Esas No: 2021/8469
Karar No: 2022/5188
Karar Tarihi: 15.09.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/8469 Esas 2022/5188 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/8469 E. , 2022/5188 K.Özet:
Davalı-karşı davacı tarafından taşınmazın harici satış sözleşmesi ile müvekkile satıldığı ancak davalının tapu devrinden kaçındığı gerekçesiyle açılan temliken tescil ve terditli sebepsiz zenginleşme davasında yeniden hüküm kurulmamasına, ecrimisil talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı tarafından yapılan tapu iptal ve tescil talebinin reddedilmesine karar verilmiştir. Mahkeme kararı Yargıtay 14. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuş, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl davada tapu iptal ve tescil davasında yeniden hüküm kurulmamasına, alacak davasında yeniden hüküm kurulmamasına, karşı davada ecrimisil bedelinin belirlenmesi ve müdahalenin men-i davasında yeniden hüküm kurulmamasına karar verilmiştir. Kanun maddeleri ise Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesidir.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACI-KARŞI DAVADA
DAVALI-KARŞI DAVADA
Davacı-karşı davalı vekili tarafından, davalı-karşı davacı aleyhine 19/07/2013 tarihinde verilen dilekçeyle temliken tescil, terditli sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak, davalı-karşı davacı vekili tarafından 19/08/2013 gününde verilen dilekçe ile meni müdahale ve ecrimisil talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; tapu iptal ve tescil; alacak (meni müdahale) davasında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, ecrimisil talebinin kısmen kabulüne dair verilen 30/07/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; tarafların kardeş olduklarını, dava konusu taşınmazın babalarına ait iken 1990 yılında kadastro çalışmaları ile davalı adına tescil edildiğini, taşınmazda bütün ailenin katkılarıyla yapılmış olan evde müvekkilinin 2001 yılından beri oturduğunu, 2009 yılında davalının taşınmazı 12.000,00TL karşılığında harici satış sözleşmesi ile müvekkiline sattığını, müvekkilinin buna güvenerek taşınmaza masraflar yaptığını ancak davalının satış bedelini almayarak tapu devrinden kaçındığını ve 2013 yılında müvekkilinden taşınmazı boşaltmasını istediğini, Türk Medeni Kanununun 724. maddesi uyarınca taşınmazın mahkemece tespit edilecek bedelinin müvekkili tarafından davalıya ödenmesinden sonra müvekkilinin iyiniyetle yaptığı masrafların taşınmazın değerinden çok fazla olması nedeni ile dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, bu talebinin kabul edilmemesi halinde müvekkilinin taşınmaza yaptığı masrafların faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş ve 22.06.2015 tarihinde harçlandırdığı ıslah dilekçesi ile dava değerini 27.860,00TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap ve (Süresinde ve harçlandırdığı) karşı dava dilekçesi ile, müvekkilinin kadastro tespitinden önce taşınmazı önceki maliki ... 'den satın aldığını, yapıyı müvekkilinin tek başına yaptığını, davacının taşınmazda geçici olarak oturmasına izin verdiğini, taşınmazı satmadığını, tadilatların bir kısmını müvekkilinin yaptığını, davacının yaptığı tadilatların ise müvekkilinin rızası dışında olduğunu, müvekkilinin davacıya Konya 2. Noterliğinden ihtarname göndermesine rağmen davacının taşınmazı boşaltmadığını beyanla davacının müdahalesinin menini, 03/07/2008 tarihinden itibaren şimdilik 8.000,00TL ecrimisilin karşı tarafın alacağından mahsup edilerek artan kısmın müvekkiline ödenmesini istemiş ve 07.07.2015 tarihli harçlandırdığı ıslah dilekçesi ile karşı davasının değerini 13.198,54TL’ye yükseltmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili, karşı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece ilk olarak davacı-karşı davalı ...'ın tapu iptal ve tescil talebinin reddine, alacak talebinin kabulü ile 27.860,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalı- karşı davacı ...'dan alınarak davacı- karşı davalı ...'a verilmesine, davalı-karşı davacı ...'ın ecrimisil talebinin kabulü ile 13.198,54 TL ecrimisil bedelinin yasal faizi ile birlikte davacı- karşı davalı ...'dan alınarak davalı-karşı davacı ...'a verilmesine, mahsup talebinin kabulü ile 27.860,00 TL'den 13.198,54 TL'nin mahsubu ile neticeten 14.661,46 TL'nin 12.000,00 TL'sinin dava tarihinden, 2.661,46 TL'sinin ise ıslah tarihi olan 22/06/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı-karşı davacı ...'dan alınarak davacı- karşı davalı ...'a verilmesine, davalı-karşı davacı ...'ın meni müdahale talebinin kabulü ile davacı-karşı davalı ...'ın dava konusu taşınmaza müdahalesinin meni ile boş olarak davalı-karşı davacı ...'a teslimine karar verilmiştir.
Davacı-karşı davalı ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 08.10.2020 tarihli, 2016/14355 Esas, 2020/5993 Karar sayılı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl davada tapu iptal ve tescil davasında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, alacak davasında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, karşı davada Konya İli, ...,... parselde yer alan karşı-davacı ...'nın mülkiyetindeki; taşınmaz bakımından belirlenen: 26.06.2013-19.07.2013 dönemi için toplam 191,67TL ecrimisil bedelinin karşı-davalı ...'ten alınarak, karşı-davacıya verilmesine, alacağa dava tarihinden itibaren kanuni faiz işletilmesine, müdahalenin men-i davasında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmü, davacı-karşı davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle “yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarını şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir.