalı vasisi, dosya içerisine alınan 25.07.2016 tarihli vekaletname ile davalıya Av. ...'i vekil tayin etmiştir. Kocaeli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/935 Esas, 2016/901 Karar sayılı ve 30.03.2017 tarihli ek kararı ile, kısıtlı ...'in 07.02.2017 tarihinde tahliye edildiği anlaşıldığından TMK 471. maddesi gereğince kısıtlılık halinin kendiliğinden ortadan kalkmış olduğunun tespitine karar verilmiştir. Anlaşılacağı üzere davalının kısıtlanması ile görevi sona eren vekil Av. ..., davalının kısıtlılık halinin sona ermesi ile görevi sona eren vekil Av. ...'dir. Son durumda davalı kendisini usulüne uygun vekaletname ile temsil ettirmediği halde yetkisiz vekillere tebligat yapılmıştır. Açıklanan nedenlerle davalı ...'e 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği sağlanarak ve yasal temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesine iadesine, 05.01.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi." şeklinde karar verilmiştir.
    Somut olaya gelince, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderildiği mahkemesince davalı ...'e gerekçeli kararın 05.05.2022 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, ancak davalının temyiz yasa yoluna başvurmadığı görülmüştür. Davalı ...'in kısıtlanması ile vekil Av. ...'ün, kısıtlılık halinin sona ermesi ile vekil Av. ...'in görevi sona erdiği halde, son durumda kendisini usulüne uygun vekaletname ile temsil ettirmeyen davalının yetkisiz vekili olarak Av. ...'ün yaptığı temyiz başvurusu kabul edilemeyeceğinden, davalının usulüne uygun tebliğe rağmen süresi içerisinde temyiz başvurusu da bulunmadığından, vekil Av. ...'ün temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle vekil Av. ...'ün TEMYİZ DİLEKÇESİNİN REDDİNE, peşin harcının yatırana iadesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 14.09.2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.



    Hemen Ara